Spora Başlamadan Önce Nelere Dikkat Etmeliyiz
Dikkat: Bu öneriler sporda sakatlığı önlüyor. Bu yazımızda spora başlamadan önce yapmanız gereken 4 önemli konuya değindik. Futbol, koşu, tenis, basketbol, yüzme, voleybol... Uzmanlar her fırsatta sporun sağlıklı ve fit bir vücut için şart olduğuna dikkat çekiyorlar ve herkesi düzenli olarak hareket etmeye çağırıyorlar.
Ancak her konuda olduğu gibi sporda da bilinçli hareket etmek çok önemli! Aksi halde spor bu kez tam tersi bir etki oluşturuyor ve sağlığa zarar vermesinin yanı sıra ciddi sakatlıklar da oluşturabiliyor. Sadece profesyonel sporcuların değil, sporla amatör düzeyde uğraşan kişilerin de hiç kuşkusuz en önemli korkusu sakatlanmalar. Dolayısıyla sakatlığı önlemek için spora başlamadan önce bazı kuralları bilmek ve bunlar doğrultusunda hareket etmek şart!
Acıbadem Taksim Hastanesi Ortopedi ve Travmataloji Uzmanı Dr. Taner Bekmezci, spor sakatlanmalarının önüne geçmek için alınması gereken 4 önlemi anlattı.
Spora başlamadan önce yapmanız gereken 4 şey!
- Spora engel bir sağlık probleminizin olup olmadığının belirlenmesi için sağlık taramasından geçin. Daha önceden bilinen sağlık sorununuz varsa, spor yapmaya karar vermeden önce doktorunuzla mutlaka görüşün.
- Vücudunuza ve yaşınıza en uygun sporu tespit edin. Örneğin orta yaş grubunda iseniz efor miktarını belirleyemeyeceğiniz rekabetçi takım sporları yerine, giderek artan ve aktivite miktarını kontrol edebileceğiniz bireysel sporları tercih edin.
- Yapacağınız sporla ilgili bilgi edinin ve ona uygun giysi, ayakkabı ile malzeme kullanın.
- Spora başlamadan önce 15-20 dakika ısınma ve spor sonrası kasları germe egzersizleri yapmayı asla ihmal etmeyin.
Hala sahada antremansız futbol oynamayın
Ülkemizde amatör ya da hobi amaçlı yapılan sporlar arasında birinci sırayı futbol alıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Taner Bekmezci özellikle genç ve orta yaştaki kişilerin haftalık hobisi olan halı saha futbol karşılaşmalarına çok önem verdiklerini, ancak antremansız bir şekilde futbol oynadıkları için yaralanmaya adeta davetiye çıkardıklarını belirterek "Kalp kapasitesi sınırlı, vücut esnekliğini kaybetmiş kişilerin, yüksek düzeyli temas içeren bir sporu yapmaya çalışmaları halinde yaralanmalar kaçınılmaz hale geliyor" diyor.
Dr. Taner Bekmezci spor yaralanmalarında en sık kas gerilmeleri ve yırtıkların görüldüğüne dikkat çekerek sözlerine şöyle devam ediyor: "Özellikle uyluk ve bacak bölgesi kas gruplarının gerilme ve yırtıkları spor yapanların tekrarlamaya yatkın sorunlarından biri olup, spor tipine uygun germe ve güçlendirme egzersizlerinin eksikliklerine bağlı olarak ortaya çıkabiliyor."
Tek çözüm cerrahi tedavi olabiliyor
Dr. Taner Bekmezci ani gelişmiş kas yırtıklarını ya da burkulmaları içeren yaralanmaların çoğunlukla cerrahi müdahale gerektirmeden tedavi edilebildiğini belirterek, "Yaralanma anında uygulanacak buz kompresi ve yaralanan bölgenin dinlendirilmesi gibi yaklaşımlar tedavinin kalanını kolaylaştırdığı gibi süresini de etkiliyor " diyor.
Eklem çevresi yırtıklar, burkulmalar ve kırık düşündürecek sorunlarda ise mutlaka uzman görüşü alınması gerekiyor. "Eklem çevresi bağların ve tendonların yaralanması daha az görülmekle birlikte tedavileri daha özel yaklaşımlar gerektiriyor" diyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Taner Bekmezci, özellikle ani oluşan eklem burkulmaları, diz çevresi bağ yaralanmaları, omuz çevresi tendon yırtıkları ile çıkık problemlerinin cerrahi tedavi gerektirebileceğini vurgulayarak şu bilgileri veriyor:
"Eklemlerin stabilitesini sağlayan ana bağ gruplarının hasarlandığı durumlarda (çapraz bağ yaralanmaları, omuz ve kalçada yırtıklar gibi) eklemin sıkılığını sağlamak amacıyla açık ya da artroskopik tamirler ve rekonstrüksiyonlar yapılabiliyor. Kırıkların önemli bir kısmı da yaralanmanın şiddetine bağlı olarak cerrahi tedavi gerektirebiliyor. Tekrarlayan küçük yaralanmaların eklem çevresinde oluşturduğu dejenerasyonların tedavisinde de cerrahi yaklaşıma ihtiyaç duyulabiliyor."
Bu teknikler günlük yaşama hızlı dönüş sağlıyor
İster profesyonel olsun, isterse amatör, sakatlık geçiren sporcular günlük hayata ve işe olabildiğince hızlı dönmek istiyorlar.
"Kullandığımız cerrahi teknikler ve terapilerin hedefleri bu amaçla şekillenmeye başladı. Bu nedenle olabildiğince az kesi (minimal invaziv) ya da kapalı (artroskopik) metodlar kullanıyoruz" diyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Taner Bekmezci şu bilgileri veriyor:
"Hastayı daha az rahatsız eden, hastanede yatış sürelerini kısaltan, hızlı rehabilitasyona izin verecek kadar güçlü ameliyatlar yapmaya başladık. Artroskopik omuz ve kalça ameliyatları sayesinde daha derinde bulunan eklem bölgelerine kapalı olarak ulaşabilir hale geldik. Ameliyat sırasında uyguladığımız biyolojik ürünler sayesinde hastaların ağrı seviyesi azalmaya başladı ve hastalar rehabilitasyon süreçlerine daha katılımcı olmaya başladılar. Artroskopik diz cerrahisi özellikle bağ ve kıkırdak problemleri konusunda cerrahi teknikler ve biyolojik ürünlerden en fazla fayda gören alan hale geldi."