Aids ve Korunma Yolları

Denizli Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mithat Ekici, vatandaşlara AIDS konusunda uyarılarda bulunarak, "HIV girdiği vücudun, mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayarak, bağışıklık sistemini etkileyip yok eder" dedi.

Denizli Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mithat Ekici, AIDS hastalığına neden olan HIV virüsünün bağışıklık sistemini yok ettiğini belirterek, "HIV girdiği vücudun, mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayarak, bağışıklık sistemini etkileyip yok eder. Kanında HIV virüsü bulunan kişilere ise HIV Pozitif denir. Test, bulaşma olduktan 3 ay sonra yapılmalıdır. Anti-HIV testinin pozitif olması kanda HIV virüsünün olduğunu gösterir. Ancak testin yalancı pozitif çıkma ihtimali de vardır. Bu nedenle, kişinin Westernblood testi denen doğrulama testini de yaptırması gerekmektedir. Anti-HIV testi, üniversite hastanelerinin mikrobiyoloji laboratuarlarında, sigorta ve devlet hastanelerinin laboratuarlarında ve özel laboratuarlarda yaptırılabilir" dedi.

HIV virüsü taşıyan kişilerin tedaviyle kaliteli ve uzun bir hayat sürebileceğini belirten Dr. Ekici,

ancak tedavinin doktor kontrolünde ve hayat boyu sürdürülmesi gerektiğini kaydetti. HIV bulaştıktan sonra AIDS belirtilerin kişinin hayat koşullarına göre 3-15 yıl içerisinde ortaya çıktığını ifade eden Dr. Ekici, "Hatta bazen daha uzun bir süre sonra ortaya çıkar. HIV bulaştığı vücutta özellikle CD4T kan hücrelerine yerleşerek çoğalır. Zarar gören CD4T hücreleri giderek azalır ve bunun sonucu olarak vücudun bağışıklık sistemi yıkıma uğrar. Vücut direnci zayıflayan hastada, normalde zararsız olan, hafif geçen ya da ender rastlanan bazı hastalıklar belirir. Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlanan uçuk, pamukçuk, yara ve lekeler, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük, tüberküloz, akciğer hastalıkları gibi belirtiler ortaya çıkar. Kişide bu belirtilerin ancak birkaç tanesinin birarada bulunması durumunda AIDS düşünülebilir" diye konuştu.

VİRÜS 3 YOLLA BULAŞIYOR
HIV virüsünün cinsel ilişki, kan ve anneden bebeğine olmak üzere 3 yolla bulaştığını söyleyen Dr. Ekici, "Bulaşmaların yüzde 80-85'i cinsel ilişkiyle, yüzde 10-15'i kan ile olmaktadır. Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme aletleri, akupunktur iğneleri, jilet, makas gibi tüm kesici aletlerle bulaşabilir. Damar içi uyuşturucu kullananların paylaştıkları iğne, enjektör ve uyuşturucu madde eritilen kaşıklarla bulaşma olabilir. HIV' li organ nakli ile de bulaşma olasılığı vardır. Bulaşmaların yüzde 3-5'i ise anneden bebeğine olmaktadır. HIV'in doğacak çocuğa geçme ihtimali yaklaşık yüzde 30'dur. Gebe annenin tedavisiyle bu oran yüzde 7'ye düşmektedir. Sütle geçme oranı fazla olmamakla birlikte, HIV pozitif annelere emzirme önerilmez. HIV günlük yaşamda, aynı odada bulunma, aynı okulda okuma, aynı havayı soluma ile bulaşmaz. HIV sağlam deriden geçmez, tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı, el sıkışma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, yanaktan ve elden öpme, tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam, sivrisinek ve diğer böceklerin sokması, kedi, köpek ve diğer hayvanlarla yaşamak HIV'in bulaşmasına neden olmaz" şeklinde konuştu. Dr. Ekici ayrıca, HIV'li kanın bulaştığı eşyadaki virüsün eşyanın birkaç dakika kaynatılarak ya da 60 derecede 30 dakika ısıtarak öldürülmesi gerektiğini kaydederek şunları söyledi:

"Sulandırılmış çamaşır suyu, HIV'i 10 dakika içinde öldürür. Ultraviyole ile ışınlama (mavi ışık) HIV'in yok edilmesi için önerilmeyen bir yöntemdir. Ultraviyole ışını doğrudan temas ettiği yüzeydeki mikropları öldürür. Cismin altında kalan mikropları öldürmez. Su ve sabunla iyice yıkanması sonucunda (en az 15 saniye) bütün mikroplar gibi HIV de deriden uzaklaştırılabilir. Yıkandıktan sonra derinin alkol ile temizlenmesi uygun olabilir. Yaralanma durumunda, yara yeri önce sabun ve su ile iyice yıkanmalı, ardından tentürdiyot veya bet adin gibi bir antiseptik ile temizlenmelidir."
iha