kadınlar neden uzun yaşar
bugüne kadar "onların dertlerini erkekler çeker" veya "kocalarının cenazesini görmek için" diye cevapladığımız sorunun biyolojik açıklaması şöyle:
Kadınların ortalama olarak erkeklerden daha uzun yaşadıklarını bilmeyen yok gibi. Belki o kadar iyi bilinmeyense, aslında bu durumun pek çok memeli türü için de geçerli olduğu. İspanya’nın Valencia Üniversitesi’nden Jose Vina ve yönettiği biyokimyacılar ekibi, dişilerin daha uzun yaşamasının fizyolojik nedenlerini ortaya çıkarmış görünüyorlar.
Her hayvan hücresinin içinde bulunan mitokondri adlı küçük organellerde oksijen, gıdaların yan ürünleriyle tepkimeye girerek enerji üretiyor. Çok azı dışında hayvanlar oksijensiz yaşayamaz; ama ne yazık ki oksijen, oksidan (oksitlendirici) denen bileşimler de meydana
getiriyor. Bu bileşimlerse yaşam için gerekli öteki moleküllerden elektron kopartarak
onları etkisizleştiriyor. Gerçi hayvan hücreleri, oksidanların çoğunu etkisiz hale getiren
antioksidanlar üretiyorlar; ama ayakta kalabilen oksidanlar ve özellikle de “serbest radikaller”
diye adlandırılan çok tepkin olanları, DNA’da hasar yap›yor. Yaygın kabul gören bir teoriye göre yaşlanma, serbest radikallerin verdiği hasarın yaşam boyu birikmesinin bir sonucu. Elebaşılardan birisi, hidrojen peroksit (H2O2). Bu molekül hem en zararlı serbest radikaller tarafından üretiliyor, hem de onlara dönüşebiliyor. Dolayısıyla, hidrojen peroksitin varlığı iyiye işaret değil. Vina ve ekip arkadaşları, kısa süre önce dişi mitokondrilerdeki hidrojen peroksit miktarının, erkeklerdekinin yarısı olduğunu belirlediler. Sağlığa yararlı bu durumun, dişi hormonlar (Ör: östradiol gibi östrojenler) sayesinde ortaya ç›ktığını da gösterdiler. Östradiol, hücre zarındaki bir almaça bağlan›yor ve genleri etkinleştirip sonunda daha fazla antioksidan üretimine yol açan bir dizi hücresel tepkimeyi tetikliyor.
Peki erkekler ne yapsın?
Östrojen erkeklerde kadınlaşmaya yol açabileceğinden, östradiol hapları yutman›n iyi bir yol olmadığı aç›k. Ancak, Vina ve arkadaşları östrojenleri andıran bazı bitki bileşimlerini incelemişler. Soya fasulyelerinde bulunan böyle bir bileşimin, yalıtılmış insan hücrelerinde hidrojen peroksiti azalttığı görülmüş. Araştırmacıların, yakında bu bileşimleri insanlar üzerinde denemeye başlamaları bekleniyor.