Antidepresan bağımlısı olmayın
Dünya Sağlık Örgütü tarafından geleceğin en yaygın hastalıklarından olacağı öngörülen depresyonu özellikle fiziksel, çevresel ve genetik etkenler tetikliyor. Toplumdaki yaygınlığı yüzde 13’leri bulan hastalığa yakalandığı belirlenen kişilerin sayısı, belirlenemeyenlerden çok daha az.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada herhangi bir anda yaklaşık 100 milyon kişi depresyonda. Dünyada bu kadar sık görülen bir hastalık olmasına rağmen, depresyondaki kişilerin çoğu, depresyonda olduklarının farkında olmadığından, tedavi edilemiyor.
Depresyon her 4 kadından birinde görülüyor
Depresyon, duygusal tepkinin süresi ve yoğunluğunun beklenenden fazla olduğu zamanlarda ortaya çıkan, tedavi edilmezse aylarca hatta yıllarca sürebilen bir ruhsal rahatsızlık. Depresyon hastalığının kendine özgü belirtileri var. Dünyada en sık görülen ruhsal bozukluk olan depresyon hastalığı, tedavi edilmediğinde kişilerin yaşam kalitesini ileri düzeyde bozabiliyor, ağır seyrettiği durumlarda intihara dahi yol açabiliyor. Herhangi bir zamanda ortaya çıkabilen depresyona sıklıkla 24-40 yaş arası kişilerde rastlanıyor ve yapılan araştırmalara göre her 4 kadından ve 10 erkekten biri hayatının bir döneminde depresyonla tanışıyor.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Özkan, “Toplumda bu kadar yüksek oranda var olan bu hastalıkta, doktora başvuran insanların sayısı başvurmayanlardan çok daha az. Depresyon hastalarının büyük çoğunluğu hekime gitmemekte, gidenlerin çoğu da psikiyatri hekimine başvurmamakta, fiziksel yakınmalarla diğer hekimlere gitmekte. Bu durum depresyon hastalarının tespitini ve dolayısıyla tedavisini güçleştirmekte” dedi.
Kimler risk grubunda?
Depresyona neden olan çok sayıda etken bulunuyor. En sık görülen depresyon belirtisi derin bir üzüntü duygusu ve çöküntü hâli. Sık rastlanan depresyon belirtilerinden bazıları şöyle: İçe kapanma, sıkıntı, isteksizlik, karamsarlık, uykusuzluk veya aşırı uyku, sinirlilik, huzursuzluk, değersizlik ve suçluluk duygusuna kapılma, konsantrasyon bozukluğu, ölümü düşünme ve intihar girişiminde bulunma.
İnsanlarda depresyonun görülmesine biyokimyasal, genetiksel, fiziksel, kişiliksel ve çevresel etkenlerin yol açtığı düşünülüyor. Daha önce ailesinde depresyon geçiren veya intihar girişiminde bulunan kişilerin olduğu, alkol ve madde kullanan, kronik fiziksel bir hastalığa sahip, yalnız yaşayan, başka bir psikiyatrik bozukluğu bulunan, zorlayıcı bir yaşamı olan, çocukluğunda travmatik dönemleri olanlar depresyona daha fazla yakalanma riski taşıyor. Yapılan araştırmalar kadınların erkeklerden daha fazla depresyona yakalandığını gösteriyor.
Antidepresanlara dikkat
Depresyon, uzman bir doktor kontrolünde gerçekleştirilen bir tedaviyle yüzde 90 oranında tedavi edilebilen bir hastalık. Depresyon hastalığının tedavisinde ilk adım mutlaka bir psikiyatri uzmanına başvurmak ve onun önerileri doğrultusunda hareket etmek. Depresyon tedavisinde sıklıkla antidepresan ilaçlara başvuruluyor.
Prof. Dr. Sedat Özkan, antidepresan ilaçların, genel tıpta ve psikiyatride en yaygın kullanılan ilaçlar olduğunu söyleyerek, bu ilaçların hem psikiyatride hem de psikiyatri dışında genel tıpta yaygın olarak kullanıldığını belirtiyor.
Günümüzde her sıkıntısı olana bir antidepresan vermek neredeyse rutin bir davranış hâline gelmiş durumda. Depresyon hastası olup olmadıklarını dahi bilmeyenler, rahatlayacakları umuduyla belirli dönemlerde antidepresan kullanıyorlar. Özellikle öğrenciler, sınav dönemlerinde sıkıntı ve stresten kurtulacaklarına inanarak antidepresan ilaçlara başvuruyor. Bazı antidepresan ilaçlara eczanelerden reçetesiz olarak ulaşılması, bu duruma olanak sağlıyor.
Antidepresan ilaçları, diğer tüm ilaçlarda olması gerektiği gibi, mutlaka bir uzman doktorun onayı alındıktan sonra tüketmek gerekiyor. Prof. Dr. Sedat Özkan, Türkiye’de reçetesiz olarak ilaç satılmasının son derece yanlış bir uygulama olduğunun altını çizerek şöyle konuşuyor:
“Türkiye’de reçetesiz ilaç satılması çok önemli bir sorun. Hiçbir ilaç ilgili hekimin reçetesi olmadan satılmamalıdır. Bir insanın grip olunca eczaneden grip ilacı alması belki bir ölçüde kabul edilebilir. Ancak depresif hastalıklarda kullanılan antidepresan ilaçları doktor önerisi olmadan kullanmak çok büyük bir yanlışlıktır. Vitamin ilacı alır gibi antidepresan ilacı almak ve bunları kullanmak kesinlikle doğru değildir ve bu durum ciddi sorunlar doğurabilir. Eczanelerde reçetesiz antidepresan satılması ahlâkî olduğu kadar tıbbî bir yanlışlıktır ve bana göre aynı zamanda adli bir durumdur.”
“İnsan, mutluluğu ancak kendisi sağlayabilir”
İnsanların sıkıntılı, yoğun dönemlerinden antidepresan kullanarak kurtulmaların mümkün olmadığını vurgulayan Özkan, şunları ifade etti:
“İnsanların sorunlarını çözmek için ilaç almaları çok yanlış bir davranış. Dünyada mutluluk hapı falan bulunmamaktadır. Antidepresanların suni bir mutluluk yaratması söz konusu değildir. Bu ilaçlar, doktor kullanılması gerektiğini belirtiyorsa da ancak düzenli, programlı ve aylarca kullanıldığında bir sonuç verirler. Kişinin bir sorunu olduğunda bunu çözmesini, mutlu olmasını sağlayan bir ilaç yoktur. İnsanlar, mutlu olmayı ancak kendileri sağlayabilirler.”
Antidepresan ilaçlar beyinde yapay bir mutluluk yaratmıyor. Tam aksine bozulmuş olan dengeyi yeniden sağlamayı hedefliyor. Antidepresan ilaçların etkisi sanılanın aksine geç başlıyor. Antidepresanları kullanmaya doktor onayı olmadan başlamamak gerektiği gibi aynı zamanda bu ilaçları doktorun belirttiği zamandan önce kesinlikle bırakmamak gerekiyor. Bu ilaçlar doktor denetiminde kullanıldığında hemen hiçbir risk yaratmadığı gibi, herhangi bir bağımlılık da yapmıyor. Antidepresan ilaçlar keyif vermiyor, uyuşturucu etkisi yaratmıyor. Bazı antidepresanlar uyku ve sersemlik gibi çeşitli yan etkilere yol açabiliyor.