Botoks Sadece Estetik Amaçlı Kullanılmıyor
Kış aylarında kabızlık, zor ve sert dışkılama nedenleriyle çok sık karşılaşılan 'Makat Çatlağı' da, botoks uygulamasıyla tedavi edilebiliyor.
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezai Leventoğlu, makat çatlağının, tıbbi adıyla anal fissürün, makattaki küçük yırtıklar oludğunu belirterek, "Makat aşırı gerilmeye ve zorlanmaya bağlı olarak esneyip gevşemeyince bölgedeki doku yırtılıyor, kanıyor ve bir kısır döngü halinde ağrı kasılmaya, kasılma daralmaya, dışkının dar alandan zor geçmesi de yırtığa yol açıyor. Makat çatlağı başlangıç döneminde görülen taze parlak renkli kanama nedeni ile sıklıkla hekimler ve de hastalar tarafından hemoroid yani basur ile karıştırılarak yanlış adlandırılıyor. Hastalar ağrıları nedeniyle tuvalete çıkmayı erteliyorlar, daha az yemek yemeye dolayısıyla kilo vermeye başlıyorlar, sosyal yaşantıları zedeleniyor hatta işlerini bile kaybedebiliyorlar, sürekli ızdırap yaşıyorlar. Cam kırığı dışkılar tarzda ağrı, yanma tanımlıyorlar. Utanmaları sebebiyle konuşmak veya doktora gitmek istemeyen hastaların bilmeleri gereken şey anal ağrının er geç tedavi edilmesi gerektiği ve tanı ne kadar erken konulursa tedavi o kadar başarılı oluyor" dedi.
Makat çatlağının altında yatan temel nedenlerin kabızlık ya da sert ve zor dışkılama olduğunu kaydeden Leventoğlu, "Nedenlere gebelik, şehir değişikliği, ortam değişikliği (askerlik, evlenme), bağışıklık sisteminin zayıflaması da eklenebiliyor. Hastalar makat çatlağını cam kırığı tarzında dışkılama hissi, dışkı üzerinde ince şerit halinde kan, makatta yanma-acı hissi, özellikle dışkılama sonrası makatta zonklama olarak tanımlıyorlar. Makat çatlağı erken dönemde ise (akut anal fissür) dışkılama sonrası ağrı şikayeti ve kanama oluyor ancak bu şikayetler uzun süreli olmuyor, 2-4 hafta içinde beslenme ve tuvalet alışkanlıklarını disiplinize etmekle kolayca kaybolabiliyor. Şikayetlerin 4 haftadan uzun sürmesi, dışkılama sonrası temizlenmede ele şişlik, meme gelmesi, ağrılı dışkılama, yanma hissinin varlığı ise makat çatlağının kronikleştiğini gösteriyor" dedi.
Leventoğlu, makat çatlağından korunmanın yollarını şöyle sıraladı:
"Sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek,
Mutlaka kahvaltı yapmak,
Sabah uyandıktan sonraki ilk iki saat, mümkünse kahvaltıdan yarım saat sonra günde bir kez tam boşaltma tarzında dışkılama yapmak,
Dışkılama sonrası makat bölgesine sıcak duş uygulamak gerekiyor".
Tedavide temel amacın kas dokusuna zarar vermemek olduğunu ifade eden Leventoğlu, "Anal fissür, halk arasındaki ismiyle makat çatlağında tedavi stratejileri ameliyat dışı ve ameliyat yöntemleri olarak iki gurupta irdeleniyor. Tedavide anal kaslara geri dönüşümsüz zarar vermeden kas spazmını-kasılmasını ortadan kaldırmak hedefleniyor. Bu amaçla nitratlı kremler makat bölgesine uygulanabiliyor, kremlerin başarı olasılığı yüzde 50-60 arasında bulunuyor, iyi yanıt alınırsa tedavi 6-8 haftada tamamlanıyor. Bu kremlerin en büyük handikapı baş ağrısı olarak biliniyor" dedi.
Botoks ile öğle arasında bile makat çatlağından kurtulunabileceğini belirten Leventoğlu, "Nitratlı kremlerden fayda görülmemesi durumunda ikinci seçenek Botolinium toksini yani botoks enjeksiyonu. Uygulamanın uygulayıcıya ve ilacın dozuna göre başarı şansı yüzde 70-80. Etkinliği altı ay süren bu ilaç ofis koşullarında, anestezi gerektirmeksizin, minik iki adet iğne ile çok kısa sürede uygulanıyor, hastanın işe ya da okula gitmesini engellemiyor. Hastanın ağrı şikayetleri Botoks uygulaması sonrası 2-3 gün içinde geriliyor ve 10 gün içinde ise tamamen kayboluyor. Yöntemin güzel tarafı ise kas koruyucu olması, kalıcı gaz-gaita kaçırma sorunlarına neden olmaması. Nitratlı kremler ya da Botoks gibi ameliyat dışı seçeneklerden fayda görülmemesi ya da bunlara uygun görülmeyen vakalarda Sfinkterotomi denilen kas kesilmesi durumu kaçınılmaz oluyor. Amaç sağlıklı bireylerde olduğu gibi makat çapının 3 santimetreye getirilmesinin hedeflenmesi. Makat çatlağı olan bireylerde bu çap yarı yarıya azalmakta, gerilemekte, daralmakta. Burada önemli olan kasın ne kadar kesileceği. Kadınlarda ve erkeklerde kasın uzunluğu farklı. Kasın gereğinden az kesilmesi durumunda ameliyat hiçbir işe yaramazken, gereğinden fazla kas kesilmesi durumunda da gaz kaçırma-tutamama, gaita tutamama sorunları ortaya çıkabiliyor" dedi.
Dr. Leventoğlu, özellikle ameliyatın gerekmesi durumunda kendilerinin dünya literatürüne katkı olarak sağladıkları rafine teknikle yani spazm kontrollü ve de basınç kontrollü olarak kasın kesilmesinin sorunu tamamen ortadan kaldırabildiğini ifade etti.(İHA)
Bir cevap yazın