Ekonomi

Uzmanına göre ruh hallerinde yaşanan değişimlerde tükenmişlik öne çıkıyor

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir:
- "Her güne bambaşka maceralarla uyanıyoruz. Bu durumdan özellikle kadınlar ve çalışma hayatına dahil olan son jenerasyon Z kuşağı fazlaca etkileniyor"

İSTANBUL - Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, pandemi sonrası ruh hallerinde yaşanan değişimlerde tükenmişliğin öne çıktığını belirtti.

Üniversiteden yapılan açıklamada, pandeminin, toplumun ruh sağlığı üzerinde belirgin etkiler bıraktığı ve son araştırmalara göre, bu yıl özellikle çalışanlar arasında tükenmişliğin yeni bir salgına dönüştüğü vurgulandı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Demir, stresi kontrol etmek ve tükenmişliği önlemek için yapılabilecekleri anlattı.

Her şeyin "bir tık" uzakta olduğu bir dönemin yaşandığına, yaşam tarzının dijitalleşmesi ile insanların harekete geçmek yerine internetten pek çok işi çaba sarf etmeden halledebildiklerine ve hareketin azalmasıyla içe kapanmanın arttığına işaret eden Demir, özellikle pandemi sonrası insanların ruh hallerinin kliniğe yansımasına bakıldığında değişimin 'tükenmişlik' lehine olduğunu gördüklerini kaydetti.

"İş yerlerimiz büyük bir stres kaynağı adeta." diyen Demir, küresel çapta yaşanan savaşlar gibi çalkantılar, iklim krizinin sonuçları olarak yaşanan sel, dolu gibi çeşitli hava olayları, yapay zekanın hayatımızdaki yerinin artması ve insanların gelişen teknolojiye uyum sağlama sınavına tabi tutulmasının, ruh halini etkilediğini belirtti.

Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, Türkiye'de tükenmişliğin en önemli sebepleri arasında ekonominin ilk sırada geldiğini kaydederek, "Sabah uyandığınızda o gün ekonominin nasıl ilerleyeceği, dünyada olan olaylardan ülkemizin nasıl etkileneceği, bunun o gün yapacağınız mutfak alışverişinize etkisinin ne olacağına dair stabilite kaybolmuş durumda. Her güne bambaşka maceralarla uyanıyoruz. Bu durumdan özellikle kadınlar ve çalışma hayatına dahil olan son jenerasyon Z kuşağı fazlaca etkileniyor." değerlendirmesinde bulundu.

Stres kronik hale geldiğinde hastalıkların artmasına neden oluyor

Günlük yaşantının içinde var olan tükenmişliğin, kan damarlarında dolaşan stres hormonu denilen kortizolün artmasına neden olduğunu aktaran Demir, stresin kronik hale gelmesi halinde kalp hastalıkları, KOAH, obezite, kanser gibi fiziksel; anksiyete, depresyon gibi ruhsal hastalıkları tetiklediğinin altını çizdi.

Bugüne kadar yapılan psikoloji çalışmalarının "Stres bir döngüdür. Hayatta kalmamız için gereklidir. Ancak iyi yönetilmediğinde hayatımızı tehdit eder hale gelebilir." görüşünü gösterdiğini kaydeden Demir, stresi kontrol etmek ve tükenmişliği önlemek için şu tavsiyelerde bulundu:

"Sağlıklı bir uyku. Uyumak kendinize iyi bakmak demektir. Uyku sırasında beynimiz öğrendiklerimizi düzenler, gündelik sıkıntıları işlemler ve bizi yeni güne hazırlar. Üstelik gece 21.00-22.00 arası salgılanmaya başlayan melatonin bizim rahat uyumamızı sağlar. O halde gece geç saate kadar uyumamak ve sonrasında kaçırdığımız melatonini ağızdan takviye olarak alıp bedenimizi uykuya hazırlamak sağlıksızdır. Mutlaka biyolojik saatimizde uyumalıyız. Fiziksel aktivite. Günümüzde her şey bir tık uzağımızda. Maalesef çoğu şey internetten sipariş ediliyor, sosyallik internette yapılıyor, çalışmak ise yine çevrim içi. Ancak bedenimizin hareket etmeye ihtiyacı var. Hareket endorfin, dopamin gibi mutluluk ve motivasyona dair hormon salgılanmasını sağlıyor. Araba yakıtsız gitmezse bedenimiz de hareket olmadan sağlıklı olamaz. Bugün internetten sipariş yerine markete tempolu bir yürüyüş ile gitmeyi deneyin."

Üretme ile sosyalleşmenin de tükenmişliğe karşı korunmada önemli faktörler olduğunu aktaran Demir sözlerini şöyle tamamladı:

"Mutlaka büyük şeyler üretmek değil kastedilen. Kendi zevk alanınıza göre yaptığınız bir yemek, çizdiğiniz bir tablo, çektiğiniz bir fotoğraf, okuduğunuz kitap zihniniz için bir yenilik ve üretkenlik kapısı olacaktır. Size neyi üretmenin iyi geleceğini bilmeniz için de ünlü filozof Sokrates'in sözünü hatırlatarak anlatmak istiyorum: 'Kendini bil.' Bunun için kendimizi tanımaya çabalamamız gerekmekte. Yapay zekanın insanlığın yerini aldığı yıllara doğru hızla ilerlerken unutmamamız ve teması asla kesmememiz gereken en önemli nokta sosyal bağlarımızdır. Sizi siz olduğunuz için seven, çıkarsız, samimi, yanlarında rahat hissettiğiniz kişilerle kurduğunuz bağlar, kronik stres için en büyük antibiyotik olacaktır."

Kaynak: ANADOLU AJANSI