Ekonomi

Üsküdar Üniversitesi'nden "Afet Günlerinde Durum Değerlendirmesi" paneli

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan:
- "Ahlaklı insanların deprem bölgelerinde inşa etmiş oldukları binalar yerinde duruyor. Ahlaklı insanların hile yapmadan, bilimsel kurallara uygun olarak yaptıkları binalar yıkılmadı. TOKİ binaları da dahil usulüne uygun yapılmış binaların yıkılmadığını görebiliyoruz" - Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurper Ülküer:
- "Özellikle afet bölgelerindeki ebeveyn ve bakım verenlerin kaygılarını çocuklara yansıtmamaları gerekiyor"

İSTANBUL - Üsküdar Üniversitesi İş Güvenliği, İş Sağlığı ve Çevre Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÜSGÜMER) tarafından düzenlenen "Afet Günlerinde Durum Değerlendirmesi, Sağlık ve Güvenlik Tedbirleri" başlıklı çevrim içi panelde Kahramanmaraş merkezli depremlerden alınması gereken dersler, olası deprem ve afetlere hazırlık konusunda yapılması gereken önlemler ele alındı.

Üniversiteden yapılan açıklamada paneldeki konuşmasına yer verilen Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tarihte dünyadaki doğal afetler içerisinde deprem afetlerinin en büyüklerinden birinin yaşandığını ifade etti.

Fay uzunluğunun 500 kilometre, etkilediği alan ve yıkıcı etkisiyle çok yüksek bir kırılma yaşandığını belirten Tarhan, bunun bir doğal afetten ziyade felaket boyutunda olduğunu kaydetti.

Böyle bir durumda insan sağlığı ile uğraşanların, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki uzmanların ve yer bilimcilerin çıkarması gereken önemli dersler olduğuna dikkati çeken Tarhan, şöyle devam etti:

"Psikoloji alanındaki uzmanlar olarak çıkarılması gereken bu dersleri 'Geliştiren Travma' olarak adlandırıyoruz. Büyük bir acı yaşandı. Geçtiğimiz 10 günde deprem bölgelerinde yaşanan acılar bizler de ikincil bir travma oluşturdu. Depremi yaşayan insanların sınavı böyle durumlarda isyan etmeden ama dayanıklılık geliştirerek doğru davranarak bu dönemi aşmalarıdır. Biz direkt olarak dezavantajlı değiliz ama bize de onlara yardım edebilmek, onların ihtiyaçlarını karşılamak, bu olayda doğru bir empati ile yaklaşarak toplumun ve insanların yararına nasıl değerlendirebiliriz diye düşünmek düşüyor. Eğer bunu yapabilirsek Türkiye bu durumdan kazançlı çıkacaktır."

Deprem bölgelerine giden tırların yolları kapattığını hatırlatan Tarhan, "Sadece Türkiye'den değil, neredeyse bütün dünyadan deprem bölgelerine yardım ulaştırıldı. Yakutistan'dan Meksika'ya, Orta Asya ülkelerinden İsrail'e kadar her yerden büyük bir destek ve anlayış var. Sergilenen iyilik ve yardım davranışı çok ön plana çıktı. Politik psikoloji anlamında ele alındığı zaman hep hükmetmek, güçlü ve varlıklı olmak üzerinde durulur.

Şefkatin ve iyiliğin aslında fiziksel güçten daha büyük olduğu ve insanlığın sahip olduğu en büyük gücü olduğunu görüyoruz. İnsanlığın iyiye gidişi açısından şefkat ve iyilik duygularını güçlendirecek şekilde adımlar atılacağını ve sonuç olarak da dünyanın daha yaşanabilir bir yer olmasını umuyoruz." ifadelerini kullandı.

TOKİ binaları da dahil usulüne uygun yapılmış binaların yıkılmadığını görebiliyoruz

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, depremle birlikte enkaz altında kalanın toplumsal ahlak olduğunu ifade ederek, "Ahlaklı insanların deprem bölgelerinde inşa etmiş oldukları binalar yerinde duruyor. Ahlaklı insanların hile yapmadan, bilimsel kurallara uygun olarak yaptıkları binalar yıkılmadı. TOKİ binaları da dahil usulüne uygun yapılmış binaların yıkılmadığını görebiliyoruz. Mühendislik kurallarına uyulmadan inşa edilen binalar çöktü. Bunun sebebi de bana göre toplumsal ahlaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Japonya'nın 1933'te büyük bir deprem yaşadığını hatırlatan Tarhan, "O depremden çıkardıkları derslerle yüksek binalar da yapsalar bilimin kurallarına uyuyorlar. Bunu kutsal derecede doğrulaştırmışlar. Japonlar ve Almanlar etik değerleri kutsallaştırmışlar. Peki biz neden etik kuralları kutsallaştırmıyoruz ve onları sorgulanamaz hale getirmiyoruz? Bizde muhakkak insanların satın alınabileceği bir fiyatı var gibi düşünülüyor. Bu nedenle bu konular masaya yatırılmalıdır." ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş depremlerinde tahmini 5,5 milyon çocuk etkilendi

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurper Ülküer de "Kriz Anlarında Çocuklar ve Alınması Gereken Öncelikle ve Orta Düzey Önlemler" başlıklı sunumunda Kahramanmaraş merkezli 11 ili kapsayan depremlerden 14 milyon kişinin etkilendiğini aktardı.

Depremlerde yaklaşık olarak 5 milyon çocuğun etkilendiğinin tahmin edildiğini aktaran Ülküer, afetlerde akut dönem olarak adlandırılan 15 ile 25 gün arasındaki günlerde hayatta kalma kurtarılma, sağlıklı kalma, beslenme ve barınma ihtiyacının karşılanması gerektiğini ifade etti.

Akut dönemde çocukların güvende olma ve güvenliklerinin sağlanmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Ülküer, çocukların kayıtlarının tutulmasının önemine dikkati çekti.

Ruhsal travmaların ortaya çıkardığı toksik stresin beyin gelişimini olumsuz etkilediğini ifade eden Ülküer, özellikle bu dönemde ebeveyn ya da bakım veren desteğinin önemini vurguladı. Ülküer, özellikle afet bölgelerindeki ebeveyn ve bakım verenlerin kaygılarını çocuklara yansıtmamaları gerektiğini belirtti.

Ruhsal travmaların ortaya çıkardığı toksik stresin beyin gelişimini olumsuz etkilediğini ifade eden Ülküer, özellikle bu dönemde ebeveyn ya da bakım veren desteğinin önemini vurguladı.

Seyyar tuvalet yerine sahra tuvaletleri kurulmalı

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur ise deprem öncesinde ve sonrasında özellikle halk sağlığı alanında alınması gereken önlemleri anlattı.

Olağanüstü durumların yönetiminin halk sağlığı açısından önemini vurgulayan Sur, şunları kaydetti:

"Tıbbi ihtiyaçların karşılanması, halk sağlığının korunması ve desteklenmesi önem arz etmektedir. Hasta ve yaralıların olduğu kadar sağlık görevlilerinin de can ve mal güvenliğinin temini sağlanmalıdır." dedi.

Bir halk sağlığı uzmanı olarak deprem bölgesinde özellikle sahra tuvaletleri yapılması gerektiğini her seferinde vurguladığını belirteren Sur, seyyar tuvalet kullanımının özellikle salgın hastalıkların ortaya çıkma riskini artırabileceğini söyledi. Prof. Dr. Haydar Sur, "Seyyar tuvalet kabini çok önemli hijyen sorunlarına davetiye çıkarabilir. Bunların düzenli olarak temizliğinin sağlanması çok zordur. Seyyar tuvalet kabini yerine 70-80 metre derinliğinde kazılarak hazırlanan sahra tuvaletleri daha sağlıklıdır. Bunların her birinin işlevi tamamlandığında üzeri toprakla kapatılarak yenisi açılabilir." yorumunu yaptı.

Panelin moderatörlüğünü yapan Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Rüştü Uçan da "Aile Acil Durum Planı ve Deprem Çantasının Önemi" başlıklı konuşmasında Kahramanmaraş merkezli depremlerinin sonuçlarının bu denli büyük olmasının nedenlerine değindi.

Uçan, deprem öncesinde mutlaka tüm aile bireylerinin katılımıyla aile afet müdahale planının yapılması gerektiğini ve deprem çantasının da her konumda ayrı bulundurulması gerektiğini belirterek, cep telefonlarının gece ulaşılabilecek bir mesafede tutulması gerektiğini kaydetti.

Kaynak: ANADOLU AJANSI