"Uluslararası Post-Materyalist ve Bütüncül Bilim Konferansı" yabancı katılımcılarla gerçekleştirildi
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan:
-"Bir çiçeğe bakıp güzelliğini ifade ettiğimizde mana-yı ismî kavramı ile değerlendirmiş oluruz. Onun varlığını ve kim tarafından üretildiğini sorguladığımızda ise mana-yı harfî kavramı devreye giriyor"
İSTANBUL - Üsküdar Üniversitesi Risale-i Nur Araştırmaları Platformu ve Çağın Vicdanı Öğrenci Kulübü iş birliğinde Bediüzzaman Said Nursi'nin vefatının 63. yıldönümü münasebetiyle "Uluslararası Post-Materyalist ve Bütüncül Bilim Konferansı" düzenlendi.
Üsküdar Üniversitesi'nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, konuşmasında Bediüzzaman'ın tutkusunun din ve bilim sentezi yapmak olduğunu kaydetti.
Bediüzzaman'ın tutkusunun din ve bilim sentezini yapmak olduğunu aktaran Tarhan, "Henüz genç yaşlarındayken Van'dan çıkıp İstanbul'a gelerek Sultan Abdulhamit ile görüşmek istemiş. Sultan Abdulhamit, Bediüzzaman'ın doğuda üniversite açma teklifini değerlendirmek yerine altın hediye edince Bediüzzaman bunu reddetmiş. Yazdığı eserlerde Cumhuriyet ilanından sonra strateji değiştirmiş. Daha önce açıkça medrese ilimleri ile fen bilimlerini birleştirmek isterken Cumhuriyet sonrasında Darülfünun kurmak istemiş. Ancak Cumhuriyetin ardından eğitim sisteminin değiştiğini ve din eğitiminin okullardan kaldırıldığını görmüş. Bunun üzerine de dini ilimlerle fen bilimlerini birleştirecek eserler kaleme almaya başlamış." ifadelerini kullandı.
Bediüzzaman'ın mana-yı harfî ve mana-yı ismî kavramlarını keşfettiğini aktaran Tarhan şu değerlendirmesinde bulundu:
"Bir çiçeğe bakıp güzelliğini ifade ettiğimizde mana-yı ismî kavramı ile değerlendirmiş oluruz. Onun varlığını ve kim tarafından üretildiğini sorguladığımızda ise mana-yı harfî kavramı devreye giriyor. İnsanı ele aldığımızda amacını sorguluyoruz. Bir hayvan gibi yiyip, içip çoğalmak mıdır? İnsan dünyada doğanın bir parçası değildir, farklıdır. O halde insanın anlam ve amaç arayışına ihtiyaç var. Anlam ve amaç arayışında da yaratanını bulması gerekiyor.
'Beni kim yarattı, neden buradayım?' sorularını sorabilen tek varlık insandır. İnsanın anlam arayışında metakognisyon yani zihin üstü geni etkili oluyor. Yeniliği arama anlayışı ve zaman algısı ile ilgili de gen var. Geçmiş ve geleceğini fark edebilen tek varlık insan. Ayrıca ölümü de algılayabilen tek canlı insandır. Bu genlerden biri olan yeniliği arama anlayışı kanıtlandı. Özellikle hiperaktif kişilerde bu gen var. O genin bir özelliği de yaratıcılıktır. Dünyaya yenilik katanlar da bu gene sahip kişilerdir. Aslında herkeste o gen var ama aktif hale getirmek için çabalamak gerekiyor. Büyük ihtimalle Bediüzzaman'da da o gen vardı."
Tarhan, Bediüzzaman'ın yaşadığı dönemde yaptıklarının bütüncül bilim anlayışına uyduğunu vurgulayarak, "Bütüncül bilim anlayışının dünyada nerelerde kullanıldığını araştırdığımızda Prof. Dr. İbrahim Özdemir sayesinde Amerika'da yayınlanan Post Materyalist Bilim Manifestosu'na ulaştık. Post Materyalist Bilim Manifestosu bilimlerin bütünlüğü anlamına geliyor. Özellikle matematiğin azameti bilimlerin bir bütün olduğunu gösteriyor. Fen ve din bilimleri matematikle birlikte olduğu zaman aklımıza uygun hale geliyor. İnsan aklı matematiksel düşünüyor, neden-sonuç araştırıyor. Mantıkla matematiğin nikahı bilgisayarı doğurdu. İlk bilgisayar makinası olan tureng, matematik ve akıl yürütme yöntemlerini birleştirdi. Ruh bilimi ve psikoloji ile matematik birleştiği zaman da hesaplamalı psikoloji ortaya çıktı. Buradan insan manevi bilimlerin matematiğini bulmaya başlayacak." şeklinde konuştu.