Deri Yaşlanması
Vücudumuzun en büyük organı olan derinin, yaş ilerlemesine bağlı olarak çeşitli değişimlere uğradığını ve yaşlandığını belirten FemmePlast Plastik ve Estetik Cerrahi Merkezi Genel Direktörü Doç.Dr. İbrahim Aşkar, deride görülen değişikliklerin yüzde 90'ını güneş ışınlarının yol açtığı hasarların etkilerine bağlı olduğunu söyledi.
İç organları, potansiyel dış tehlikelere karşı koruyan ve insan vücudunun en büyük organlarından olan deri, sıvı ve ısı dengesini düzenleyerek, mikroplar ile ultraviyole ışınlarına karşı bariyer görevi üstleniyor. Ancak insan hayatının kaçınılmaz bir gerçeği olan yaşlanma, ilk önce deride başlıyor.
Ortalama 25-30 yaşından itibaren deri yaşlanmasının başladığına dikkat çeken FemmePlast Plastik ve Estetik Cerrahi Merkezi Genel Direktörü Doç.Dr. İbrahim Aşkar, deri yaşlanmasının karmaşık ve birçok faktörün etkisiyle ortaya çıktığını söyledi.
Güneş ışınları, bronzlaşma ile deriye sağlıklı ve güzel bir görünüm verilirken, uzun vadede erken deri yaşlanmasına da yol açılabiliyor. Güneşin ve çevresel faktörlerin derinin üzerindeki olumsuz etkilerine karşı düzenli olarak güneş koruyucu kullanmasının faydalı olduğunu belirten Doç.Dr. Aşkar "Yaşlanma, yaşayan organizmaların temel biyolojik bir sürecidir. Yaşlanma sürecinde tüm organ fonksiyonlarında azalma ve zayıflama olur. Derinin yaşlanmasında genetik olarak belirlenen içsel yani kronolojik yaşlanma ve çevresel faktörler katkıda bulunur. Genetik yaşlanma ile baraber kuruluk, elastikiyet, ince deri çizgileri ve deri incelmesi ile karakterizedir. Çevresel yaşlanma ise sigara, aşırı alkol kullanımı, yetersiz beslenme ve olumsuz çevresel faktörlere bağlı olarak gelişir. Ancak deride görülen değişikliklerin yüzde 90'ından fazlası güneş hasarının yol açtığı (fotoyaşlanma) çevresel etkilere bağlıdır. Çevresel etkiler yaşlanmayı hızlandırır, artırır ya da erken başlatır. Deri bu değişiklikleri çarpıcı bir şekilde yansıtır. Özellikle güneş gören alanlarda ince ve kaba kırışıklıklar, kuruluk, elastikiyet artışı ve lekeler belirir. Bu etkiler kişisel önlemlerle engellenebilir ya da yavaşlatılabilir" dedi.
ÇEVRESEL FAKTÖRLER OLUMSUZ ETKİLİYOR
İçsel yaşlanmanın yanı sıra, çevresel faktörlerinde sürekli deri üzerinde olumsuz etkileri olduğu belirtildi. Deri sigara içimi, egzoz gazı ve endüstri artıkları gibi başka genetik harabiyete yol açan maddelerin olumsuz etkisi olduğun ifade eden Doç.Dr. İbrahim Aşkar, derideki değişikliklerin, genellikle yüz, göğüs, kolların dış yüzleri gibi açık bölgelerde görüldüğünü belirtti. Bozulmuş deri görüntüsünden kaynaklanan daha büyük psikolojik problemler kişinin sosyal ilişkilerini, işlerini, imajlarını ve sonuç olarak da sağlıklarını olumsuz etkilediğini söyleyen vurgulayan Doç.Dr. Aşkar, yaşlanmayı geciktiren ve azaltan kozmetik ürünlere talep gider artmaktadır. Yaşlanmanın tedavisinde temel olarak 2 temel uygulama bulunduğunu belirten Aşkar, onları şöyle açıkladı:
MEDİKAL TEDAVİLER
Güneş koruyucular: Yüksek güneş koruma faktörü (SPF) içeren güneş koruyucular özellikle erken çocukluk döneminde ve düzenli olarak kullanılırsa güneşe bağlı gelişen deri hasarını ve güneşe bağlı yaşlanmayı önleyebilir. SPF güneş koruyucu kullanılmadan minimal düzeyde oluşan kızarıklığı oluşturabilmek için gereken en az ultraviyole (UV) enerjisidir. SPF 15 ya da daha yüksek olan güneş koruyucular UV ile oluşabilecek hasarı önlemesinin yanında UV ile karşılaşmış alanlarda oluşmuş güneş hasarın gerilemesini sağlar. Ayrıca insanlarla yapılan bir çalışmada yüksek SPF'li güneş koruyucuların deri kanseri riski bulunan insanlarda yeni kanser öncüsü değişikliklerin sayısını azalttığı ve var olan değişikliklerde iyileşme sağladığı gösterilmiştir.
Nemlendiriciler: Çoğu zaman kuru deri yaşlanmış deri ile karıştırılmaktadır. Kuru deri herhangi bir yaşta ortaya çıkan ancak yaşla artan bir durumdur. Nemlendiriciler deriyi nemlendirir ve yumuşatır. Kuru deri kaşınmaya, egzamaya ve ikincil bakteriyel enfeksiyonlara karşı yatkın hale gelir.
Retinoidler: Retinoik asit, vitamin A'nın doğal bir ürünü olup yağda çözünen bir moleküldür. Hücre büyümesi, farklılaşması üzerine etkileri bulunmaktadır.Araştırmacılar retinoidlerin kronolojik ya da fotoyaşlanmanın etkilerini iyileştirme kapasitelerinin olduğunu ancak bu cevabın yaşla azaldığını bildirmektedirler.
a-Hidroksi asitler (AHA): Son yıllarda yaşlanmış derinin tedavisinde AHA kullanımı sıklığı artmıştır. Bazı araştırmacılar AHA'ların derideki bozulmaları normalleştirici etkisi olduğunu ve fotohasarlanmaya bağlı deri değişikliklerinde iyileşme sağladığını bildirmişlerdir. Piyasada satılan çoğu kozmetik ürünlerin içinde yüzde 3-6 konsantrasyonlarda AHA içerirken, hekim kontrolünde daha yüksek konsantrasyonlar ile yüz peelingi yani soyma ve deri yenileme işlemi yapılmaktadır.
Antioksidanlar: Oksijen radikallerinin derinin özellikle ultraviyolenin yol açtığı çevresel yaşlanmasında belirgin bir katkısı vardır. UV'nin deride oksidatif hasara yol açtığı ve savunma sistemine ters etkileri bulunduğu için antioksidanlar derinin fotohasarlanmasında önerilir. Vitamin E, vitamin C, koenzim-Q bu antioksidanlardan bazılarıdır
GİRİŞİMSEL TEDAVİLER
Dolgu maddeleri: Yumuşak dokunun doldurulması deri altına kollajen ve yağ gibi maddelerin enjekte edilmesidir. Deride bulunan kırışıklıkları, çökme ve izleri düzelmek için günümüzde yaygın olarak kullanılır
Kimyasal Peeling: Kimyasal peeling yüz, el, gövdede bulunan kırışıklıkların yanında fotoaging değişikliklerinin giderilmesinde en çok kullanılan yöntemdir. Kimyasal peeling deri görünümünü iyileştirmesi ve kanser öncülerinin giderilmesi için kullanılır. Kimyasal peeling ayrıca kırışıklıklar, lekeler ve yüzeysel akne izlerinin tedavisinde kullanılır.