Kentleşme yaban hayvanlarının yaşam alanlarını gri ısı adalarına dönüştürüyor
Utah Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu:
- "Hem daha sıcak hem de sıcağı daha fazla tutan beton ve asfalt adalar yarattık. Memeliler, çoğu faaliyetlerini geceye kaydırdı çünkü insanlardan daha uzak durmak, geceleri daha serin ve iklim değişikliğiyle artan ısı adası etkisinden biraz daha uzaklaşmak istiyorlar" - "Birçok hayvan türü aşırı sıcakta direkt sıcak şokundan hayatını kaybedebiliyor. Aktivitelerini azaltıyorlar çünkü çok sıcak zamanlarda hareket edemiyorlar ve beslenme süreleri de azalıyor, dağılımları değişiyor"
İSTANBUL - YEŞİM YÜKSEL - ABD ve Kanada'daki 20 şehirde fotokapanlardan yararlanarak yaptıkları çalışmanın verilerini değerlendiren Utah ve Koç Üniversitelerinde Öğretim Üyesi olan KuzeyDoğa Derneği Başkanı Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu, kentleşme nedeniyle yaşam alanları yok edilen çok sayıda canlı türünün aşırı sıcak havaya adapte olamayarak hayatını kaybettiğini söyledi.
İklim değişikliği, nüfus artışı, ormansızlaşma gibi insan kaynaklı çevresel değişimler, yaban hayatı varlığını olumsuz etkilerken artan nüfusun barınma ihtiyacını karşılamak için yeşil alanların konut bölgelerine dönüştürülmesi canlıların yaşam ortamını yok ediyor.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerine göre, son 25 yılda 2,1 milyar artarak 2022'de 8 milyara ulaşan dünya nüfusunun yüzde 52,2'si kentlerde yaşıyor.
Kentleşme ve iklim değişikliğiyle birlikte artan hava sıcaklığı faktörlerinin Kuzey Amerika'daki memeli türler üzerinde oluşturduğu baskıya ilişkin Şekercioğlu'nun da aralarında bulunduğu çok sayıda araştırmacı tarafından hazırlanan çalışma Nature Ecology & Evolution dergisinde yayımlandı.
ABD ve Kanada'da 20 şehirdeki 725 noktaya yerleştirilen fotokapanlardan elde edilen 20 binden fazla görüntünün incelendiği çalışmaya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Şekercioğlu, 37 yerli memeli türe dair veriler topladıklarını belirtti.
Sıcak kentlerde yaşayan hayvanlarda şehirleşmenin negatif etkisinin daha belirgin olduğunu ifade eden Şekercioğlu, şu bilgileri verdi:
"Bu, iklim değişikliğinin etkisini artırıyor çünkü şehirdeki beton ve asfalt ile ağaçların yok edilmesi ısı adası etkisine neden oluyor. Hem daha sıcak hem de sıcağı daha fazla tutan beton ve asfalt adalar yarattık. Memeliler, çoğu faaliyetlerini geceye kaydırdı çünkü insanlardan daha uzak durmak, geceleri daha serin ve iklim değişikliğiyle artan ısı adası etkisinden biraz daha uzaklaşmak istiyorlar. Daha kuzeyde ve yeşil şehirlerde yaşayan hayvanların daha az etkilendiğini gördük ama yine de birçok memeli türü şehirlerde yaşayamıyor."
Hayvanların hayatta kalma ihtimali yeşil alan miktarına göre değişiyor
Dünya çapındaki kentleşme hızının yaban hayvanlarının büyük bir kısmını yok ettiğini fakat bu durumun kentlerdeki yeşil alanların miktarına göre değişkenlik gösterdiğini kaydeden Şekercioğlu, Oslo'da yüzde 68, Singapur'da yüzde 47, Sidney'de yüzde 46, Viyana'da yüzde 45,5, Londra'da yüzde 33 ve New York'ta yüzde 27 olan şehirlerdeki yeşil alan dağılımının İstanbul'da yüzde 2,2 olduğu bilgisini paylaştı.
Yeşil alan yüzdesi azaldıkça daha az hayvanın hayatta kalabildiğinin ve pek çok canlı türünün şehirlerde yaşayamadığının altını çizen Şekercioğlu, şöyle devam etti:
"Şehirlere uyum sağlayan türler azınlıkta ama şehirleri çok daha yaşanabilir hale getirebiliriz. Kurt ne yaparsanız yapın şehirde yaşayamaz ama şehirde yaşayabilen hayvanların sayısını artırmak için şehir parklarının alanını artırmak, bitki örtüsünü doğal haliyle korumak, doğal türleri orada yetiştirmek ve korumak gerekiyor. Gözümüze hoş gelen şehir parkları için bazen ekolojik olarak çöl gibi diyebiliriz. Başıboş sokak kedileri ve sokak köpeklerinin de sayıları arttıkça, özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerde zaten çok az kalmış olan yeşil alanlar, yaban hayatı için ölüm tuzakları, ekolojik tuzaklar haline geliyor. Özellikle kediler, yeşil alanlara gelen kuşları avlıyor. Köpekler de tavşan, karaca, sincap gibi memelileri. Kedi ve köpeklerin her yıl yüz milyonlarca belki de milyarlarca yabani hayvan bireyini yok ettiklerini tahmin ediyorum."
ABD'de kurt ve dağ aslanlarının yok edilmesi sonucu otobur canlılar olan geyiklerin popülasyonunda artış yaşandığından, böylelikle soyu tehlike altındaki bitki türlerinin fazla miktarda tüketildiğinden bahseden Şekercioğlu, bir bitki veya hayvan türünün yok edilmesinin o tür tarafından avlanan veya onunla rekabete giren başka bir türün sayısında artışa yol açarak salgın hastalık riski doğurabileceği uyarısında bulundu.
- Aşırı sıcakta hareketlerini kısıtlayan hayvanlar beslenme sıkıntısı yaşıyor
İklim değişikliğinin bir sonucu olarak artan hava sıcaklıklarının hayvanlar üzerindeki etkisine de değinen Şekercioğlu, "Birçok hayvan türü aşırı sıcakta direkt sıcak şokundan hayatını kaybedebiliyor. Aktivitelerini azaltıyorlar çünkü çok sıcak zamanlarda hareket edemiyorlar ve beslenme süreleri de azalıyor, dağılımları değişiyor. Bu hayvanlar şehirde yaşıyorsa bu hayvanlar ve daracık bir yeşil alana sıkışıp kalmışlarsa küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkisiyle gidecek yerleri yoksa o alanda komple yok oluyorlar." diye konuştu.
İklim değişikliğinin etkilerinin devam etmesi halinde yüzyılın sonuna kadar Amazon Yağmur Ormanlarının büyük bir kısmının yağmur ormanı statüsünden çıkarak Afrika'daki gibi açık ve kurak savanalara dönüşmesinin beklendiğini aktaran Şekercioğlu, böyle bir durumla karşılaşılması halinde Amazon Yağmur Ormanlarına has yüzlerce kuş türünün savanada hayatta kalamayarak yok olabileceğini bildirdi.
Yaban hayvanlarının kentleşme ve artan hava sıcaklıklarına karşı korunması için yeşil alanların miktarının artırılması gerektiğini vurgulayan Şekercioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Milli parklarımız Türkiye yüzölçümünün sadece yüzde 1,6'sını kaplıyor ve korunan alanların artırılması lazım. Dünya korunan alan ortalaması yüzde 17 ve 2030'a kadar dünya karasal yüzölçümünün yüzde 30'unun korunan alanlar kapsamına alınması hedefleniyor birçok ülke tarafından. Fosil yakıtların tamamen bırakılması gerekiyor. Yarın bırakamayız ama sistematik bir şekilde Türkiye'nin çok güçlü potansiyeli olan güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına komple geçmemiz ve kişisel anlamda tüketimimizi bilinçli şekilde azaltmamız gerekiyor."