Kadınların Korkulu Rüyası Selülit
Kilolu veya değil, kadınların yüzde 99'u, 30 yaşına gelinceye kadar selülit sorunuyla karşılaşıyor. Eğer annenizde selülit varsa, büyük ihtimalle sıradaki sizsiniz. Yoksa selülitle başı dertte olanlardan biri misiniz? Yaz gelmeden cildinizdeki pütürlü görünümü yok etmek istiyorsanız, anti-selülit beslenme planı uygulamalısınız.
Selülit, derinin alt tabakasında, yağ dokusunun hemen çevresinde oluşan ve derinin üst bölümünde pütür pütür görüntü bırakan bir hastalık. Temel olarak, aslında vücudun diğer yerlerinde bulunan yağlardan bir farkı yok. Pütürlü bir görünüm vermesinin sebebi ise, kişinin derisinin esnekliği ve kalınlığıdır. Kaba etleriniz, yüzünüzden çok daha fazla yağ barındırır ve yağlar, deriyi kaslara bağlayan liflerin arasında birikerek bu pütürlü görünümü oluşturur. Diğer bir faktör ise yaştır. Yaşlandıkça derinin esnekliği azaldığı için, bu etki daha fazla olur.
Selülit hakkında en sık akla gelen sorulardan biri, neden kadınlarda görüldüğüdür. Erkeklerde, deri altındaki bağlayıcı liflerin düzeni daha farklıdır. Kadınlarda deriye tutunan lifler yağ tabakasını dikey keserek, küçük yağ kesecikleri oluşturur. Erkeklerde ise bu yapı yataydır. Ayrıca, hormonların da belirleyici bir rolü vardır. Hormonlar, kadınlarda kalça bölgesindeki yağ hücrelerinin hacmini büyütürken, erkeklerde küçültür. Son olarak, erkeklerin derisi kadınlarınkinden hafifçe daha kalındır, böylece pütür oluşması daha zorlaşır.
Peki, selülitten nasıl kurtulunur? Selülitten korunmanın en etkili yolu, beslenmeye ve düzenli egzersiz yapmaya özen göstermek. Özellikle kalça egzersizi, selülitten kurtulmak için faydalı olacaktır. Beslenme konusunda ise, selüoit uzmanları, bolca taze meyve, sebze ve tahıl içeren, kafeini, asitli ve alkollü içecekleri kesen diyetler öneriyor. Lif ve karbonhidrat bakımından zengin, az yağ içeren diyetler yapmak çok önemli; çünkü vücudumuzun yağdan fakir, liften zengin gıdaları parçalayıp kullanması, işlenmiş fast-food yiyeceklere oranla çok daha kolay.
ANTİ-SELÜLİT BESLENME PLANI
Sabah: Greyfurt suyunun yağ parçalama özelliği bulunuyor. Sabah ilk iş olarak bir bardak greyfurt suyu içerseniz, bir önceki gece depolanan yağlar üzerinde hemen çalışmaya başlar. Hemen arkasından bir bardak ılık su içmelisiniz. Bol miktarda, tercihen günde 2 litre su, lenf drenaj sistemini temizler ve dolaşımı sınırlayıp selülit yapılanmasına yol açan toksinlerin oluşumunu durdurur.
Bir kase dolusu müsli ve süt ise, içeriğindeki kuru üzüm, elma, ayçiçeği çekirdeği ve yulaf ile günlük lif ihtiyacınızı büyük oranda karşılar. Düşük-yağ diyetinin metabolizmanızı hafifçe yavaşlatma eğilimi vardır. Bol miktarda lifli besin tüketilmesi, olası bir kabızlığı engeller. Bol miktarda su içilmesi ise bağırsakların rahatça çalışmasını sağlar.
Öğle: Öğle yemeğiniz, yağsız et veya vejetaryen mönü yanında mutlaka karbonhidratlardan oluşmalıdır. Kilo vermek için karbonhidratları kesmek gerektiği düşüncesi yanlıştır. Enerji ihtiyacımızı karşılamak için karbonhidrat tüketmeliyiz. Üstelik yağın tersine, karbonhidrat egzersiz yaparak kolayca yakılır. Önemli olan, tükettiğimiz karbonhidrat yelpazesini olabildiğince geniş tutmaktır. Eğer tek tipe bağlanıp kalırsanız, vücudunuz onu parçalarken giderek daha çok zorlanır. Patates, pirinç, makarna, mercimek ve ekmek önemli kaynaklardır.
Öğle yemeğinde, içine az yağlı ton balığı, mısır, yağsız peynir veya haşlanmış fasulye koyduracağınız bir kumpir ya da mayonezsiz tavuklu veya balıklı bir sandviç yiyebilirsiniz.
Öğleden sonra: Kuru meyve yiyebilirsiniz. Tatlı ihtiyacınızı, kayısı veya vişne kurusu gibi seçeneklerle giderebilirsiniz.
Akşam: Biber, domates ve salatalıkla karışık pirinç veya kuskus salatası deneyin ya da haşlanmış patates ve yağsız peynir, o da olmazsa yağsız yoğurt ve yanında soğuk patates salatasını tercih edin.
Etinizi her zaman haşlanmış, ızgara veya fırında pişmiş yiyin. Derisi alınmış tavuk göğüs eti ve balık, en çok yediğiniz etler olsun. Özellikle balıkta, düşük-yağ diyetini desteklemek için ihtiyacınız olan yağlar bulunur. Eğer kırmızı etten vazgeçemiyorsanız, yanında sadece yeşil sebzelerle sade olarak ızgara edilmiş bir parça biftek öneririz. Kırmızı et ile en büyük problemimiz, genetik olarak onu tamamen sindirecek şekilde dizayn edilmemiş olmamızdan kaynaklanıyor. Bu iş için bağırsaklarımız çok uzun. Eğer etin yanında patates gibi bir karbonhidrat yerine yeşil sebzeler tüketirsek, vücudumuz tarafından daha kolay sindirilir. Unutmayın; uzmanlar, kırmızı etin en fazla on günde bir yenilmesini tavsiye ediyor.
iha
Bir cevap yazın