Sezeryan

Kadınlar yüzyıllardır doğum yapıyorlar ama dünyaya ilk kez bir bebek getirecek bir kadının korkması da gayet doğal. Bu nedenle sezaryen uygulamalarında artış var, ama anne ve bebek için en iyi çözüm mü?

Son yıllarda Türkiye’de sezaryen oranlarında artış gözlendiğini belirten Memorial Hastanesi Kadın Doğum Uzmanlarından
Op.Dr.Figen Taşer Güney:

"Sezaryen bir ameliyattır. Bu ameliyatta; kan kaybı, enfeksiyon riski, damarlarda kan pıhtısı veya amnios sıvısının oluşturacağı tıkanıklıklar gibi ölümcül olabilen komplikasyonlar daha sık görülür" dedi.

Hangi durumlarda normal doğum tercih edilemez?

Sezaryenin sadece riskli durumlarda tercih edilmesi gerektiğini belirten Op.Dr.Güney, normal doğumun yapılamayacağı durumları şöyle sıraladı:

"İlk bebeğin ters geliyor olması, bebeğin anne karnında yan duruşu, plasentanın önde oluşu, plasentanın erken ayrılması, kordonun bebeğin başının önünde olması, bebeğin suyunun ileri derecede azalması, üçüz gebelik, ikiz gebelikte ilk bebeğin poposunun önde olması, annenin kemik yapısının dar olması, annenin bel fıtığı, kalp hastalığı, yüksek tansiyon gibi ıkınmasının mahsurlu olduğu durumlar, annede genital bölgede herpes (uçuk) ve HPV gibi virütik enfeksiyon durumunun bulunması gibi durumlarda sezaryen tercih edilir."

Sezaryene dikkat!Sezaryenle doğan bebeklerde ilk günlerde soluk alıp vermede sorun yaşanabileceğini belirten
Op.Dr. Figen Taşer Güney şöyle devam etti: "Bebek anne karnında bir sıvının içindedir. Bu sıvı bebeğin hava yollarına girer. Normal doğum sırasında vajinadan geçerken bebek sıvıyı atar. Oysa sezaryende bebeğin bu şansı yoktur. Bu nedenle doğum sonrası bebekte sık soluk alıp verme ve bazen geçici de olsa yoğun bakım takibi bile gerekebilir. Anne sezaryen sonrası ağrı nedeniyle bebeğini yeterince besleyemeyebilir.

Bebek yeni doğan döneminde yeterince beslenemeyince bağırsak hareketleri yeterli olmayabilir ve tüm yeni doğan bebeklerde görülen sarılık daha belirgin boyutlara ulaşabilir."

Normal doğum için annenin istekli ve kararlı olması gerektiğinin altını çizen Op.Dr. Figen Taşer Güney, bu konuda toplumda oluşan ön yargıların olumsuz etkileri olduğunu anlattı:

"Hamile bayanlar çevresi tarafından maalesef korkutulmaktadırlar. Doğum hikayeleri bazen abartılmakta anne adayları tanımadıkları kişiler tarafından bile ‘Allah kurtarsın’ diyerek korkuya sürüklenmektedirler. Anneleri ürküten ağrıya bugün tıp çözüm bulmuştur. Epidural analgezi ile anneler çok daha rahat normal doğum süreci yaşamaktadır. Batı ülkelerinde normal doğumun daha yaygın olmasının nedeni epidural analgezinin daha sık kullanılmasıdır."

Epidural analgezinin sinirlerin omurilikten çıktığı yere lokal anestezi ile ağrısız bir şekilde uygulandığını belirten Memorial Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölümü’nden Uzm. Dr Nerime Soybir epidural analgezi ile normal doğumun artık ağrısız bir şekilde gerçekleştirebildiklerini söyledi. Uzm. Dr. Soybir epidural analgezinin nasıl uygulandığını anlattı:

"Epidural analgezide doğumun başında bel bölgesine kateter yerleştiriliyor. Ağrı kesici ilaç verilmesi için rahim ağzı 4 cm açılıncaya kadar bekleniyor. Epidural analgezi uygulanmış olan hastalar doğum anında ıkınma hissi duymayabilirler. Fakat doğuma yardımcı olan kişiler ağrıları elle veya monitörden gözleyerek ıkınma zamanını anneye söyleyebiliyorlar."