İsviçre'deki burka yasağı "marjinal ve popülist hamle" olarak nitelendiriliyor
Luzern Üniversitesi Dini Araştırmalar Merkezi Genel Müdürü Dr. Andreas Tunger-Zanetti:
- "Başından beri böyle bir yasak girişimi oldukça marjinaldi, daha çok duygular ve popülizmle bağlantılıydı. İslam, bu popülizmi körüklemek için bir araç olarak kullanıldı ancak İsviçre'de toplumda büyük bir çalkantıya yol açacak gerçek bir arka planı yoktu" - "Muhtemelen yıllar sonra insanlar, 'Anayasamızda daha önemli maddeler varken neden böyle garip bir yasa koyduk?' diye soracaklar. Yaklaşık 100 yıl sonra bir reform yapılırsa bu madde Anayasa'dan çıkarılacaktır. Bu, gerçekten marjinal mesele ve azınlığa karşı gereksiz hareket olarak minare yasağıyla birlikte hatırlanacaktır"
ANKARA (AA) - ŞULE ÖZKAN - İsviçre'deki Luzern Üniversitesinde İslam üzerine araştırmalar yapan Dr. Andreas Tunger-Zanetti, İsviçre Parlamentosunca onaylanarak 1 Ocak'ta yürürlüğe giren, kamuya açık alanlarda yüzün örtülmesini anayasal olarak yasaklayan yasaya ilişkin, "Bu, İslam'a ve 'yabancı' olarak algılanan unsurlara karşı duyguları kışkırtmayı amaçlayan popülist bir hamle. Bu tür girişimlerin arkasında toplumda kendinden emin olamama hissi ve birçok yabancı etkinin topluma zarar vereceği algısı yatıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"İsviçre'de Burka Tartışması" kitabının yazarı akademisyen Tunger-Zanetti ve Uluslararası Af Örgütü İsviçre birimi, AA muhabirine, İsviçre'de 1 Ocak itibarıyla yürürlüğe giren burka yasağının toplumdaki karşılığını ve yasanın arka planını değerlendirdi.
Tunger-Zanetti, burka yasağı kampanyasını başlatanların, İslam'a yönelik ayrımcılıkla suçlanmamak için kanunun kapsamını geniş tuttuklarını belirterek, anayasaya giren maddenin yalnızca dini gerekçelerle yüzün örtülmesini değil dini olmayan nedenlerde de yüzün kapatılmasını yasakladığını söyledi.
Yasa kapsamında geniş istisnalar listesinin bulunduğunu ve yüzün örtülmesine iklim, güvenlik, hijyen, sanatsal ifade veya kamusal alanda görüşlerin açıklanması gibi nedenlerle izin verildiğini kaydeden Tunger-Zanetti, şunları dile getirdi:
"Başından beri böyle bir yasak girişimi oldukça marjinaldi, daha çok duygular ve popülizmle bağlantılıydı. İslam, bu popülizmi körüklemek için bir araç olarak kullanıldı ancak İsviçre'de toplumda büyük bir çalkantıya yol açacak gerçek bir arka planı yoktu. Halkın büyük bir kesimi, tamamen örtünmüş kadınlarla neredeyse hiç karşılaşmıyor. Bu kadınlar, çoğunlukla Interlaken veya Luzern gibi turistik bölgelerde turist olarak görülüyor. Dolayısıyla bu mesele yüzlerini örten Müslüman kadınlarla sürekli temas halinde olan bir nüfusun sorunu değil."
Tunger-Zanetti, kampanyanın özellikle iki grup hedef alınarak yürütüldüğüne dikkati çekerek, "Tüm bu istisnalar listesi, esasen hedefin spor müsabakalarında yüzlerini kapatan holiganlar ve İslam geleneğindeki tamamen örtülü kadınlar olduğunu gösteriyor ancak yasa tasarısının oylanması sırasında İsviçre'de yüzünü tamamen örten kadın sayısı belki de 30'u geçmiyordu. Sadece 30 kişi için yasa çıkarılmasının oldukça mantıksız olduğunu söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
- "Burka yasağı yüzde 51,2 gibi küçük bir çoğunlukla kabul edildi"
Burka yasağının, 2021'deki halk oylamasında yüzde 51,2 ile kabul edildiğini, 12 yıl önceki minare yasağının ise yüzde 57,5 destek bulduğunu anlatan Tunger-Zanetti, bu tür popülist girişimlerin toplum tarafından genellikle ezici çoğunlukla kabul edilmediğine dikkati çekti.
Tunger-Zanetti, İsviçre'de çok çeşitli konularda sık sık referandum yapıldığını ve burka yasağının uluslararası alanda abartılmaması gerektiğini vurgulayarak, yasağın, ülkede yüzünü tamamen örtmek isteyen kadın sayısının yok denecek kadar az olması nedeniyle günlük yaşamda büyük etkisinin olmayacağını ifade etti.
Yasağı "sembolik popülist hamle" olarak nitelendiren Tunger-Zanetti, "Bu, İslam'a ve 'yabancı' olarak algılanan unsurlara karşı duyguları kışkırtmayı amaçlayan popülist bir hamle. Bu tür girişimlerin arkasında toplumda kendinden emin olamama hissi ve birçok yabancı etkinin topluma zarar vereceği algısı yatıyor. İslam, bu etkilerden yalnızca biri ancak kavranması, anlanması ve reklam panolarında temsil edilmesi kolay olduğu için toplumda geniş yankı uyandırıyor." görüşünü paylaştı.
Tunger-Zanetti, yüzlerini tamamen örtmek isteyen turistlerin genellikle belirli bölgelerde yoğunlaştığını ve otellerle tur operatörlerinin bu yasağı önceden bu kişilere bildireceğini belirterek, isteyen turistlerin ise medikal maske kullanarak yasağı dolaylı olarak aşabileceğini dile getirdi.
Yasağın dikkat çekmeden ve sorunsuz şekilde uygulanacağı yorumunda bulunan Tunger-Zanetti, şunları ifade etti:
"Luzern, Interlaken veya Cenevre gibi kantonlarda polislerin, yüzünü tamamen kapatan turistlere nazik şekilde yaklaşmaları için eğitim aldığını okudum. Eğer bir kişi kamusal alanda yüzündeki örtüyü hemen çıkarmak istemezse 100 frank ceza ödemesi gerekecek. Bu ceza 1000 franka kadar çıkabilecek ancak burka taktığınız için hapse atılmayacaksınız. Aslında burada yalnızca peçe söz konusu çünkü İsviçre'de burka kullanan neredeyse kimse yok. Dolayısıyla tüm bunlar pek de dikkat çekici değil. Bu da popülizm oyununun parçası."
- "Yasak, marjinal mesele ve azınlığa karşı gereksiz hareket olarak hatırlanacak"
Tunger-Zanetti, İsviçre'deki Müslüman toplumunun burka yasağından memnun olmadığını, bu yasağa karşı çıkan temsilci kuruluşların oylama öncesinde tepkilerini dile getirdiğini belirterek, yasağın etkilerinin sınırlı kalacağının altını çizdi.
Müslüman karşıtlığı ve azınlıklara yönelik ırkçılığın günlük hayatta hala var olduğuna dikkati çeken Tunger-Zanetti, şu değerlendirmede bulundu:
"Burka yasağı gibi girişimler ayrımcı söylemleri körükleyebilir ancak böyle bir yasa olmasa bile bu tür söylemler her ülkede belli ölçüde var olmaya devam ederdi. İsviçreliler, diğer toplumlara kıyasla daha ırkçı ya da daha İslamofobik değil. Toplum, farklı etnik kökenlerle bir arada yaşamayı öğreniyor. Kişisel olarak burka yasağını gereksiz bulsam da endişelenecek bir durum görmüyorum."
Tunger-Zanetti, "Muhtemelen yıllar sonra insanlar, 'Anayasamızda daha önemli maddeler varken neden böyle garip bir yasa koyduk?' diye soracaklar. Yaklaşık 100 yıl sonra bir reform yapılırsa bu madde Anayasa'dan çıkarılacaktır. Bu, gerçekten marjinal mesele ve azınlığa karşı gereksiz hareket olarak minare yasağıyla birlikte hatırlanacaktır." ifadelerini kullandı.
- "Bu girişim Müslüman karşıtlığını körüklüyor, Müslüman azınlığı damgalıyor"
Uluslararası Af Örgütünün İsviçre Ofisinden yapılan açıklamada burka yasağı "gereksiz ve sembolik sağcı siyaset hamlesi" şeklinde nitelenerek, bu girişimin Müslüman karşıtlığını körüklediği ve İsviçre'deki Müslüman azınlığı "damgaladığı" belirtildi.
İsviçre'de yüzlerini örten Müslüman kadınların sayısının yok denecek kadar az olduğuna işaret edilerek, "Bu durum, yasağın çözmeye çalıştığı sorunun büyük ölçüde uydurma olduğunu ortaya koyuyor. Bu girişim, bu kadınların özgürleşme arzularını desteklemek yerine onlara karşı ayrımcılık yapıyor ve onları ötekileştiriyor." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada burka yasağının temel insan haklarını ihlal ettiğinin altını çizilerek, "Dini bir inancın belirli bir kıyafet aracılığıyla kamusal alanda ifade edilmesinin yasaklanması, din ve ifade özgürlüğüne aykırıdır. İsviçre Federal Anayasası'nda da yer alan bu hakların kısıtlanması, ağır basan bir kamu yararıyla gerekçelendirilmeli ve orantılı olmalıdır." değerlendirmesinde bulunuldu.