Güncel

İsrail, dünya çapındaki etkileri nedeniyle Filistinli edebiyatçıları hedef almayı sürdürüyor

Küresel Adalet Örgütü tarafından Nizar Kabbani Nişanı ile ödüllendirilen yazar Peren Birsaygılı Mut:
- "İsrail, Filistinli edebiyatçılardan korkuyor çünkü bombaların yarattığı etkiyi silmek mümkün ama sözün kalplerde yarattığı etkiyi nesiller boyunca silmek mümkün değil" - "Siyonizm, Filistin halkının sadece topraklarını işgal etmekle kalmadı, Filistin halkını halk yapan kültürel kodları da ortadan kaldırmaya çalıştı"

İSTANBUL - ŞULE ÖZKAN - Filistin direniş edebiyatıyla ilgili çalışmalar yapan yazar Peren Birsaygılı Mut, İsrail'in Filistinli edebiyatçıları hedef almasına ilişkin, "Edebiyat, Filistin'de yaşanan zulmü dünyaya duyurmakta çok etkili oldu. Bu nedenle İsrail, Filistinli edebiyatçılardan hep korktu ve birçok Filistinli edebiyatçı suikasta uğradı." dedi.

Küresel Adalet Örgütü (Global Justice Organization) tarafından Nizar Kabbani Nişanı ile ödüllendirilen yazar Peren Birsaygılı Mut, AA muhabirine, Filistin direniş edebiyatını ve İsrail'in geçmişte olduğu gibi bugün de Filistinli edebiyatçıları hedef almasını değerlendirdi.

Mut, 7 Ekim'den bu yana devam eden İsrail'in saldırılarında Gazze'de Filistinli edebiyatçıların da yaşamını yitirdiğini belirterek, Filistinli romancı Nour Hajjaj, şair Selim el-Naffar, şair ve edebiyat profesörü Shahdah Al-Bahbahani ve şair Rıfat el-Arir gibi çok sayıda edebiyatçının, İsrail bombardımanları nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Rıfat el-Arir'in hayatını kaybetmeden önce yazdığı son şiire dikkati çeken Mut, "Rıfat el-Arir'in son şiiri adeta bize vasiyeti oldu. 'Eğer ben öleceksem, siz yaşamalısınız. Siz yaşamalı ve benim hikayemi anlatmalısınız.' Bu şiir inanılmaz bir hızla Türkçe dahil çok sayıda dile tercüme edilerek dünyanın her yerine ulaştı. New York metrosunun duvarlarında ya da hazırlanan pankartlarda bu dizelere rastladık." ifadelerini kullandı.

Mut, siyonizmin siyasi ve kültürel alanda en önemli hedeflerinden birinin geçmişi unutturmak olduğunu anlatarak, "Siyonizm, Filistin halkının sadece topraklarını işgal etmekle kalmadı, Filistin halkına ait tüm kültürel hafızayı, edebiyatı, sözü, sanatı yani Filistin halkını halk yapan kültürel kodları da ortadan kaldırmaya çalıştı. Bu yüzden Filistin direniş edebiyatı temsilcilerinin en önemli hedeflerinden biri hafızayı sürekli canlı tutmak ve Filistin değerlerinin unutulmasının önüne geçmekti." diye konuştu.

Sözün gerçekten çok büyük bir gücü var

Direniş edebiyatının, Filistin'de yaşanan zulmü edebiyat ve sanat yoluyla dünyanın dört bir tarafındaki insanlara duyurduğunu kaydeden Mut, şöyle devam etti:

"Sözün gerçekten çok büyük bir gücü var. Filistin direniş edebiyatı, Filistin davasını dünyaya duyurmakta çok etkili oldu. Bu nedenle İsrail, Filistinli edebiyatçılardan hep korktu ve birçok Filistinli edebiyatçı suikasta uğradı. Öyle ki dönemin İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan, şair Fevda Tukan için 'Onun şiirleri 10 suikasttan daha yıkıcı.' demişti."

Filistinli gazeteci, yazar, aktivist Gassan Kanafani, Filistin'in sembolü Hanzala'nın babası karikatürist Naci el-Ali, şair Semih el-Kasım gibi pek çok edebiyatçının suikasta uğradığını hatırlatan Mut, Filistinli edebiyatçıların çok ağır tehditler altında yazmaya ve direnmeye devam ettiklerini dile getirdi.

Filistinli edebiyatçıların sözlerinin tüm dünyaya duyurulması gerektiğinin altını çizen Mut, "İsrail, Filistinli edebiyatçılardan korkuyor çünkü bombaların yarattığı etkiyi silmek mümkün ama sözün kalplerde yarattığı etkiyi nesiller boyunca silmek mümkün değil." görüşünü paylaştı.

Küçücük çocukların bile kalplerinde en ufak korku yok çünkü kimin iyi kimin kötü olduğu aşikar

Mut, İsrail bombardımanı altındaki Gazzelilerin direnişinin kültürel kodlarından güç aldığını aktararak, "1917'de Osmanlı bölgeden çekildi ve İzzettin el-Kassam cihat çağrısında bulundu. Filistinliler hala bu dönemde yazılan öyküler, şiirler, romanlar, tiyatro oyunlarından yani Filistin direniş edebiyatının mirasından etkilenerek direniyor." şeklinde konuştu.

Gazze'de yaşananların tüm ezberleri yerle bir ettiğine işaret eden Mut, "Gassan Kanafani bir öyküsünde şöyle diyordu; 'Haklı bir davadan doğan kararlılığı ve cesareti hiç kimse yenemez.' Şu anda da aynı şekilde görüyoruz. Dördüncü, beşinci nesil çok büyük bir kararlılıkla direniyor. Küçücük çocukların bile kalplerinde en ufak korku yok çünkü kimin iyi kimin kötü olduğu aşikar. Bu ayrım tarih boyunca belki de hiç bu kadar net görülmemişti." değerlendirmesinde bulundu.

Mut, Filistin edebiyatının sembol isimlerinden Mahmut Derviş'in de 12 yaşında yazdığı şiir nedeniyle ilk defa tutuklandığını anımsatarak, şunları kaydetti:

"Mahmut Derviş tutuklandığında komiser onu tehdit ederek, 'Bu çocuk yaşta bile böyle şiirler yazarsan sadece kendi başını değil, ailenin hatta tüm halkının başını belaya sokarsın.' demiş. Mahmut Derviş o zaman anlıyor ve 'Bir şiir bu kadar etkiliyse o zaman şiir yazmaya devam etmeliyim.' diyor. Şu anda Filistin'de aynı ruh hakim, inanılmaz bir korkusuzluk var. Filistin'de bu zulüm devam ettikçe daha çok Mahmut Dervişler doğar."

Hayal kırıklıklarını ve öfkeyi en fazla Gassan Kanafani'nin öykülerinde görürüz

Gassan Kanafani'nin en önemli öykülerinden biri sayılan "Hüzünlü Portakallar Yurdu"nda, 1948'de Filistinlilerin topraklarından sürüldüğü Nekbe (Büyük Felaket) dönemini anlattığına değinen Mut, "Filistin halkının yaşadığı hayal kırıklıklarını ve öfkeyi en fazla Gassan Kanafani'nin öykülerinde görürüz. Arap orduları İsrail'le yapılan savaşı kaybedince Kanafani'nin hayal kırıklıkları da bu öyküye yansır. Zaten öykülerinin birçoğu yazıldığı dönemde yasaklanmıştır." dedi.

Mut, Filistinli edebiyatçıların 1948'de Nekbe ve 1967'de yapılan Arap-İsrail Savaşı nedeniyle ülkelerinden göç etmek zorunda kaldıklarını hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hanzala'nın çizeri Naci el-Ali mesela Kuveyt'te keşfedildi. Gassan Kanafani ilk ödülünü Kuveyt'te aldı. Mahmut Derviş, uzun yıllar Lübnan'da yaşadı. Filistinli edebiyatçıların en önemli özellikleri gittikleri yerlerde Filistin davasının haklılığını göstermek için örgütlenmekte çok büyük güç sahibi olmaları. Bu gücü de edebiyattan alıyorlar. Bu nedenle gittikleri her yerde İsrail tarafından takip edildiler ve çoğu komşu Arap ülkelerinde suikasta uğradı."

Kaynak: ANADOLU AJANSI