İsrail'de hükümetin tepkileri kontrol için Mescid-i Aksa'da şiddete başvurduğu belirtiliyor
Ortak Liste Partisi milletvekili Ofer Cassif:
- "Bu şiddetten Başbakan Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir sorumlu. Bu isimler Filistinlilere karşı acımasız olmayı meşru ve popüler hale getirdi" - "Tüm geçmiş hükümetler, işgal altındaki topraklarda Filistinlilere karşı şiddetli savaşlar gerçekleştirdi ancak mevcut yönetimin kelimenin tam anlamıyla Neonazilerden oluştuğuna şüphe yok. Bu şiddet onlar için herhangi bir şey değil, gerekli bir şey"
İSTANBUL - ENES TAHA ERSEN - İsrail parlamentosu Ortak Liste Partisi milletvekili Ofer Cassif, güvenlik güçlerinin, ramazanda başta Mescid-i Aksa olmak üzere ibadethanelere saldırmasının ve Müslümanlara şiddet kullanarak müdahale etmesinin, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı hükümetin ülke genelindeki tepkileri kontrol etmek istemesinden kaynaklandığını söyledi.
Milletvekili Cassif, AA muhabirine, son günlerde İsrail polisinin art arda düzenlediği baskın ve saldırılar nedeniyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'da artan gerginliği değerlendirdi.
Cassif, güvenlik güçlerince Mesicd-i Aksa'ya yapılan saldırıların, ülkedeki aşırı sağcı hükümetin politikalarının parçası olduğunu belirterek, "İsrail yönetimi Doğu Kudüs'te 'tek otorite ve söz sahibi' olduğunu göstermek istiyor. Hükümet 'Biz ne istersek onu yapacaksınız. Sadece bunu yapmanıza izin veriyoruz' mesajını net şekilde topluma vermeyi amaçlıyor." dedi.
Mescid-i Aksa'ya yapılan baskınlarda namaz kılan, ibadet eden Filistinlilerin acımasızca hedef alındığına ve can kayıplarının yaşandığına dikkati çeken Cassif, "Bu şiddetten Başbakan Netanyahu ve (kolluk kuvvetlerinden de sorumlu olan) Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir sorumlu. Bu isimler Filistinlilere karşı acımasız olmayı meşru ve popüler hale getirdi." diye konuştu.
Cassif, Netanyahu'nun, toplumda giderek artan hükümet karşıtı tepkileri "örtbas edebilmek" için şiddet olaylarını kullandığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Ramazandan önce ülke genelinde şiddet propagandası yapılıyordu. Basında, ramazan ayını şükür, ibadet ve hoşgörü ayı değil terör ve şiddet ayı gibi gösteren yayınlar yapılıyordu. İsrail yönetimi şiddet arayışı içinde olduğu için bu durumu teşvik ediyordu. Şiddeti körüklemek ve siyasi olarak kullanmak istedikleri için bunu yaptılar, yapmaya devam ediyorlar."
Netanyahu ve Ben Gvir, hükümet karşıtı gösterilerin devam etmesini engelleyeceğine inandıkları için Mescid-i Aksa olaylarını körüklediğini ifade eden Cassif, "Hükümet karşıtı gösteriler başlayalı 3 aydan fazla oldu ve bu gösteriler sadece Tel Aviv'de değil, ülke çapında her yere yayılıyor. Genelde hükümet, özelde Ben Gvir ve Netanyahu karşıtı gösteriler giderek büyüyor. Hükümet bu durumu kontrol altına alabilmek için Müslümanlara ve ibadethanelerine saldırıyor." şeklinde konuştu.
Cassif, İsrail halkının militarist bir toplum olduğuna ve hükümetin toplumsal olaylarda askeri operasyonlara başvurduğuna işaret ederek, "Hükümet en ufak güvenlik riski varsa bu durumu paravan olarak kullanıyor ve toplumu manipüle ediyor. Böylelikle tepkileri yönetiyor ve ne yazık ki bunu tekrar tekrar yapıyor." değerlendirmesini yaptı.
Ayrıca Cassif, tepkileri yönetmek isteyen hükümetin 7 Nisan'da Gazze'ye başlattığı operasyonları genişletebileceği ve gerilimi Lübnan'a taşınabileceği görüşünü paylaştı.
Şiddet politikasının aşırı sağcı yönetimler için "normal" olduğunun altını çizen Cassif, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu uygulamalar, sadece liderlerin yansıması değil bizzat ırkçı yönetimin icraatıdır. Eski başbakanlar Yair Lapid ve Naftali Bennet yönetimleri de dahil olmak üzere önceki tüm geçmiş hükümetler, işgal altındaki topraklarda Filistinlilere karşı şiddetli savaşlar gerçekleştirdi ancak mevcut yönetimin kelimenin tam anlamıyla Neonazilerden oluştuğuna şüphe yok. Bu şiddet onlar için herhangi bir şey değil, gerekli bir şey."
- Hamursuz Bayramı sırasında Aksa'ya baskın çağrıları
Fanatik Yahudiler, 5-13 Nisan'daki Hamursuz (Pesah) Bayramı sırasında Aksa'ya yönelik baskın çağrılarını artırmıştı.
Bu dönemde baskın bekleyen Filistinliler ise ramazan ayında Müslümanlara Mescid-i Aksa'da itikaf çağrısında bulunmuştu.
Fanatik Yahudi 15 haham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'e mektup yazmıştı.
Mektupta, Netanyahu ve Ben-Gvir'den Yahudi yerleşimcilerin Hamursuz Bayramı'nda Mescid-i Aksa'da kurban kesmeleri için izin verilmesini isteyen hahamlar, kurban kesmeyi başaranlara 5 bin 500 dolar değerinde ödül verilmesini önermişti.
İsrail ordusu, 6 Nisan'da Lübnan'dan ülkenin kuzey bölgelerine bir dizi roket atıldığını ve ülkenin kuzey bölgelerinde uyarı sirenlerinin devreye girdiğini duyurmuştu.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, saldırıda 34 roket fırlatıldığını bildirmişti. İsrail ordusu, akşam saatlerinde de Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine 3 havan mermisi atıldığını açıklamıştı.
Acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı, saldırılarda şarapnel isabet eden bir İsraillinin hafif, bir kişinin de sığınağa kaçarken yaralandığı bilgisini paylaşmıştı.
İsrail, roket saldırılarının, Hamas'ın Lübnan'da konuşlu unsurları tarafından düzenlendiğini duyurmuş ve Hamas'ı sorumlu tutmuştu.
İsrail, 7 Nisan'da gecenin ilk saatlerinde Gazze'ye saldırı başlattığını açıklamış, buna karşılık Gazze'den İsrail yönüne roketler fırlatılmıştı.