Ekonomi

Enkazdan çıkarılan kişiler için "hipotermi" uyarısı

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Anış Arıboğan:
- "Hipotermide 4. çok şiddetli evre, (vücut ısısının) 22 derecenin altı olarak belirtilebilir. Hiçbir yaşam belirtisi yoktur. Kalp masajı gereken bir ölüm hali oluşur. Hipoterminin en büyük riski kalp durmasıdır ve ölüm nedenidir" - "Hipotermiyle muhatap olan birini çok hızlı hareket ettirirsek o periferdeki (el ve ayaktaki) soğuk bir anda merkeze dönebilir. Böylece sizin aşırı hareketiniz kalp durmasına neden olur. Çok yumuşak hareket edilmelidir"

İSTANBUL - Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Anış Arıboğan, hipotermide dördüncü çok şiddetli evrenin vücut ısısının 22 derecenin altı olduğunu belirterek, "Bu evrede hiçbir yaşam belirtisi yoktur. Kalp masajı gereken bir ölüm hali oluşur. Hipoterminin en büyük riski kalp durmasıdır ve ölüm nedenidir." ifadelerini kullandı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi'nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Arıboğan, Kahramanmaraş merkezli depremlerde enkazdan kurtarılan kişilere acil müdahalede dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Arıboğan, hipoterminin "vücut ısısının, merkezi vücut sıcaklığının 35 derecenin altına düşmesi" olduğunu hatırlatarak, burada vücudun iç ısısının söz konusu olduğunu ancak genelde ölçülenin dış ısı olduğunu bildirdi.

Hipotermi için soğuk ile muhatap olma, evsizlik, afet durumu, suda boğulma, kazara soğuk suya düşme gibi nedenlerin olması gerektiğini aktaran Arıboğan, "Çünkü vücut, ısıyı regüle edebilme için her zaman etrafı ile ısı alışverişinde bulunur. Buradaki esas konu budur. Rüzgar ile muhatap olma durumu da hipotermiye yol açabilir. Vücut, yüzeyindeki hava hareketiyle vücut ısısını kaybedebilir. Isı merkezinin regülasyonu ile ilgili beyinde problemler olabilir." ifadelerini kullandı.

Hipoterminin erken belirtisinde el ve ayaklarda soğukluk ve titreme görülür

Prof. Dr. Anış Arıboğan, hipoterminin vücudun bir statüsü olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Hipotermi geliştiği durumlarda, vücut ısı regülasyonunu kaybedip 25 derecenin altına düştüğü durumlarda birtakım belirtiler ortaya çıkar. Soğukluğun fark edilmesi ile beraber bu belirtiler bize hipoterminin derecesi ve ciddiyetiyle ilgili fikir verir. Belirtiler hipoterminin derecesine göre değişkenlik gösterir. Erken belirtide el ve ayaklarda soğukluk, cilt renginde solukluk, titreme, net olmayan, yavaşlamış konuşma, seste kısıklık, yorgunluk ve hafif zihin karışıklığı görülür."

Arıboğan, ileri hipotermi belirtilerinin vücut hareketlerinde ve koordinasyonunda yavaşlama, sakarlık, baş dönmesi, uyuşukluk, çevreye ilgisizlik, kalp hızında yavaşlama, solunumda yavaşlama, bilinç bulanıklığı ya da bilinç kaybı, göz bebeklerinde genişleme ve ışığa tepkisizlik, solunum ve dolaşımın durması olduğunu bildirdi.

Hipoterminin evreleri bulunduğunu aktaran Arıboğan, "Vücut eğer bir fabrikaysa bunun için buradaki protein yapımı, şeker üretimi enzimlerinin çalışabilmesi için bir enerjiye ve bir ısıya ihtiyaç vardır. Bu enerji ve ısının normal bir vücut ısısı var, ayrıca da vücut PH var. Bir de vücudun çalışabilmesi için bunların belirli bir standartta olması gerekir. 35 derece bizim için bir ölçü, önce hepimizin alışık olduğu bir şey titremeler ile başlar. Bu sırada enerji üretmek için kan şekeri düşer. Bu evre fark edilen bir evredir, bir rahatsızlık hissi var. Fakat 32'nin altına inerse bu evreye hafif diyoruz. Orta derecede uyumaya başlıyor. Son depremdeki yaşananlar ile ilgili olarak bunu konuşuyoruz." ifadelerini kullandı.

Arıboğan, hipoterminin evrelerini şöyle sıraladı:

"Birinci hafif evre: 35 in altı, 32'ye kadar olan süreçte titremeler, rahatsızlık hissi ve açlık var. Eller ayaklar buz gibi, vücutta dolaşım bozulmuş, morarma soğukluk var ancak yaşamsal risk taşımıyor.

İkinci orta evre: Vücut ısısının 32-28'e düştüğü durumlarda derin bir uyku başlar. Titreme yok. Artık vücut metabolizmasını bu evrede kaybediyor. Kişi uyur ve uyanmaz.

Üçüncü şiddetli evre: Artık bilinç yok. Kişiyi isteseniz de uyandıramıyorsunuz, titreme hiç yok. Bu aşamada çok kontrolsüz hareketler, ajitasyonda görülebilir. Burada bilinç yok. Bir kişiyi uyandıramadığınız anda solunumuna çok dikkat etmeniz gerekir. Burada artık kalp durma riski yüksektir.

Dördüncü çok şiddetli evre: 22 derecenin altı olarak belirtilebilir. Hiçbir yaşam belirtisi yoktur. Kalp masajı gereken bir ölüm hali oluşur. Hipoterminin en büyük riski kalp durmasıdır ve ölüm nedenidir."

Hipotermide ilk olarak bilinç kontrol edilmeli

NPİSTANBUL Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Arıboğan, şiddetli hipotermide vücut giysileri çok ince ve ısı kaybını önleyecek bir şart yoksa önce hafif başlayan bir titremenin ortaya çıktığını belirtti.

Bunu derin bir uyku, bilincin tamamen kaybolması ve arkasından ölümle seyredeceğini aktaran Arıboğan, hipoterminin bir anlamda sessiz ölüm olduğunu vurguladı.

Özellikle çevreye ilgisizlik veya zihinsel karışıklık gibi ileri hipotermi belirtileri varsa derhal 112 numaralı acil çağrı merkezinin aranması gerektiğini vurgulayan Arıboğan, şunları kaydetti:

"Hasta ile konuşularak ya da hafifçe sarsarak bilinci kontrol edilmelidir. Bilinç kaybı durumunda solunum ve dolaşım, yani nabzı kontrol etmek gerekir. Gerekliyse kalp masajı ve suni solunuma başlanmalıdır. Eğer mümkünse hasta sıcak bir ortama taşınmalıdır. Gelen vakada hipotermi riski bilinmelidir. Donmanın dereceleri ile fikir sahibi olunmalıdır. Çok yavaş hareket edilmelidir. Hipotermiyle muhatap olan birini çok hızlı hareket ettirirsek o periferdeki (el ve ayaktaki) soğuk bir anda merkeze dönebilir. Böylece sizin aşırı hareketiniz kalp durmasına neden olur. Çok yumuşak hareket edilmelidir."

Dış ısıtmada sıcak su torbaları kullanılabilir

Dış ve iç ısıtma şeklinde 2 çeşit ısıtma uygulandığını aktaran Arıboğan, "Dış ısıtmada bu kişileri hemen ıslaklıktan, yattığı soğuk ortamdan ya uzaklaştırıyorsunuz ya da giysilerini çıkarıyorsunuz (kuru malzeme giydirilmeli) ya da etrafını sıcak ve kuru malzeme ile ısıtan malzemeler ile sarıyorsunuz. Bu hastaları dıştan ısıtırken sıcak su torbaları, sıcak kompresler kullanabilirsiniz. Bunları özellikle kasığına, boyun bölgesine ve göğsüne koyuyorsunuz. Çünkü eğer periferi birden ısıtırsanız soğuk kan aynı anda kalbe döner ve ani kalp durmasına yol açabilir. Vücutta hipoterminin devamına neden olabiliyor. Bunun için çok önemli. El ayak bölümü korunmaya alınmalı ancak ısıtma eylemine özellikle kasık bölgesinden, göğüsten ve boyundan başlanmalı." ifadelerini kullandı.

Arıboğan, ortam sıcaklığında serumlar uygulama, direkt ağız yoluyla ya da nazogastrik bir sonda ile duruma göre vücuda sıcak içecek, sıcak su vererek iç organları ısıtmanın mümkün olduğunu belirtti. Önce damarların genişlediğini ardından oraya kan gelerek içeriden ısıtmaya başlandığını belirten Arıboğan, şunları kaydetti:

"Hızlı ısıtma yarım saat ve bir saat asla yapılmamalı. Isıtma eylemi hızlı olmamalıdır. Vücutta ortaya çıkan yan etkileri önlemek için saatte ortalama 0.5-1 santigrat derecelik artış sağlanmalıdır, vücut ısısının kontrollü şekilde yükseltilmesi önemlidir. Bilinç yerinde değilse hava yolu açıklığı sağlanmalıdır. En önemli şey solunumu izlemektir. Solunum az sayıdaysa derinliğini gösterir. Beyindeki ciddiyeti gösterir. Soğuk etkisi ile cilt yaraları oluşabilir. Onlar çok ovuşturulmamalı. Yaranın derinliği bilinmediğinden dolayı daha büyük yaralara sebep olabilirsiniz. Hipoterminin en büyük riski kalp durmasıdır."

Kaynak: ANADOLU AJANSI