"Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Türk Dış Politikasında Fırsatlar" söyleşisi gerçekleştirildi
- Prof. Dr. Çağrı Erhan: - "Dünya büyük bir hesaplaşmaya giderken, Türkiye ise bunların tam ortasında. Bu yeni 2 kutuplu dünyanın sınırları bizim üstümüzden geçiyor. Komşularımızın sorunları bize yansıyor"
- Prof. Dr. Çağrı Erhan:
Dünya büyük bir hesaplaşmaya giderken, Türkiye ise bunların tam ortasında. Bu yeni 2 kutuplu dünyanın sınırları bizim üstümüzden geçiyor. Komşularımızın sorunları bize yansıyor
İSTANBUl - Altınbaş Üniversitesi'nin düzenlediği "Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Türk Dış Politikasında Fırsatlar" söyleşisinde, gelecek yüzyılda Türkiye'nin önündeki fırsatlar değerlendirildi.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Doç. Dr. Bahadır Kaynak'ın moderatörlüğünü yaptığı söyleşinin katılımcıları, Prof. Dr. Çağrı Erhan, Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Prof. Dr. Burhanettin Duran oldu.
Açıklamada söyleşideki görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Çağrı Erhan, Kasım 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla dünyanın yeni bir arayışa girdiğini belirterek, günümüzde yine 2 kutuplu bir dünya düzeninin inşa edildiğini ve bunun da yeni bir soğuk savaş anlamına geldiğini aktardı.
Bunun iyi bir gidişat olmadığını değerlendiren Erhan, "5 asırdır bu tür güç mücadeleleri her zaman küresel bir savaşla sonuçlanmıştır. Dünya büyük bir hesaplaşmaya giderken, Türkiye ise bunların tam ortasında. Bu yeni 2 kutuplu dünyanın sınırları bizim üstümüzden geçiyor. Komşularımızın sorunları bize yansıyor. Çatışmanın tarafı Rusya, bizim komşumuz. Ama biz de NATO üyesiyiz. Bu çalkantılı ve kaotik ortam bizi Türk Dünyasıyla daha yakın bir iş birliğine sevk edebilir. Bu, gelecek için bir fırsat." ifadelerini kullandı.
Çin sınırına kadar uzanan Türk dünyasıyla kurulan yakın işbirliğinin, Türk dış politikası açısından bugün önemli bir fark yarattığını bildiren Erhan, şunları kaydetti:
"Türk İş Birliği Teşkilatı'nın sadece bir sosyo-kültürel bir örgüt olarak kalmayıp, Turan ekonomik alanına dönüşmesi bir fırsat. En azından Türkiye, Azerbaycan ve Özbekistan için yavaş yavaş bir siyasi iş birliğine dönüşebileceğinin de emareleri var. Bilhassa Karabağ Savaşı sırasında Türk İş Birliği Teşkilatı içerisindeki halkların Azerbaycan'a verdiği destek, geçmişte imkânsız olan olumlu bir hava doğurdu.
Şimdi buradan bir çıkış olabilir mi? Türk dünyası, Türkiye açısından bir güç alanı haline getirilebilir. Kendi enerjisini ve savunma sanayi ihtiyaçlarını karşılayan, Çin ile Batı arasında ticaret ve enerji hatlarını kendi üzerinden geçiren önemli bir birlikteliğe dönüşebilir. Bunun için birkaç adım atılması gerek. Eğer Türkiye, ben bu yaklaşmakta olan büyük hesaplaşmaya tek başına girmeyeceğim. Batı ya da Doğu'da olmak bana büyük bir maliyet doğurur düşüncesiyle hareket edecekse o zaman en kolay geliştirebileceği alan burası. Bu yeni 2 blok arasında nötr bir tutum takılmasına da imkân sağlayabilir."
Gelecek 10 yılda AB ve NATO'nun yapısının dönüşeceği öngörüsünde bulunan Erhan, ne AB'nin ne de NATO'nun bugünkü gibi kalmayacağını ileri sürdü.
Türkiye herkesin ve her şeyin parçası olmalı
Prof. Dr. Mustafa Aydın da konuşmasında büyük hesaplaşmadan duyduğu tedirginliğe işaret ederek, "Kuzeyde Ukrayna Savaşı'nın uzaması, güneyde HAMAS'ın İsrail'e saldırması gibi gerginlikler nasıl fırsatlar getirebilir?Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu bir dünyada çoklu krizli, çoklu kutuplu ve çok boyutlu bir sitem söz konusu olacak. Türkiye de çok kimlikli bir ülke olduğunun farkında olarak dış politikasını da çok katmanlı hale getirmeli. Herkesin ve her şeyin parçası olmalı." değerlendirmesinde bulundu.
Aydın, Türkiye açısından 3 ana risk faktörünün söz konusu olduğunun altını çizerek, bunları "yalnız kalma riski", "çatışma bölgelerinin ortasında kalma riski", "ekonomik stratejik noktalarının dışında kalma riski" olarak açıkladı.
Türkiye, kendi etkileştiği alanda katkı vererek, gelişmek istiyor
Prof. Dr. Burhanettin Duran ise krizlerin artacağı, dönüşümlerin meydan okumayı beraberinde getireceği öngörüsünde bulundu.
Belirsizlik ve büyük güç rekabetindeki yoğunlaşmanın ise yeni fırsatlar vereceğini belirten Duran, şu ifadeleri kullandı:
"Pandemi, Ukrayna Savaşı ve İsrail çatışması çok sayıda aktörü harekete geçirdi. Yeni ittifaklar oluşuyor ve bence de çok kutuplu olacak. Örneğin Hindistan'da Türkiye gibi kendi fırsatlarını arıyor. Türkiye ise kendi etkileştiği alanda katkı vererek, gelişmek istiyor. 2. Yüzyıl Türkiye'yi daha yapıcı rol üstlenen bir konuma getirecek.
Coğrafyasıyla halleşerek ve fırsatları görerek yoluna devam eden Türkiye, güçlü diplomasi kapasitesini geliştirdi. Türk dünyası ve Kafkaslara ek olarak Afrika'da yeni bir pazar olarak fırsat sunuyor. Burası, güç rekabetinin yoğunlaşacağı kıta olacak. Teknoloji de henüz Çin gibi bir aktör değil ama başka alanlarda üstünlük sağlayabilir. Balkanları da buna dahil edilebiliriz."(AA)