Su Ve Suyun Önemi

Su Ve Suyun Önemi

GÜNLÜK SU İHTİYACI
Bebeklerin ve Çocukların Su İhtiyacı
Yetişkinlerde vücut ağırlığının yüzde 50-60'ını su oluşturur. Bu oran normal zamanda doğmuş bebeklerde %70'e erken doğmuş bebeklerde %80'e kadar ulaşır. Yetişkinlere oranla çocuğun vücundaki fazla su hücreler arasında ve dolaşım sisteminde bulunur. Çocuklar yetişkinlere oranla vücutlardaki suyu daha çabuk kaybederler. Kaybedilen suyun yerine konulmaması çocuğun yaşamını tehdit edebilir.

Yaşlılar ve Su
İnsan yaşam evreleri arasında en az suyu yaşlılık döneminde içer. Çünkü insan beyninin yaşlandıkça susuzluk sinyallerini gönderme oranı azalır hatta tümüyle körelir. Oysa yaşlılık döneminde suyun yaşamsal önemi büyüktür.

Sporcuların Su İhtiyacı
Kasların %70'i sudur. Hareket için gerekli olan enerjinin oluşumu suyun bu denli yoğun olduğu bir ortamda gerçekleşir. Su eksikliğinde kaslar tam verimle çalışmazlar.

Yolculuk ve Su
Uçak yolculuğu ve dağ tırmanışları gibi yüksek rakımlarla çıkıldıkça su kaybı oranı artar. Yolculuklarda vücudun kaybettiği suyu hızla geri kazanması gerekir

İÇME SUYU STANDARTLARI
İçme sularının renksiz berrak olması hastalık yapıcı organizmaları zararlı kimyasal maddeleri ihtiva etmemesi ve agresif olmaması gerekir. Sularda bu şartları sağlamak ve suda bulunması arzu edilmeyen maddelerin belirli bir seviyenin altında tutmak için çeşitli standartlar geliştirilmiştir. Bunlar arasında dikkate değer olanı Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) tarafından verilen standartlardır.

İÇME SUYUNUN NİTELİKLERİ
Su kokusuz renksiz berrak ve içimi hoş olmalıdır.
Sularda fenoller yağlar gibi suya kötü koku ve tat veren maddeler bulunmamalıdır. Su tortusuz ve renksiz olmalidir.
Su hastalik yapan mikroorganizma ihtiva etmemelidir.
Suda bulunan vibrio cholera salmonella typhi hepatit virüsü gibi mikroorganizmalar sudan geçerek hastalığa sebep olurlar. İçme sularinin kesinlikle bakteriyolojik kirlilik tasımamasi gerekir.

Suda sağlığa zararlı kimyasal maddeler bulunmamalıdır.
Bazı kimyasal maddeler zehirli etki yapabilir. Arsenik kadmiyum krom kurşun civa gibi. Bunun yaninda baryum nitrat florür radyo aktif maddeler amonyum klorür gibi maddeler sınır degerlerinin üzerinde sağlığa olumsuz etkileri olan maddelerdir. Aynı zamanda bazıları suya kirli suların karıştığının göstergesidir.

Sular kullanma maksatlarına uygun olmalıdır.
İçme suyu ve sanayide kullanma sularında demir manganez ve sertlik değerleri önemlilik arzeder.
Sular agresif olmamalıdır.

Sularin agresifliği serbest karbondioksit (CO2) ile bikarbonat (HC03-) iyonunun dengede olmasından ileri gelir. Suların agresifliği boruların korozyonuna sebebiyet verir. Ayrıca boruların aşınması halinde borudan ayrılan elementler su kalitesinin bozulmasına sebep olur.

BULANIKLIK
Bulanıklık askıda katı madde içeren suların ışık geçirgenliğinin bir ölçüsüdür.

Bulanıklığın nedeni suyun içindeki askıda maddelerden gözle görünecek büyük tortulara kadar her şey olabilir. Kum kil silis kalsiyum karbonat demir mangan sülfür vb.. gibi maddeler bulanıklığa neden olurlar.

Özellikle nehir sularında yüksek olan bulanıklık yağmurlarla taşınan topraktan veya nehire karışan evsel - endüstriyel atık sulardan kaynaklanır. Ayrıca bu kirlenme sırasında organik maddeler kadar inorganik maddeler de suya karışır. Bu maddelerin bulunması suda bakteri oluşumunu destekler. Bakteri oluşumu da suda bulanıklığı arttırır. Örnegin NP gibi maddeleri kullanan algler büyüyerek suda bulanıklığa sebep olurlar. Aynı zamanda suda sıcaklık artışı da mikroorganizma faaliyetlerini hızlandırır.

Sonuç olarak bulanıklığın nedeni tamamen inorganik maddeler olabilecegi gibi doğadaki pekçok organik te olabilir.

BULANIKLIĞIN ÖNEMİ
Bulanıklık içme ve kullanma suyu temini için 3 ana nedenle önemlidir

ESTETİK
İçilen suyun mutlaka berrak olması istenir. Çünkü sudaki bulanıklık canlı faaliyetlerinin olması ile veya muhtemel bir kirli su karışması ile ilişkilendirilir ve sağlık tehlikesi mevcut olabilir. Bu nedenle içme sularında bulanıklık istenmez.

FİLTRASYON
Bulanıklığın artması suyun filtrasyon maliyetini de arttırır. Yüksek bulanıklık açık kum filtrelerini kullanılamaz hale getirebilir (yikama süreleri kısalır maliyet artar). Yüksek bulanıklık olan sularda kimyasal koagülasyonla bulanıklığa neden olan askıda maddeleri yumaklaştırarak kum filtrelerinde yakalayabiliriz.

DEZENFEKSİYON
Dezenfeksiyonun etkili olabilmesi için dezenfektanın sudaki mikroplarla tam temasının sağlanması gerekir. Ancak özellikle kanalizasyon atıklarındaki patojenler sudaki katı maddelerin içine girerek dezenfektandan kurtulabilmektedirler. Bu nedenle içme suyu olarak kullanılacak sularda bulanıklığın düşük değerlerde olması istenir.

RENK
Sularda renk yapraklar kozalaklı ağaç meyveleri ağaç ve sebze artıkları gibi organik maddelerin suyla temasında çözünmeleriyle meydana gelir. Bu sular pek çok askıda madde ihtiva ederler.

Suya renk veren hücreler tannin hümik asit ve hümattır (ligninin parçalanmasi ile). Bazan demir suda ferrik humat formunda bulunarak yüksek renk potansiyeli olusturur.

Dogal olarak renk içeren sular negatif degerliklidir. Bu yüzden trivalent metalik iyonların (demir alüminyum gibi) koagülasyonu ile renk arıtımı yapılabilir.

Suların organiklerden kaynaklı rengine "gerçek renk" (true color) denir. Bunun dışında özellikle yüzey sularında askıda maddelerden oluşan renk gözlenebilir. Bu da "görünen renk" tir (apparent color).

KOKU VE TAT
Organik madde
Canlı organizmal faaliyetleri
Demir mangan ve korozyonun metalik ürünleri
Fenol gibi endüstriyel atık kirliliği
Klorlama
Yüksek mineral konsantrasyonu
Çözünmüş gazlardır

Zararli mikroorganizmaların giderilmesinde yani dezenfeksiyonunda çeşitli yöntemler kullanılır. Bunlar kısaca

Klorla arıtım (tek adımlı yöntem)
Klor konsantrasyonu 1 mg/lt olacak şekilde ayarlanır. Burada su tüketime sunulmadan önce yaklaşık 35 dakika temas süresi sağlanmalıdır.

Klorla arıtım (iki adımlı yöntem)
5-10 mg/lt olacak şekilde dozlama yapılır ve fazla klor aktif karbon filtre ile alınır.

Ozonla arıtım
Ozon suya enjeksiyonu yapilir.

Ultraviole ile arıtım
Su ultraviole cihazından geçirilir ve ultraviole ışığı bakterileri zararsız hale getirir.

Distilasyon
Su kaynatılır. Genel olarak yukarıdaki faktörlere bağlı tat ve koku problemi içme ve kullanma suları için rahatsızlık vericidir. Bazı organik ve inorganik maddeler (aldehitler ketonlar sülfür içeren organik bileşikler H2SCH4 gibi gazlar) özellikle yeraltı göl su hazneleri kanalizasyonlar gibi kapalı sistemlerde kötü kokuya sebep olurlar. Koku konsantrasyonunu ifade etmek için asağıdaki terimler kullanılır.

ATC
Kesin Eşik Konsantrasyonu İnsanların %100'ü tarafindan algılanabilen minimum konsantrasyon.

TDN
Eşik Koku Numarası Konsantrasyonu ATC'ye indirebilmek için yapılan seyreltme sayısı.

TLV
Eşik Limit Değeri 40 yıllık çalışma hayatı içerisinde insanların günde 8 saat haftada 5 gün yılda 50 hafta maruz kalabildiği maksimum konsantrasyon.

MAC
Maksimum Müsaade Edilebilir Konsantrasyon:Asla aşılmaması gereken maksimum konsantrasyon.
Ağızda hissedilen tat duygusu ise aslında koku tat ve sıcaklığın bir bileşimidir. Eger su numunesi belirgin bir koku ve sıcaklık içermiyorsa hissedilen duygu gerçek tat olarak ifade edilir. Demir mangan potasyum sodyum çinko ve klorür gibi inorganik tuzlar tadılarak belirlenebilir.
Organik maddelerden kaynaklanan tat ve koku aktif karbon filtrelerle alınabilir. Diğer koku ve tat problemleri

SUDA AZOTLU MADDELER

AZOT
Azot doğal dolanımı olan bakteriler tarafından besi kaynagı olarak kullanılan ve kimyasal yollardan değişik oksidasyon kademelerinde bulunan ve sularda sık sık görülen bir parametredir.

Azot Türleri
NH3-N Amonyak Azotu
Org-N Organik Azot
NO2--N Nitrit Azotu
NO3--N Nitrat Azotu

Amonyak (NH3)
Amonyak dogal sularda genellikle amonyum azotu (NH4) halinde bulunur ki buna serbest veya tuz halindeki amonyak denir. Sularda amonyak kimyasal ve fiziksel olaylar veya mikroorganizma faaliyetleri sonucunda oluşur. Kimyasal ve fiziksel olaylar sonucunda oluşan amonyağın sağlığa zararı yoktur. Ancak mikroorganizma faaliyetleri sonucunda oluşan amonyak organik madde kaynaklı olma ihtimali bakımından tehlikelidir. 0.5 ppm'den büyük değerde amonyak kirliliğin belirtisidir.

Nitrit (NO2-1)
İçme suyunda kesinlikle istenmez. Güneş ışığı ve bazı bakteriler nitratları nitrite dönüştürür

Nitrat (N03-)
Azotlu organik bileşiklerin son yükseltgenme ürünleridir. Kuyu sularında nitrat genelde daha fazla bulunur. Özellikle bebeklerde blue-baby denilen hastalığa neden olur. Vücudu morarmaya baslayan bebeklerde bu hastalık ölüme dahi neden olabilir.

Nitratlar suya topraktan geçmiş olabilir. Fakat amonyak ve nitritten kaynaklıysa tedbir alınmalıdır. Çünkü nitritlerin mevcudiyeti suda kirlenmeyi ifade eder. Nitritler yüksek miktarda organik madde ile bulunursa daha büyük bir kirlenme söz konusudur. Amonyak ta bazı bakteri türlerinin çoğalmalarına sebep olur ki bunlar suya kötü koku verirler.

Bu azot türleri alıcı ortama aşırı miktarlarda verildiklerinde organizmalar tarafından kullanılırlar. Bu alıcı ortam içerisinde ötrofikasyona (alg patlaması sonucu oksijen azlığı) sebep olur. Biriktirme haznelerinde alg patlamasını önlemek için hazneye giren NPC konsantrasyonlarını azaltmak ve ışığı kontrol etmek gerekir. Ayrıca haznedeki algleri çeşitli kimyasal maddelerle öldürmek te çözüm yollarından biridir. Ancak haznedeki canlı hayatı da göz önünde bulundurulmalıdır.