Coğrafi Keşifler Coğrafi Keşifler Nedir
Coğrafi Keşiflerin tanımı, Coğrafi Keşifler Nedir
15. ve 16. yüzyıllarda Avrupalılar tarafından yeni ticaret yollarının okyanusların ve kıtaların bulunmasına “Coğrafi Keşifler” denmiştir. Önceleri dini ve ilmi amaçlarla başlayan dünyaya yayılma hareketleri 15. yüzyılın ikinci yarısında açık bir şekilde ekonomik amaçlara yönelmiştir.
Yeniçağ Avrupası'nda ticaretin gelişmesi paranın esası olan değerli madenlere ihtiyacı arttırmıştır. Avrupalılar değerli madenlere ulaşabilmek için Asya ve Avrupa'ya seferler düzenlemişlerdir.
Coğrafi Keşiflerin Nedenleri
Avrupalıların pusulayı öğrenmeleri gemicilik ve coğrafya bilgilerinin artması. Avrupalıların doğu ülkelerinin zenginliklerine ulaşabilmek amacıyla yeni ticaret yolları aramaları.
İstanbul'un fethinden sonra Türklerin doğu ticaret yollarına hakim olmaları ve Avrupalıların açık denizlere çıkma ihtiyacı hissetmeleri. *Avrupa'da değerli madenlerin az bulunmasından dolayı kralların (İspanyol-Portekiz) gemicileri desteklemesi. Avrupalıların Hıristiyanlık dinini yaymak istemeleri. Avrupalıların dünyayı tanımak istemeleri.
Keşifler
İpek Yolu
Çin'den başlayarak Orta Asya üzerinden Hazar Denizi'nin güneyinden ve kuzeyinden geçerek Trabzon ve Kırım Limanlarına gelen malların buralardan Avrupa'ya ulaştığı yoldur.
Baharat Yolu
Hindistan'dan başlayarak İran Körfezi ve Irak üzerinden Suriye Limanlarına veya Kızıldeniz yoluyla Süveyş ve Akabe'ye oradan da kara yoluyla İskenderiye'ye ulaşan yoldur. Uzak Doğu ile yapılan ticaret Venedik ve Mısırlıların elinde bulunuyordu. Bu devletler diğer devletlerin Baharat Yolu'ndan faydalanmasını engellemeye çalışmışlardır.
İlk keşif seyahatleri Atlantik Okyanusu ve Afrika Sahillerinde 14. yüzyılın başlarında Fransız ve Cenevizli gemiciler tarafından yapılmıştır. Bu seyahatler sonucunda Kanarya ve Azor Adaları keşfedildi.
Kristof Kolomb 1492'de Amerika Kıtası'na ulaştı. Portekizli gemici Bartelmi Diyaz'ın Ümit Burnu'nu bulmasından sonra Vasko dö Gama Ümit Burnu'nu dolaşarak Hint Okyanusu ve Hindistan'a ulaştı. Portekizli Macellan ve Del Kano dünyayı dolaşarak yuvarlaklığını kanıtlamışlardır.
Keşiflerin Sonuçları
Keşifler dünya tarihinde önemli sosyal siyasal ekonomik ve dini değişikliklere neden olmuştur. Bu durum keşiflerin evrensel yönünü ortaya koymaktadır.
Eski ticaret yolları değişti. Akdeniz doğu -batı ticaretindeki önemini kaybetti. Baharat ve İpek Yolları önemini kaybetti. Bu durum Atlas Okyanusu Limanlarının önem kazanmasına neden olmuştur.
Avrupalılar yeni keşfedilen yerlerde sömürge imparatorlukları kurdular. Bu durum keşfedilen ülkelerden Avrupa'ya altın ve gümüş başta olmak üzere bol miktarda hammadde götürülmesine neden olmuştur. Bu gelişmeler Avrupa'nın zenginleşmesini hayat standartlarının yükselmesini ve Rönesans hareketlerinin gerçekleştirilmesini sağlamıştır.
Ticaretle uğraşan burjuva sınıfı zenginleşmiş ve Avrupa ürünleri yeni pazarlar bulmuştur. Böylece daha sonraki yıllarda gerçekleşecek olan Sanayi Devrimi'ne ortam hazırlanmıştır.
Keşfedilen yerlere Avrupa'dan göçler olmuş bu durum Avrupa kültür ve medeniyetinin yayılmasını sağlamıştır.
Hıristiyanlık yeni ülkelere yayılmıştır. Ancak bazi bilimsel gerçeklerin ortaya çıkması sonucunda Hıristiyanların dini inançları zayıflamış Kilise'ye güven sarsılmıştır.
Dünyanın bazı yerleri Avrupalılar tarafından tanınmış yeni kültürler canlılar ve ırklar ortaya çıkmıştır. Coğrafi Keşiflerin Türk Dünyası Üzerindeki Etkileri
Coğrafi Keşifler bütün insanlığı etkilemiştir. Bu yönüyle evrensel bir özelliğe sahiptir. Akdeniz Limanları Coğrafya Keşifler sonucunda önemini kaybetti. Ancak 1869'da Süveyş Kanalı'nın Fransızlar tarafından açılmasıyla bu limanlar yeniden önem kazanmıştır.
Coğrafi Keşifler Müslüman ülkeler açısından büyük zararlara neden olmuştur. İslam ülkeleri yoksullaşmış Türkistan Hanlıkları giderek zayıflamış ve Ruslar karşısında gerilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu İpek ve Baharat Yollarına hakim olmasına rağmen yolların değişmesinden dolayı umduklarına ulaşamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu ticaret faaliyetlerini yeniden geliştirebilmek için Avrupalı devletlere kapitülasyonlar vermek zorunda kaldı.
Ayrıca Osmanlı topraklarında kervan yolları boyunca faaliyet gösteren halk ve zanaatkârlar işsiz kaldı. Bu durum Osmanlı Devleti'nde ekonomik sıkıntılara ve Celali İsyanları'na zemin hazırlamıştır.
Osmanlı Devleti Hint ticaret yolunun hakimiyeti için Portekizlilerle Akdeniz hakimiyeti için de İspanyollarla mücadele etti. Endonezya'da savunma ve koruma savaşları yapan Osmanlı Devleti Hıristiyan Avrupa karşısında “Doğu Kalkanı” haline gelmiş.
Coğrafi Keşifler
Orta Çagın sonuna kadar Avrupalılaredünyanın pek az yerini tanıyorlardı.Coğrafya bilgisinin artması ve gemicilikteki gelişmeler sonucu açık denizlere çıkan Avrupalılaryeni kıtalar ve ülkeler keşfetmeye başladılar.İşte Avrupalıların 15.yüzyılın sonunda başlatıp 16.yüzyıl boyunca da devam ettirdikleri yeni yerler bulma girişimlerine Çografi Keşifler denir. Keşiflerin Nedenleri: Keşiflerin nedenleri arasındadoğu ülkeleriyle doğrudan ticare yapmak için yeni yolların aranması başta gelir.Orta Çağda Doğudan gelen ipekbaharataltınelmasinci gibi değerli mallarAvrupaya iki önemli yoldan ulaşıyordu.Bu yollardan birincisiÇinden başlayıp Karadeniz kıyılarına ulaşan İpek Yoluydu.Bu yol Türklerin elindeydi.
İkinci yol olan Baharat Yolu ise Hindistandan başlıyorbir kolu Basra Körfezi ne ulaşıyordiğerkolu ise Mısır ve Suriye limanlarında sona eriyordu.Türk ve Müslüman tüccarların bu yolları izleyerek Hindistan ve Çinden getirdiği mallarVenedik ve Cenevizliler tarafından Avrupaya ulaştırıyorlardu.Bu ticaret sayesinde doğu ülkeleri oldukça zenginleşmişti.Ancak bu mallar birkaç el degiştirdiği için Avrupada çok pahalıya satılıyordu. Avrupalılardogu ülkelerinin içinde bulundugu zenginlik ve bolluk hakkında abartılı bilgiler edinmiştir. Özellikle Venedikli gezgin Marko Polo nun esarinde okudukları hikayeler Avrupalılarda dogu ülkelerine karşı büyük ilgi ve merak uyandırmıştır. Orta Çagda Avrupalıların dünya hakkındaki bilgileri çok azdı.
Avrupalılar Haçlı seferleri sırasında Müslümanların cografya bilgisinden yararlandılar ve dünyanın yuvarlakoldugunu ögrendiler.Bunu sonucunda var olan haritaları geliştirip daha dogru haritalar yaptılar. Pusula kullanımının yaygınlaşması gemicilerin deniz ve okyanuslara güvenle açılmalarını sagladı. Gemicilik tekniginin ilerlemesi ile 15. yüzyıldan itibaren açık denizlere dayanıklı ve büyük gemiler yapıldı. Bu da keşiflerin başlamasında önemli bir etken oldu. KEŞİFLERİN SONUÇLARI Cografi keşiflerin dünya tarihinde çok önemi sosyal siyasi ve ekonomik sonuçları oldu. Bulunan yeni ticaret yolları nedeniyle Akdeniz limanları İpek ve Baharat yolları eski önemini kaybetti.
Atlas Okyanusu kıyısındaki bazı limanlar hızla gelişti ve büyük birer ticaret merkezi haline geldi. Coğrafi keşifler sonuçu Amerikada bir çok eski uygarlığın olduğu öğrenildi. Keşfedilen yerlerden bol miktarda altın ve gümüş gibi değerli madenler ile çeşitli ham maddeler Avrupaya taşındı. Ticaretle uğraşan burjuva sınıfı zenginleşti ve güç kazandı. Burjuvalar soyluların topraklarını satın almaya başladılar. Böylece soylular eski güçlerini ve ayrıcalıklarını kaybettiler. Avrupalı devletler keşfettikleri yerleri egemenliklerine alarak sömürge imparatorluklarını kurdular.
Keşif seferleri düzenlenen ülkelerin kaynaklarından yararlanan Avrupanın denizci ülkeleri kısa sürede zenginleşti. Zenginleşen ailelerin kültür ve sanat hareketlerini desteklemeleri rönesansın başlamasında etkili oldu. Yeni dünyaya özgü bazı ürünler (tütün patates domates şeker kamışı vanilya kakao vb.) Avrupaya ve oradanda dünyanın diğer bölgelerine yayıldı. Keşfedilen ülkelerde Hristiyanlık dini yayıldı. Ancak Avrupada da kiliseye ve din adamlarına olan güven azaldı. Çünkü kilise ve din adamları dünyanın düz olduğu vb. birçok yanlış bilgiyi savunmuşlardı. Başta Amerikaya olmak üzere keşfedilen yerlere Avrupadan yoğun göçler oldu. Bu göçler sonuçunda Avrupa kültür ve uygarlığı daha geniş bir alana yayıldı.
COĞRAFYANIN TARİHÇESİ VE GELİŞMESİ İLK COĞRAFYACILAR Coğrafya en eski bilim dallarından biri sayılır. İlk çoğrafyacılar eski Yunanistanda ortaya çıkmışlar o çağda çoğrafyaya doğa tarihi yada doğa felsefesi denilmiştir. Gerçektende Miletoslu Thales ve Heredotus gibi eski Yunan coğrafyacılarının çoğu aslında birer tarihçi ve felsefecidir. Coğrafyayla ilgili yapıtlarıda daha çok çevrelerineilişkin bilgileri içerir. Coğrafya sözcüğü yunanca yerin betimlenmesi anlamına gelen sözcüklerden türetilmiştir.
Eski Yunanlılar o dönemde bilime batı dünyasına özelliklede Akdenizin doğu kesimine egemen olup ticaret yapmak yeni Ticaret merkezleri kurmak için denizlere açılmış denizlere açılan Yunanlı denizçiler havanın açık olması önemli olduğundan hızlı ve güvenli yolculuklar yapa bilmek için rüzgarlarıda incelemişlerdir. Coğrafyanınbir bilim dalı haline gelmesine en önemli etkenlerden biri eski Yunanlıların gözlemlerini ve düşüncelerini yeni kuşaklara aktarmak için kağıda dökmüş olmalarıdır. Bu konuda Mısırdaki Nil ırmağını Taşkınlarını deltasındaki değişmelerini anlatan incelemeler önemlidir.
İ.Ö.V. yy da Heredotos ilk çağlayanına kadar bir yolculuk yaptığı Nil ırmağını Kitabında anlatmış ve Nilin kaynağı konusundaki varsayımını ortaya koymuştur. Eski Yunanlılar genel olarak yer ile ilgili çalışmalarda yapmışlardır. Dünyanın yuvarlak olduğunu ilk anlayan kişilerden Aristoteles (İ.Ö.IV. yy.) bu yargıya felsefi akıl yürütme ve astronomi gözlemleri yoluyla ulaşmıştır. Dünyanın yuvarlaklığı düşüncesini İskenderiye kütüphane yöneticisi Eratosthenes de desteklemiş dünyanın ölcülmesi üstüne adlı yapıtında boylam yayını ölçerek elde ettiği dünyanın cevresinin uzunluğunu vermiştir.
Rodoslu astronom Hipparkhos (İ.Ö.II. yy.) dünyadaki yerlerin konumunu belirlemek için günümüzde kullanılan enlem ve boylamların öncüsü olan cizgiler sistemi değiştirmiştir. Strabon (İ.Ö. 63-İ.S21)Cografya adlı 17 ciltlik yapıtında Galya ve İngiltereden İrana Karadenizden Etopyaya kadar yolculuklarını anlatmıştır. Dolaştığı bölgeler ve bu bölgelerde yaşıyan insanlarda ilgili betimlemelerinde atlamalara yanlışlıklara raslanırsada betimlemelerini kalıcı olmayan yapay olarak çizlmiş siyasal sınırlar içinde değil dogal sınırlar (sıra daglar akarsular gibi) içinde ele aldığı için bölgesel coğrafyanın kurucusu sayılmaktadır. İskenderiyeli Ptolemaios (İ.S 100-170) eski coğrafyacıların en ünlüsüdür.
Bölgeleri boyutlarına göre sıfıflandıran ayrıntılı alan incelemeleri yaparak fiziksel coğrafyayı sistemlemiştir.Eldeki bilgileri değerlendirerek çizdiği ve dünyanın o dönemde bilinen bölümünü içeren haritası gerçeğe çok yakındır. 8 ciltlik Coğrafya Rehberi adlı yapında bilinen bütün yerlerin listesidir