Besinler ve Özellikleri Erik

Çağlasını ilkbaharda, olmuşunu ilkbahardan sonbahara kadarki dönemde ve Kurutulmuşunu yıl boyunca severek yediğimiz erik meyvesini veren Erik ağacı, Gülgiller'dendir. Dünyanın pek çok bölgesinde yetiştirilen çeşitli erik ağaçları, ülkemizin hemen hemen her yerinde de yetiştirilmektedir.

Meyvesinin olgunlaşma dönemleri göz önüne alınarak erikler; erkenci caneriği (P. cerasifera), yaz ortalarında olgunlaşan Japon ya da italyan eriği (P. salicina) ve ağustosta olgunlaşmaya başlayan Avrupa eriği (P. domestica) ana gruplarına ayrılır. Bu gruplarda yer alan türlerdeki ağaçlar, 4-12 m. kadar boylanabilir. Erik ağaçları, türlerine göre sık ya da seyrek dallı; kimi türlerde dallar dikenli kimilerinde de dikensizdir.

Erik ağacının yaprakları da türlere göre, küçük ya da büyük, çeşitli biçimlerde, yaprak kenarları dişli ve renkleri yeşilin çeşitli tonlarında olur. Yapraklarından önce açan çiçeklerinin çanak yaprakları yeşil ve taç yaprakları beyaz renklidir. Yukarıda açıkladığımız gibi farklı dönemlerde olgunlaşan erik meyvesinin farklı biçim ve büyüklükteki meyvelerinin ince kabuğu, türlere göre yeşil, sarı, kırmızı ya da mor renklerdedir.

Meyvenin gene çeşitli renklerde olan eti, sulu, mayhoş ya da tatlı, meyvenin ortasındaki tek çekirdeği serttir. Erik ilkbaharda çok erken döneminde çağla, sonraları taze meyve olarak yenilir. Bazı erik türleri kurutularak kuru yemiş olarak ya da hoşafı ve kompostosu yapılarak yıl boyunca tüketilir. Ayrıca erik, meyve suyu, şurubu, pekmezi, reçeli ve içkileri yapılarak tüketilmektedir.

BESİN DEĞERLERİ

100 gr. taze eriğin içerdiği besin değerleri şunlardır: 66 kalori; 0,5 gr. protein; 17,8 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; eser miktarda yağ; 0,4 gr. lif; 17 mgr. fosfor; 18 mgr. kalsiyum; 0,5 mgr. demir; 2 mgr. sodyum; 299 mgr. potasyum: 9 mgr. magnezyum; 300 IU A vitamini; 0,08 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B2 vitamini; 0,5 mgr. B3 vitamini; 0,05 mgr. B6 vitamini; 0.6-0.9 mcgr. folik asit; 4-6 mgr. C vitamini ve 0,7 mgr. E vitamini.

Kuru eriğin besin değerleri tazesine göre daha fazladır. Ayrıca pişirilmeden yenmesi daha yararlıdır; kompostosu ya da hoşafı yapıldığında vitamin değerleri düşer, ama içine şeker katıldığından kalori ve karbonhidratı artmaktadır.

SAĞLIĞIMIZA YARARLARI

Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra;

o Eriğin tazesi ya da kurutulmuşu halk hekimliğinde hafif müşkil olarak kullanılmaktadır. Bu etkileri sağlamak üzere eriğin taze ya da kurusunun bolca tüketilmesi öğütlenir.

AĞACININ ÜRETİLMESİ

Ülkemizde erik fidanlarının üretimi, çeşitli çöğürler üzerine istenilen erik türlerin aşılanması yoluyla yapılmaktadır. Bu işte çöğür olarak başta erik olmak üzere zerdali ve bazen badem anaçları kullanılır. Ancak, erik en iyi şekilde, kendi çöğürlerinden yetiştirilmektedir. Biraz güç de olsa bu yolda direnmek iyi sonuçlar verir. Bizim için tutulacak yol, inanılır üreticilerden çeşidi belli, sağlıklı fidanları almaktır. Bu fidanları bahçemizde 5 m. aralıkla açılacak 50 cm. derinlik ve genişlikteki çukurlara dikmeli, yanına rüzgârın genelde estiği yöne herek çakarak fidanımızı bu hereğe bağlamalıyız.

AĞACININ YETİŞTİRİLMESİ

İklim isteği: Yukarıda ana gruplar olarak açıkladığımız erik ağaçlarının iklim istekleri birbirinden farklıdır: Canerikleri kışı soğuk ya da sıcak ılıman; Japon erikleri kışı soğuk geçmeyen ılıman ya da sıcak ılıman ve Avrupa erikleri kışı daha soğuk geçen yerlerde yetişirler.

Erik ağaçları, kışın 7.2 derecenin altında belli soğuklama dönemini yaşamaya gereksinir. Bu soğuklama süresi, caneriğinde 450-500 saat; Japon eriğinde 600 saat ve Avrupa eriğinde 1.000 saatin üzerindedir. Erik ağacının çiçekleri ve genç meyveleri, ilkbaharda geç yaşanan dona karşı duyarlıdır. Çiçekler -2 ve genç meyveler -1 dereceye kadar dayanabilirler.

Toprak isteği: Erik ağaçlan, toprak bakımından orta seçicilikte olan bitkilerden sayılır. Canerikleri çeşitli toprak tiplerine uyum sağlayabildiğinden fakir, kuru ve kireçli toprakların değerlendirilmesine yarar; nemli topraklarda iyi sonuç verir. Japon erikleri humuslu, besin maddesi yönünden zengin, nemli ve sıcak toprakları sever. Avrupa erikleri killi, nemli ve ağır topraklarda daha iyi sonuç verir. Erik ağaçları için toprağın pH'ı 6,5 olmalıdır.

Toprak işleme: Yağışları bol olan yörelerde erik ağaçlarının altında ve çevresinde biten yabani otlar bırakılır; ama, bunlar sık sık biçilerek boyları kısaltılır. Yağışı az olan yörelerde yabani otlar çapalanarak temizlenir. Ancak, erik ağaçlarının kökleri yüzeysel olduğundan toprağı derin kazılmamalıdır.

Sulama: Yıllık yağış miktarı 750 mm'yi geçen bölgelerde erik ağaçları sulanmadan yetiştirilebilir. Bu miktardan daha az yağış alan yörelerde erik ağaçlarının bolca sulanması gerekir. Çünkü, az önce denildiği gibi bu ağaçların kökü yüzeyseldir. Az yağışlı ve sıcak bölgelerimizde erik ağaçlarının 8-12 günde bir bolca sulanması yararlı olur.

Gübreleme: Erik ağaçlarına verilecek gübrenin cinsi ve miktarı, topraktaki besin maddesinin durumuna, toprağın tipine, ağaçların türüne, yaşına, gelişme durumuna ve alınan ürün miktarına göre değişir. Ağaçlara verilecek gübrenin, yapılacak toprak ve yaprak analizleri sonuçlarına göre saptanması doğru olur.

Budama: Erik ağaçlarına, düzenli olarak şekil ve ürün budamaları uygulanmalıdır. Bu işlemlerin erik ağaçlarını iyi tanıyan kişiler tarafından yapılması doğru bir yoldur.

Meyve seyreltme: Erik çeşitlerinde meyve tutumu genellikle istenenden çok gerçekleşir. Böyle durumlarda meyvelerin elle ya da büyük bahçelerde kimyasal yöntemlerle seyreltilmesi gerekir. Caneriklerinde olgunlaşan meyveler ara ara toplandığından, bu işlem seyreltme yerine geçer. Erik ağaçlarında kimyasal ilaçlarla seyreltme işlemi çoğu kez başarılı sonuç vermemektedir.

Hasat (Derim): Erik meyvelerinin hasadı için en uygun zaman, meyvelerin ağaçta tam iriliğini, rengini ve tadını aldıkları, etlerinin gevrekleştiği dönemdir. Hasada, geciktirilmeden bu dönemde başlanır. Uzak yerlere gönderilecek erikler için hasada biraz erken başlanmalıdır.

Hastalık ve zararlılarıyla mücadele: Erik ağaçlarına dadanacak zararlı ve hastalıklarla, uzmanlara danışılarak ve uygun ilaçlar kullanılarak zamanında, eksiksiz ve aksatılmadan mücadele sürdürülmelidir.