Türkiye Turizminin Planlama İhtiyacı
Son yıllarda ivme kazanan Türkiye turizminin mevcut potansiyelini kullanabilmesi için 'Araştırma-Gliştirme'ye (AR-GE) ihtiyacı olduğunu kaydeden Turizm Gazetecileri ve Yazarlar Derneği (TUYED) üyesi Zafer Cengiz, Türk turizminin katettiği mesafenin sağlıksız koşullarda gerçekleştiğini söyledi. Yakın gelecekte ciddi tedbirler alınması gerektiğine dikkat çeken Cengiz, "Tedbirler alınamadan devam edecek büyüme alternatifinde ise, hem bünyesel hastalıklar sonucunda ciddi randıman düşüklükleri gündemden düşmeyecek hem de bunların telafisi gitgide daha güç hale gelecektir" dedi.
Türk turizminin belirgin bir gelişme kaydettiğini, ancak cevaplanması gereken iki hususun olduğunu belirten TUYED Üyesi Zafer Cengiz, bu hususlardan birincisinin mevcut potansiyelin ne kadar randımanlı kullanılabildiği, ikincisinin de geleceğe dönük gelişim sürecinde aşılması gereken dar boğazlar ve stratejiler olduğunu bildirdi. Cengiz, "Ülke turizminin katettiği mevcut gelişmenin sağlıksız zeminlerde gerçekleşmesi ile önemli sorunlarla karşılaşıldığı, artık bariz bir şekilde su yüzüne çıkmıştır. Karar verilmesi gereken husus, büyümeye devam edecek turizmin sağlığına kavuşabilmesi için alınabilecek önlemler üzerinde çalışmalar yapılıp yapılmayacağıdır" şeklinde konuştu.
Yerinde yapılacak her türlü rehabilitasyonun turizmin randımanını artıracağını belirten Cengiz, turizmde elde edilecek kazanımların, Anadolu sathına yüksek istihdam oranıyla dağılacağını bildirdi. Cengiz, "Tedbirler alınamadan devam edecek büyüme alternatifinde ise, hem bünyesel hastalıklar sonucunda ciddi randıman düşüklükleri gündemden düşmeyecek hem de bunların telafisi gitgide daha güç hale gelecektir" diye konuştu.
"TURİZM FİRMALARI CİROLARININ YÜZDE 5-10 GİBİ BÖLÜMLERİNİ AR-GE İÇİN AYIRMALI"
Bu anlamda turizm master planının işletilebilmesinin yeterli olacağını ve planlama, yatırım ile pazarlama süreçlerinin, turizm potansiyeli ve talep arasında dengede tutulmasının temel bir ihtiyaç olduğunu söyleyen Cengiz, bunun yapılması için en önemli aracın da Araştırma-Geliştirme (AR-GE) olduğunu vurguladı. Cengiz, "Turizm Endüstrisi gibi çok sektörlü ve karmaşık bir yapısal işleyiş içinde 'Araştırma-Geliştirme' unsurunun kullanılmaması ile dengelerin şaşması, işten bile değildir. Mevcut hastalıkların neden-sonuç ilişkisi, sürekli olarak bu noktadan kaynaklanmaktadır" şeklinde konuştu.
Turizmde faaliyet gösteren firmaların cirolarının yüzde 5-10 gibi bölümlerini AR-GE için ayırması gerektiğini belirten Cengiz, ancak firmaların bilimsel araştırma için harcama yapmaya tamah etmediğini, bu nedenle 'makro planlamanın' önem kazandığını kaydetti. Türkiye'de turizm planlamalarının 1970'lerde başladığını hatırlatan Cengiz, ancak yatırımcıların sıcak bakmaması nedeniyle ilk 10-15 yılda hiç yol alınamadığını ifade etti. Özal dönemindeki teşviklerle turizmin hamle rekorları kırdığını söyleyen Cengiz, Türk turizminin hızlı gelişim sürecinde planlama yokluğu nedeniyle yatırımcıların 'kondisyonsuz sporcu' gibi gözlerinin karardığını ve nefeslerinin kesildiğini belirtti.
Ülkesel ve bölgesel tanıtma konularındaki gelişmeler karşısında, yine kuşkuların ve soruların bulunduğunu ileri süren Cengiz, rakip ülkelerin bütçelerinin yüzde 2'sini tanıtıma ayırdığını, Türkiye'de ise bir önceki yıla göre yüzde 50 oranında artmasına rağmen 40 milyon dolar olan tanıtımın yetersiz kaldığını bildirdi. Cengiz ayrıca, bölgesel tanıtma unsurunun da turizm endüstrisinin örgütlenememesi, finans ve organizasyonu sağlayamaması nedeniyle etkisiz düzeyde bulunduğunu ifade etti. En etkili pazarlamacıların tur operatörleri olduğunu hatırlatan Cengiz, "Operatörler, istikrarsız ilişkiler içerisinde ve adeta cambazlık ile ifade edilebilecek ticari kabiliyetler sayesinde faaliyetlerini sürdürmeye çalışmaktadır. Gelişmelerin, yıllardır bu dengesizlikler içerisinden başarı ile kotarılabilmiş kazançlar olduğu, su götürmez bir gerçektir" dedi.
"TURİZM DEVLET POLİTİKASI OLARAK ÖNCELİKLİ SEKTÖR NİTELİĞİNDE ELE ALINMALI"
Cengiz, turizm endüstrisinin yatırım, planlama, pazarlama ve AR-GE çalışmalarını yapabilmesi için önerilerini şöyle sıraladı:
"Turizm devlet politikası olarak öncelikli sektör niteliğinde ele alınmalı. Gerek endüstriyel randıman ilişkileri ve gerekse dünya çapındaki konjektürel gelişmeleri karşısında, özel ihtimam gösterilerek gerekli kalıcı düzenlemeler öncelikle gerçekleştirilmeli. Türkiye Turizm Endüstrisi, çağdaş gereklere uygun olarak yeniden örgütlenmeli. Devlet ve özel kesim rollerinin açık bir şekilde tariflendiği yepyeni bir model geliştirilerek işlerliğe kavuşturulmalı. Çağdaş bir ürün niteliğinde olan 'Bölgesel Kimlik' ön plana çıkartılmalı. Bugün için açık bir şekilde kanıtlanmış olan, ülkesel imaj içerisinde satılan ürününün tesisten önce 'bölge/yöre' olduğu gerçeği karşısında, meknsal karakteri olan alt unsurların etkili bir şekilde örgütlenmesi ve gerekli piyasa çalışmalarını birliktelik içinde kotarabilmeleri sağlanmalı. Özgün olarak bölgesel ve yerel çalışmalara dayanan ve ülkesel olarak sentez bulan 'Master Plan' modeli geliştirilmeli."
8. Kalkınma planında 'turizm master planı' için herhangi bir atılım yapılmadığını belirten Cengiz, bu konu hakkındaki önerilerin 2007-2013 yıllarını kapsayacak 9. Kalkınma Planında yer alması gerektiğini vurguladı. Cengiz, "Türkiye turizminin kısır döngülerden kurtularak düze çıkması ve başarıları hakkıyla elde edebilmesi için gerekli yol-yordam-yöntem detaylarını sürekli olarak çalışılabilecek bir ortam oluşturulması ile, sıra dışı imkanlar devreye sokulabilecektir. Her türlü sorunun yerinde ve doğru tespit edilerek getirilebilecek teşhis ve tedavi süreci sayesinde, Türkiye turizmi gerçek benliğini bulabilecek ve ancak bu şekilde hak ettiği yerlere erişebilecektir" dedi.
Cengiz, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) programında da bu hususun şöyle yer aldığını kaydetti:
"Turizmde ürün çeşitliliğini artıran, öncelikleri saptayan, yerel inisiyatifin katkısını sağlayan, ülkemizdeki turizm envanterini çıkartan ve değerlendiren, yerel tanıtım için projeler geliştiren Turizm Master Planı, mesleki örgütlerle iş birliği yapılarak hazırlanacaktır." (iha)