Türkiyedeki Akarsular Dice ve Fırat Nehri
Türkiye’nin Akarsuları
Genel özellikler;
- Akarsularımızın Boyları Kısadır. (türkiye’nin Bir Yarımada Olması Ve Dağların Uzanış Biçiminden Dolayı)
- Akış Hızları (debileri) Fazladır. (dağların Fazla Olmasından Dolayı)
- Rejimleri (mevsimlere Göre Akımı) Düzensizdir. (karadeniz Bölgesi Akarsuları Hariç)
- Ulaşım Için Elverişli Değildirler. (h-hızlı Aktıkları Ve Düzensiz Rejimli Oldukları Için)
- Enerji üretimi Için Elverişlidirler.
Başlıca Akarsularımız
Karadeniz’e Dökülenler : Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak, çoruh
Marmara’ya Dökülenler : Susurluk
Ege’ye Dökülenler : Meriç, Bakırçay, Gediz, Küçük Ve Büyük Menderes
Akdeniz’e Dökülenler : Aksu, Göksu, Seyhan, Ceyhan, Asi
Dışarıya Dökülenler: Fırat, Dicle à Basra Körfezi, Kura, Aras à Hazar Denizi, çoruh (gürcistan) à Karadeniz
Dışarıdan Gelenler: Asi(suriye) à Akdeniz , Meriç (bulgaristan) à Ege
Akarsu Havzalarımız
Akarsularımızın çoğunun Havzası Açıktır. Sularını Denize Ulaştıramayan Kapalı Havzalarımızda Vardır. Bunlar;
Konya Ovası, Tuz Gölü, Van Gölü, Akşehir-eber Gölleri Ve Göller Yöresidir.
Akarsularımızın Rejimleri
Akarsu Rejimi, Akarsuyun Yıl Içinde Gösterdiği Akım Grafiği Ve Akarsuyun Beslenme şeklini Ifade Eder. Her Mevsim Birbirine Yakın Akım Gösteren Akarsuların Rejimi Düzenli Rejim, Kurak Dönemlerdi Olan Ve Suları Azalan Yada Kuruyan Akarsuların Rejimine Düzensiz Rejimli Akarsular Denir.
Akarsular Yağmur, Kaynak, Kar Ve Buzul Sularıyla Bazıları Da Göl Sularıyla Beslenirler. Akarsu, Bunlardan Biriyle Besleniyorsa Sade Rejimli, Birkaçı Ile Besleniyorsa Karma Rejimli Akarsu Denir.
A) Yağmur Sularıyla Beslenenler: Genellikler Yazın Kururlar. Yağmurun Fazla Olduğu Aylarda Canlanırlar.
Ege, Akdeniz Ve Iç Anadolu Akarsuları.
B) Kar Ve Buzul Sularıyla Beslenenler: Yüksek Dağlardan Beslenirler. Karların Eridiği Yaz Aylarında Canlanırlar.
D.karadeniz (bir Kısmı), D.anadolu Akarsuları
C)Kaynak Suları Ile Beslenenler
Genelde Küçük Akarsulardır. Akdeniz Bölgesindeki Karstik Sahalarda Görülür.
Manavgat çayı
D) Gölden çıkan Akarsular
Bazı Göllerin Yaışlı Dönemlerde Taşan Fazla Sularını Boşaltırlar. (gideğen-gölayağı Denir)
Beyşehir Gölü à çarşamba Suyu à Konya Ovası, Eğirdir Gölü à Kovada çayı à Kovada Gölü
E) Karma Rejimli Akarsular
Uzun Boylu Akarsulardır, çok çeşitli Beslenme Kaynakları Vardır.
Fırat, Dicle, Kızılırmak Gibi.
Fırat Nehri
Fırat nehri, Türkiye'nin en verimli ve su potansiyeli en yüksek ırmağı.
Siverek ilçesi, Dağbaşı Bucağı yakınındaki Maktalan civarında Şanlıurfa topraklarına giren Fırat nehri Adıyaman ve Gaziantep il sınırını belirledikten sonra Suriye, daha sonra Irak topraklarına girer. Irak'ta denize uzak olmayan bir noktada Dicle Nehri ile birleşerek Şatt'ul Arab'ı oluşturur ve Basra Körfezi'ne dökülür. Nehrin en önemli kolları Murat, Karasu, Tohma, Peri, Çaltı ve Munzur Çayları'dır.
Toplam uzunluğu 2.800 km ile Türkiye sınırları içinde kalan bölümün uzunluğu ise 971 km'dir. 720.000 km² su toplama havzasına sahiptir. Fırat Nehri'nin rejimi Türkiye'deki diğer akarsulara göre daha düzenlidir. Mart ile Haziran ayları arasında yavaş yavaş kabarır, Temmuz ile Ocak ayları arasında çekilmiş olmasına rağmen yine de bol su akışı olur.
Nehir üzerine Türkiye’nin en büyük barajları inşa edilmiştir. Bu barajlardan Keban, Karakaya, Atatürk ve Birecik Barajları tamamlanmıştır. Ayrıca Fırat'ın suyu inşa edilen 2 adet Şanlıurfa tüneli de Harran Ovası ve çevresine yıllardan beri suya hasret topraklara suyu ulaştırmıştır.
Fırat isminin kökeni
Batı dillerinde Fırat nehri, Euphrates olarak geçer. Euphrates adı Yunanca'dan gelen bir sözcüktür. İsmin asıl kaynağı konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır:
Eski Farsça'daki Ufratu ve Akad dilindeki Purattu 'dur. Eski Farsça'daki sözcüğün Avesta Farsça'sında geçen huperethuua(geçmesi kolay) olduğu tahmin edilmektedir.
Arapça tasasızlık, rahatlık anlamına gelen "ferahat" kelimesinden gelmektedir.
Kürtçe'deki "Fere", "Ra" ve "Hat" kelimelerinden gelmektedir. İki tane re olduğu için teki telaffuz edilmez, dolayısıyla Ferehat "Geniş akan su" anlamını gelmektedir. Zamanla ise kısaltılmış şekli Fırat adını almıştır.
Fırat; Akadcada Pu-rat-tu, Sümercede Buranun olarak geçmektedir. Kelimenin Hint-Avrupa kökenli olmadığı, Akadca ve Sümerceden kaynaklandığı, Eski Farsça ve Farsça aracılığıyla diğer dillere geçtiği görüşü ağırlık kazanmaktadır.
Havzada yer alan ülkeler Türkiye, kuzuluk, kızılcık Uzunluk 2.800 km Denizden yüksekliği
Debi
Su toplama havzası 123.000 km²
DİCLE NEHRİ
Dicle Nehri Türkiye’de doğup birçok kolları olan ve Irak topraklarına geçip orada Fırat’la birleşerek Şattülarap’ta Basra körfezine dökülen nehir. Nehir ana kaynaklarını Doğu Anadolu dağlarından ve dipten sızma yoluyla Elazığ yakınlarındaki HazarTürkiye’nin önemli akarsularındandır. Doğu Anadolu dağlarından çıkar, Basra Körfezi’ne dökülür. Toplam uzunluğu 1900 km’dir. Türkiye
Uzunluğu 1990 km (Bunun Türkiye topraklarında kalan kısmı 523 km ) olan Dicle, Güneydoğu Toroslarda Maden Dağları kesiminde, Hazarbaba Dağı'nın güney tarafında, Yıldızhan yanındaki bir kaynaktan çıkar. Eskiden Hazar Gölü'nden beslenirdi. Şimdi gölle bağlantısı kesilmiştir. Kaynaktan çıktıktan sonra Maden kasabası önünden geçerek, Maden Çayı adını alır ve güneydoğuya doğru dar ve derin vadilerden geçip Diyarbakır şehrinin bulunduğu lav sahanlığının doğu kesimine paralel akar. Burada nehir vadisinin tabanı 600 m’ye iner. Diyarbakır’ın güneyinde 8 km mesafede doğuya yönelir. Bundan sonra kuzeyden Toros Dağları yamaçlarından inen başlıcaları Anbarçayı, Kuruçay, Pamukçayı ve Hazroçayı, Batman ve Garzan sularını alır. Güneyden ve Mardin eşiğinden inen sel yatakları Göksu ve Savur Çayı Dicle’ye katılır. Raman Dağının güney eteklerinde dar boğazlardan geçerek Botan Suyu ile birleşerek onun doğrultusunda güneye döner.
Dicle Nehri, güneye doğru akarken Cizre ilçesinin içinden Habur Suyu kavşağına kadar 40 km uzunlukta Türkiye-Suriye arasında sınırı meydana getirir. Habur Suyu ile birleştikten sonra Irak topraklarına girer. Dicle, Irak toprağında çöküntü çukurdan akarak, dar boğazları aşar Musul’da Büyük ve Küçük Zap sularıyla birleşir. Mezopotamya ovasına iner, bundan sonra Bağdat yakınlarında Fırat’a 35 km yaklaşır. Burada yine İran’dan gelen Piyale Nehri ile birleşir. Bu birleşmeden sonra tekrar Fırat’a yaklaşır ve Kurna yakınında Basra’nın 64 km yukarısında Fırat’la birleşerek Şattülarap ismini alır. Basra Körfezi'ne dökülür.
Dicle Nehrinin suları yaz mevsimi sonlarına doğru azalır. Nisan ayında, nehrin yukarı çığırındaki dağlarda karların erimesinden suları çoğalır, en yüksek seviyesine ulaşır. Dicle, marttan mayısa kadar üç ay içinde, bütün yıl akıttığı suyun hemen yarısını akıtır. Rejimi düzenli değildir. Bu bakımdan bazı yıllar haddinden fazla taşarak birçok zararlara sebeb olur. Bu sebeple zararlarını önlemek maksadıyla Dicle’nin Mezopotamya’da kalan kıyılarına daha M.Ö. 3000 yıllarında setler yapılmıştır. Bu setler suların taşmasını önlediği gibi ekilen arazilerin yazın sulanmasını da sağlamıştır. Fakat setlere rağmen büyük taşmalar önlenememiştir. Yirminci asırda çalışmaları ancak 1939’da başlamış ve Kut Barajı yapılmıştır. 1958’de Samarra ve 1961’de de Dokham Barajı yapılarak suların taşması önlenmiştir. Bugün sadece Samarra ve Amarra arasında bir milyon hektarlık arazi ekilebilir hale sokulmuştur.
Dicle, eski Mezopotamya sınırını meydana getiren ırmaklardan biridir. Uzunluğu Fırat’tan daha kısa olmakla beraber suyu daha çoktur. Dicle, günümüzde de sulama kanallarıyle sulama sağladığı gibi, orta büyüklükteki taşıtlar nehrin ağzından Bağdat’a kadar, daha küçük boy taşıtlarsa Musul’a kadar giderek ulaşıma katkıda bulunmaktadırlar. Bu nehirlerden ulaşım bakımından çok faydalanıldığı tarihî kalıntılardan anlaşılmaktadır. Dicle kıyısında eskiden kurulmuş Ninova, Nemrut, Asur şehirlerinin eski kalıntıları bunun en sağlam belgesidir.
Dicle nehri üzerinde Kralkızı, Batman ve Dicle gibi önemli Hidroelektrik Santralları kurulmuştur. Ilısu Barajı'nın temeli 05.08.2006 tarihinde Başbakan Erdoğan tarafından atılmış olup, Türkiye'nin baraj gölü açısından 2., enerji üretimi bakımından 4. büyük barajı olan Ilısu'nun tamamlanmasıyla Dicle nehri üzerinde Cizre Barajı'nın yapımına başlanacaktır.
Dicle isminin kökeni
Dicle nehrinin ismi Batı dillerinde Dicle nehri "Tigris" olarak geçer. Arapça Dijla, eski Farsça Tigra denir.