islamiyet öncesi Türk Edebiyatı
A) İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
Türkler, yerleşik hayata geçmeden önce atlı-göçebe medeniyeti denilen bir medeniyet tarzı içinde yaşamaktaydı. Adından da anlaşılacağı gibi, bu medeniyet tarzında atın önemli bir yeri vardır. At, ehil hayvanlar içinde en hızlısıdır. Türkler, ehlîleştirdikleri atlarla akıncılık yapmışlar, çiftçilikle uğraşan kavimler üzerinde üstünlük sağlamışlardır. Divânü Lûgati't-Türk'te yer alan "Kuş kanadı ile Türk atı ile." ata sözü, atın Türklerin hayatında oynadığı rolü çok güzel anlatır.
At, eski Türklerde binek hayvanı olması yanında aynı zamanda yiyecek, içecek ve giyecek kaynağı olmuştur. Bu ihtiyaçlarını karşılamak için at sürüleri besleyen Türkler, yaylak ve kışlak hayatı yaşamak zorunda kalmışlardır.
Türkler, geçimlerini sağlamak için akıncılığı bir meslek hâline getirmişlerdir. Akıncılığın en önemli iki silâhı ok ve yaydır. Bunları kullanmakta çok usta olan Türkler, akıncılık dışında avcılık ile bu maharetlerini geliştiriyorlardı. Sonuç olarak atçılık, avcılık ve akıncılık, atlı-göçebe medeniyetinin temelini oluşturuyordu. Bu hayat tarzı, kuvvetli, cesaretli avcı ve akıncı tipini gerekli kılıyordu. Türk destanlarındaki kahramanlar, bu medeniyetin hayat anlayışını ve ideal insan tipini temsil ederler. Destan kahramanlarının hayatlarına hâkim olan ve şahsiyetlerini şekillendiren, bu medeniyet tarzının temel değerleridir. İslâmiyet öncesindeki edebî eserleri değerlendirirken, toplumun bu özelliklerini göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Genel Özellikleri
- İslamiyet öncesindeki Türk edebiyatı yabancı etkilerden uzak bir edebiyattır.
- Dil, saf Türkçe olup, yabancı kelime yok denecek kadar azdır.
- Edebiyat, atlı göçebe hayatının özelliklerini yansıtır.
- Eserler, genellikle anonimdir; pek azının sahipleri bilinmektedir.
- Eserlerin tamamında milletin ortak duygu ve düşünceleri hâkimdir.
- Nazım birimi genellikle dörtlüktür. Dörtlüklerin kafiye şeması aaab şeklindedir.
- Şiirde hece vezni ve daha çok yarım kafiye kullanılmıştır.
- En eski eserlerde bile işlenmiş bir dil ve edebî üslûp görülür. Bu durum, bilinenlerden daha eski metinlerin olduğunu düşündürmektedir.
- Yiğitlik, yurt ve tabiat sevgisi, büyüklere saygı, işlenen başlıca temalardır.
B) GEÇİŞ DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
Türkler X. yüzyılda İslâmiyeti kabul ettikten sonra Türk dili ve edebiyatında değişiklikler görülür.
İslami devir Türk edebiyatının ilk ürünleri XI ve XII. yüzyıllarda ortaya çıkar. Bunlardan ilki, Karahanlı Devleti zamanında Hakaniye Türkçesi ile yazılmış olan Yusuf Has Hâcib'in Kutadgu Bilig'idir. Aynı yüzyılda yazılmış bulunan Kâşgarlı Mahmut'un Divânü Lûgati't-Türk'ü de İslâmî devir Türk edebiyatının ilk ürünlerindendir. Bu eserler arasına XIII. yüzyılın başında Yüknekli Edip Ahmet'in kaleme aldığı Atabetü'l-Hakâyık'ı da katmak gerekir.
XII. yüzyılda Orta Asya'da Ahmet Yesevî ve Hakim Süleyman Ata, dinî-tasavvufî halk şiirinin ilk güzel örneklerini vermişlerdir.
İlk İslâmî eserlerin meydana getirildiği bu yüzyıllarda edebiyatın her alanında bir ikilik bulunmaktadır. Bu da, geçiş döneminin bir özelliğidir.
Genel Özellikleri
a) Türk edebiyatı bu yüzyıllarda bir geçiş dönemi yaşar. Bir yandan, eski edebiyat anlayışı sürdürülürken, öbür yandan yeni medeniyetin edebiyat anlayışına uygun eserler verilir.
b) Dilde Arapça ve Farsça kelimeler görülür.
c) Uygur alfabesi yanında, Arap alfabesi de kullanılır.
d) Şiirlerde, hem millî nazım birimi olan dörtlük, hem de yeni şiirin nazım birimi olan beyit kullanılmıştır.
e) Hece vezni ile birlikte aruz veznine yer verilmiştir.
C) HALK EDEBİYATI
a) Aşık edebiyatı şiir ağırlıklı bir edebiyattır.
b) Aşık veya saz şairi denilen sanatçılar tarafından daima müzik eşliğinde söylenir.
c) Aşıklar, bu edebiyatın mensur kısmını oluşturan halk hikâyelerinin oluşumu, gelişimi ve aktarılmasında da önemli rol oynarlar.
d) Şiirde nazım birimi dörtlüktür.
e) Koşma, semâî gibi nazım şekilleri ile güzelleme, koçaklama, ağıt ve taşlama türlerinde şiirler yazılmıştır.
f) Yaygın olarak hece ölçüsü kullanılmıştır.
g) Klasik edebiyatın etkisiyle, aruz ölçüsü ve beyitlerden oluşan divan, kalenderî gibi nazım şekilleri de kullanılmıştır.
h) Aşık edebiyatı doğaçlamaya (irtical) dayanır. Âşıklar, eserlerini bir ön hazırlık olmaksızın, doğrudan sözlü olarak meydana getirirler.
ı) Söylendikleri, yaşatıldıkları devir ve çevrenin yaygın Türkçesi kullanılmıştır.
j) Dini-tasavvufî edebiyatın etkisinde kalmıştır.