Cengizhan Ve Moğol Devleti

ENGİZHAN VE MOĞOL DEVLETİ
Moğollar, günümüzde Moğolistan'ın yerli halkıdır. Doğu Asya kavimlerindendir. Asıl yurtları Moğolistan’dır.Tarihte, Asya kıtasının büyük bir kısmına sahip olup, yayıldılar.
Memleketlerinden çıkıp da geri dönmeyenler, medenî milletler arasında eridiler. Bugün Moğollar, sâdece Çin ile Rusya arasındaki Moğolistan’da yaşarlar. Doğu Asya’daki sarı ırkın, mongaloit tipindendirler. Dilleri Türkçe'ye yakın bir dil olan Moğolcadır

Tarihi
Moğolların hakkında ilk bilgilere komşuları Çinlilerin târihlerinde rastlanır. Verilen bilgilere göre bu câhil ve vahşî kavim küçük kabîleler hâlinde ve göçebe şeklinde Gobi Çölü'nde yaşardı Avcılık ve yağmacılıkla geçinirlerdi. Baskınlarda ok kullanırlardı. Kadınları da harp ederdi. Güneşe taparlardı Her

kötülüğü işlerler ve yasak tanımazlardı. Şehirleri yakar, yıkarlardı. Çoluk-çocuk kadın-ihtiyâr demeyip, kendilerinden olmayan her insanı
öldürürlerdi. Yiyeceklerini hayvânî gıdâlar teşkil ederdi. İnsan eti yiyenleri de vardı. Koyun, sığır, deve, at, merkep, katır, domuz yetiştirirlerdi. Nikâh ve âile bağı olmayıp, bir kadına sayısız erkek sâhip olabilirdi. Dağınık, teşkilâtsız, başsız ve vahşi Moğol kabîleleri 13. asrın başına kadar bu hâlde kaldı.

Cengiz Han Dönemi
13. yüzyılın başlarında Cengiz’in halasının kocası Duş Han, Moğol Hanı idi Duş ölünce oğlu olmadığı için yerine Cengiz geçti Cengiz çetin mücâdelelerden sonra dağınık kabîleleri toplayarak itaat altına aldı. Karakurum’da 1205
senesinde İlk Moğol Devletini kurdu Moğol ve Tatar hanlarının başı oldu Câhil ve vahşi Moğol ve Tatarlardan, işi gücü yağmacılık olan büyük bir ordu topladı. Moğolistan’ın etrâfındaki ülkelere sefer açtı On birinci yüzyıldan îtibâren bâzı Türk boylarının Hindistan’a Anadolu’ya ve Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara göç etmesi Moğollara kolayca yayılma imkânı sağladı Cengiz Han, 1218 yılına kadar Doğu Türkistan ve Çin’i aldı Harezmşah Devleti'nin Moğol Elçilerini

öldürüp bazılarının da sakallarını yakıp geri yollaması üzerine Cengiz Han 1219’da Harezmşâh Devleti'ne saldırdı Moğol ordusu; Batı Türkistan, Horasan, Kandehar, Mültan gibi devrin medeniyet merkezlerini tahrip etti. Buhârâ, Semerkand, Herat gibi hepsi birer kültür, sanat ve medeniyet âbidesi olan şehirleri yağmalayıp yıktılar. Bunlardan Merv, Rey ve daha pekçok şehir, uğradıkları bu tahribât sonunda bir daha kalkınamadı. Şehir olma vasfını kaybederek, yirminci asra kadar birer harâbe hâlinde kaldı. İslâm medeniyetine telâfî edilemeyecek darbeler indirdiler. Kafkasya’ya, Rusya’ya ve Anadolu’ya yayıldılar. 1224 senesinde Kara Kurum’a çekildiler.

Cengiz Han'ın kurup güçlendirdiği Moğol Devleti'nin idâresinde Çinli Tunguz, Tibetli Türk, İranlı Afganlı Arap Ermeni Rus ve Alanlara mensup çeşitli boylar vardı
1227 senesinde Kansu’da ölen Cengiz Han Moğolları birleştirip teşkilâtlandırmış ve kendi adıyla anılan meşhûr Cengiz Yasasını çıkarmıştı. Boy beyleri ve kumandanların meydana getirdiği kurultayı vardı Cengiz’in ölümüyle işgâl ettiği ülkeler, oğulları arasında paylaşıldı. Büyük oğlu Cuci’ye Batı

Sibirya ve Kıpçak bozkırlarından, Harezm’i de içine alan Kuzey Karadeniz kıyılarına kadar olan bölge düştü Cuci’nin mirâsı oğlu Batu’ya verildi. İkinci oğlu Çağatay’a Mâverâünnehr den Doğu Türkistan’a kadar uzanan topraklar verildi. Üçüncü oğlu Ögedey kurultay karârıyla Büyük Moğol Hanı seçildi. En küçük oğlu Tuluy’a Moğol İmparatorluğunun merkez toprakları olan Moğolistan verildi

Yönetim Şekli ve BirimleriCengiz Hanın teşkilâtlandırdığı Moğollarda ahâliye ivgen, boya; obop âile ve en küçük birliklere de Aymuğ ve Yasun denirdi Ordu da bu usûle göre teşkilâtlanmıştı Ulus denilen Moğol kâbile birliklerinin hepsi asker sayılırdı. Kabîleler sefere, kendi çadırları, hayvanları ve kadınları ile bir ordu gibi giderdi. Her kabîle kendini idâre ederdi. Sanat bölükleri, idârî kumanda teşkilâtları yoktu.

Silâhlarını kendileri yaparlardı. Sonradan işgâl ettikleri bölgelerde az çok bir şeyler öğrendiler İşgâl ettikleri ülkeler merkezî bir
devletten idâre edilemeyecek kadar genişledi Siyâsî ve idârî bakımdan tecrübesiz olan Moğollar, bu yüzden çok zor duruma düştüler Devlet kadrosunda idâreci ve vergi tolayacak memurları yok denecek kadar azdıCengiz Hanın soyundan olanlar Çağatay Hanlığı(1227-1370), İlhanlılar (1256-1353) Altınordu (1226-1502), Şeybânîler (1500-1598) ve Giray Hanlar devletlerini kurdular Cengiz Hanın oğulları ve torunlarının hâkimiyeti çok kısa sürdü. Ancak İslâm âlemine ve medeniyetine çok zarar verdiler. On üçüncü asırda

yapılan tahribâtla, altı yüz senede nice emeklerle elde edilmiş hattâ İslâmiyetten önce de yapılmış pekçok mîmârî eserleri kütüphâneleri târihin kıymetli vesikalarını mektepleri rasathâneleri yok ettiler Abbâsî halîfeliğinin merkezi Bağdat’ı 1257’de yakıp yıktılar Sûriye dâhil Doğu Akdeniz, Batı Anadolu kıyılarına Avrupa’da Viyana şehri civârına kadar hâkim oldular Moğolların yenilmezliğini Mısır Memlûkleri yıktı.

Hülâgu Hânın ordusunu, Memlûk Sultânı Baybars, 1260’da Ayn Calut’ta büyük bir bozguna uğrattı. Doğu Karadeniz’deki Haçlı kralları ve KilikyaErmenileri ile de Müslümanlara karşı anlaştılar Türkiye Selçuklu Devletinde ve beyliklerinde on üçüncü asrın ortalarından sonra Moğol vâliler söz sâhibi oldu Hindistan’daki Türk-İslâm devletlerine yaptıkları akınlar Müslümanları zor duruma düşürdüyse de zamanla bölgeden atıldılarOn dördüncü asrın başlarında Orta ve Güneybatı Asya’da İslâm ülkelerinde yaşayan Moğollar medenîleşmeye başladılar.

İlhanlı hükümdârı Gazan Mahmud Hanın İslâmiyeti kabûl etmesiyle, kumandan, vezir ve askerlerinden pek çoğu Müslüman oldu. İslâmiyeti kabûl eden İlhanlı devlet adamları, bölgedeki ahâliyle kaynaşmayı sağladılar (Bkz. İlhanlılar) Mâverâünnehr Yedisu ve Doğu Türkistan’a hâkim olan Çağatay Hanlığı, on dördüncü asrın sonunda Tîmûrluların hâkimiyetine girdi (Bkz Çağatay Hanlığı). Güney Rusya ve Batı Sibirya’daki Cuci Sülâlesinden Altınordu Devleti Berke Hanın Müslüman olmasıyla medenîleşmeğe başladı. On beşinci asrın sonuna kadar bölgeye hâkim olan Altınordu Devleti

Tîmûrlular tarafından yıkıldı (Bkz. Altınordu Devleti). Bir kısım toprakları üzerinde Kazan Hanlığı kuruldu (Bkz. Kazan Hanlığı). Cuci Sülâlesinden sünnî bir İslâm devleti olan Şeybânîler on altıncı asırda Mâverâünnehr’e hâkim olup, İran’daki bozuk îtikâd sâhibi Safevîlerle mücâdele ettiler (Bkz. Şeybânîler) Kırım’daki Cuci Sülâlesinden Giray Hânlar, en uzun ömürlü hânedân oldu Osmanlı
Devletine tâbi idiler. Ülkede Osmanlı kültürü hâkimdi. On beşinci asırdan on sekizinci asrın sonuna kadar iktidârda kaldılar (Bkz. Kırım Hanlığı) Dış Moğolistan’daki Moğolistan bağımsız Rusya’ya; İç Moğolistan’daki muhtar idâre de Çin’e bağlıdır Moğolistan’da yaşayan Moğollar, Buda inancının Lamaizm mezhebine mensuptur. Din adamlarına lama adını verirler. Lamalar, tabiblik ve büyücülük de yaparlar.

Din merkezleri Tibet’teki Lhasa şehri olup ikinci derecedeki dînî merkezleri Urga’dır. Moğolistan’da, putperest ve Hıristiyanların yanında, çok az da İslâm dînine mensup olanlar vardırTârih, ırk, tip, din, dil, edebiyât, kültür bakımından Moğollar bugün Türklerden ayrı bir millettir. Ural-Altay dil birliği içinde yer almaları sebebiyle târih öncesi bir yakınlıktan bahsedilebilir. Altay dilleri âilesi içinde yer alan, Mançu Tunguz, Kore, Japon, Türk ve Moğol dilleri arasında en çok yakınlık Türkçe ile Moğolca arasında görülmektedir. Hatta Türkçenin bir lehçesi olan Çuvaşça her iki dilin yapı ve unsurlarına yer veren köprü bir dil durumundadır.

Türk çoğunluğunun içinde İslâm kültürünü benimseyenler de vardır. Dünyânın en büyük hükümdârlarından olan Tîmûr Han, aslen Moğol soyundan olmasına rağmen, Moğolca bilmezdi. Türkçe konuşurdu. Müslüman bir âileden gelip kültür bakımından da Cengiz Handan ayrıdır. Yine Tîmûr Hanın torunlarından Bâbür Şah da, Hindistan’da Gürgâniye Devletini kurdu. Bâbür Şah ve soyundan gelenler de Türkleşmişlerdi