ATASÖZLERİ
ATASÖZLERİAlm. Sprichwort, Fr. Proverbe, İng. Proverb. Yüzyıllarca süren bir zaman dilimi içinde, tecrübeler sonucunda çeşitli sebeplerle söylenerek, sayısız hikmetleri küçük ve kısa sözler haline getiren, dedelerden torunlara kalan ibretli, özlü ve kısa sözlere Atasözü denir.Atasözleri, herhangi bir olay ve konu karşısında bazı ortak düşünceleri, tecrübeleri, tenkitleri, teklifleri, nasihatleri vb. ifade için kullanılırlar. Bunlar bir toplumun meydana getirdiği ortaklaşa değerlerdir. Türk folklörü içinde atasözlerinin büyük bir yeri vardır. Milletimiz, atasözü yönünden zengin bir kaynağa sahiptir. Birbirinden güzel ve manalı sayısız atasözümüz vardır. Bu sözlerin derlenip toparlanması ve yazıya geçirilmesi çok büyük dikkat ve incelik ister. Araştırmacılar, konuyla ilgili çalışmalar yapmakta ve kıymetli eserler hazırlamaktadırlar.
Atalarsözüne eskiden, "darb-ı mesel", yahut kısaca "mesel" denilirdi. Sonraları bu ifade "Atasözü" şeklinde klişeleşti. Türk atasözleri ilk defa Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügat-it-Türk isimli eserinde derlenip toplanmış ve pekçok atasözü bir araya getirilmiştir.
Her milletin kendine has atasözleri vardır. Bunlar o milletin inanç, kültür ve medeniyetlerinin tesiri altında şekillenmişlerdir. İfade ettiği mana genellikle söylenen kelimelerin anlamlarında aranmaz. Bu sözler herhangi bir konu ile ilgili çok geniş bir düşünce ve fikir atmosferi doğuran, ince, zarif ve nükteli ifadelerdir. “Ağaç yaş iken eğilir” sözü; aslında terbiye ve eğitimin küçük yaşlarda başlaması gerektiğini, huy ve alışkanlıkların insan hayatında henüz çocukken şekillenmeye başladığını ifade eder.
Diğer atasözleri de böyledir. Atasözleri ile deyimler ve kelam-ı kibar (büyüklerin sözleri) birbirine karıştırılmamalıdır. Atasözleri bir hüküm ifade eden ve toplumun ortaklaşa meydana getirdiği sözlerdir. Kelam-ı kibar ise, büyükler tarafından söylenip, söyleyeni belirli, eğitici ve öğretici, doğru yolu gösterici sözlerdir. Bunlara vecize de denir.
Atasözleri, daima doğru yol göstererek, öğüt ve nasihat verir. İnsanları, günaha, isyana, hırsızlığa ve kötülüğü davet ve teşvik edici sözler, umumiyetle bazı düşman güçler tarafından söylenilmiş ve kabul ettirilmeye çalışılmıştır. Bunlar bir müddet için kullanılsalar da neticede unutulup giderler. Mesela “Devlet malı deniz, yemeyen domuz.” “Akçası ak olanın bakma yüzünün karasına.”, “Erliğin onda dokuzu kaçmaktır.”, “Pire itte bit yiğitte bulunur.” gibi uydurma ve zararlı sözler böyledir.
Çoğu atasözlerinin mutlaka bir “dar” bir de “mecazlı” manaları vardır. Dar anlam, çürütülmez bir gerçeğe, bir deneye dayanır. Mecazlı anlam ise, onlara eski-yeni, her meseleye uyabilen bir yorum ve izah alanı sağlar. Atasözleri uslup yönünden; dili sade ve güzel kullanışın en az kelime ile en geniş manaları ifade edişin birer şaheseridir. Bunlarda yersiz ve gereksiz kelime bulunmaz.
Türk atasözlerinde divanlar, mesneviler ile nasihat eserlerinde çok rastlanır. Ayrıca başlı başına atasözlerine yer veren eserler de vardır. Yazmaların dışında; Şinasi’nin Durub-i Emsal-i Osmaniye, Ahmed Vefik Paşanın Müntehabat-ı Durub-i Emsal, Ahmet Midhat Efendinin Türki Durub-i Emsal gibi eserler son devirde ortaya konmuştur.