Aşure Günü
Aşure Günü Nuh aleyhisselam tufandan sonra pişirdiği rivayet edilen aşure bugün de adet olarak devam etmektedir.
Bunu ibadet olarak kabul etmek yanlıştır. Zira Hz. Muhammed Aleyhisselam ve Eshab-ı kiram böyle yapmadı.
Bunu ibadet sanmak bid'attir ve günahtır. Çünkü Hz. Muhammed Aleyhisselamın yaptığı veya emrettiği şeyleri yapmak, ibadet olur.
Din kitaplarının yazmadığı, İslam alimlerinin bildirmediği şeyleri yapmak sevab olmaz, günah olur.
Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Bir kimse, Aşure günü oruç tutsa, Allahü teala ona bir şehid sevabı verir. Aşure günü oruçlu olan için, yedi gök ehlinin sevabını yazar. Aşure günü bir mü'mine iftar verene, ümmet-i Muhammed'in hepsine iftar vermiş gibi sevab yazılır. Aşure günü bir yetimin başını okşayana Allahü teala o yetimin başındaki kıllar kadar Cennet'te derece verir."
Yahudiler, hazret-i Musa'nın Muharrem'in 10. günü hürriyetine kavuştuğuna inanırlar ve o gün oruç tutarlar.
Bu sebeple Müslümanların onlara benzememek için Muharrem'in 9, 10, 11. günleri oruç tutmaları gerekir.
Şiiler, "Muharrem'in onuncu günü" hazret-i Hüseyn şehid edildiği için matem tutarlar. İslamiyette matem tutmak yoktur.
Nitekim; Resulullah'ın Taif'te mübarek ayaklarının kanadığı, Uhud'da mübarek dişlerinin kırıldığı, yüzlerinin kana bulandığı ve vefat ettikleri günlerde de matem tutulmaz.