ASESLER
İlhanlılardan Selçuklulara oradan da Osmanlı Devletine geçen Ases Teşkilatı şehirlerde geceleri dolaşan güvenlik kuvvetidir. İlhanlılar Devletinde “emaret-i ases” denilen Ases teşkilatı, Osmanlılarda Fatih Sultan Mehmed döneminde kurulan aseslik teşkilatının başında, yeniçeri ocağını meydana getiren ortalardan yirmi sekizinci ortanın çorbacısı ( Asesbaşı) bulunurdu. Günümüz manasında emniyet müdürüne karşılık gelmektedir.
Asesbaşı idaresindeki asesler, geceleri asayişi sağlamak için dolaşırlar, yasak yerlerde rastladıkları şüpheli kişileri yakalarlar, kimliklerini soruştururlar, suçlu olanları cezalandırıp, suçsuz olanları da yasak yerlerde dolaştıkları için para cezasına çarptırırlardı. Yeniçeri ağasının yakaladığı kimselerin hapsi ile asesbaşı ilgilenirdi. İstanbul içindeki Babacafer ile Tomruklar zindanları da asesbaşının emri altındaydı.
Asesbaşı, kapıkulu ocaklarının sefere çıkışlarında ve merasimlerde beş yüz kadar olan maiyeti ile yolun iki tarafına dizilerek düzeni sağlardı. Vezir-i azamın İstanbul’da kol gezdiği zamanlarda ve Vezir-i azam divanında bir kısım asesiyle birlikte asesbaşı da bulunurdu. Narh denetiminde subaşıyla birlikte sadrazama yardımcı olurdu.Yeniçerilere ulufe dağıtımına Muhzır Ağa ile birlikte müşahit olarak katılırdı. Elçi karşılama ve kabul resimlerinde protokolde yer alırdı.
Devlet merkezi olan İstanbul’da, biri Galata’da diğeri Suriçi’nde olmak üzere iki asesbaşı vardı. Suriçi asesbaşı sı üstün dereceliydi.
Asesbaşı Babıali’de bulunduğu için kendisinin yeniçeri ağası dairesinde bir emir eri bulunurdu. Yeniçeri ağası asesbaşına bu emirleri ile emir gönderirdi. Diğer şehir ve kasabalarda da ases adı altında emniyet teşkilatı ve buna ait vergiler vardı.
ASESBAŞI KIYAFETİ
Asesbaşı, başına yeşil çuhadan çatal kalafat, arkasına zağra yakalı ve yeşil divan kürkü, bacağına ak çakşır, ayağına da sarı yemeni giyerdi.