Din Bilgisi
Din ve inanç özgürlüğü evrensel bir insan hakkıdır. Her kişinin inandığı dinini öğrenmesi ve çocuklarına ana dilinde, okullarda öğretmesi, bu temel hakkın somut kullanılması ve yaşama geçirilmesi demektir. Bu durum evrensel hukuk temelinde tüm demokratik ülkelerin anayasalarına vazgeçilmez, devredilmez,değiştirilmez ve dokunulmaz bir insan hakkı olarak geçmiştir. Federal Almanya Anayasası'nda da bu hak yer almıştır ve ülkede yaşayan tüm insanlar için geçerlidir.
Türk toplumu 2,3 milyonluk kitlesiyle, ikinci en çok konuşulan dili ve islam kültürüyle bu toplumun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Almanya'daki Türk toplumunun büyük çoğunluğu, Türkiye toplumunun dinsel, kültürel ve hoşgörülü geleneğiyle yetişmişlerdir. İslam, laik, demokratik geleneğe sahip Türkiye'de ideolojik ve politik öğreti ya da hukuk siste mi olma gibi din dışı işlevlerden arındırılarak çağdaş anlamda bir din düzeyine ulaşmıştır.
Dil kültürün ayrılmaz bir parçasıdır. Tüm toplumsal bilimlerde, dil biliminde,yazında,sanatta ve felsefede yer alan birçok motif çocuklara ancak ana dilinde öğretilen din dersleriyle verilebilir.Din dilinin ulusal dile ve kültüre kök salması yüzyıllar süren yavaş bir gelişme gösterir. İslam din dili Almanca'da yeterli gelişme düzeyine ulaşmadan ve kökleşmeden Almanca okutulacak din dersi, özellikle genç zihinlerdeki değerler dizgesinin ve dinin anlamının bulanıklaşmasına yol açacaktır. Sonra da bu çocukların ana-baba kültürüyle ilişkisinin zayıflamasına,kopmasına ve giderek onların tümden yabancılaşmasına neden olacaktır Türk ana-babaların büyük çoğunluğu kültürlerinin önemli bir bileşkesi olan İslam dininin temel kurallarının çocuklarına okullarda çağdaş bir yorumla Türkçe olarak okutulmasından yanadırlar.
İslam Din Bilgisi dersinin cemaatlerce Almanca dilinde verilmesinin Almanya'daki Türk toplumu üzerinde çok olumsuz etkileri olacaktır. Din derslerine katılacak müslüman öğrencilerin 'ı Türk'tür. Din Bilgisi'nin Almanca olarak verilmesi, öncelikle Türkçe dil derslerinin haftalık verilme süresini kısaltacaktır. Böylece, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi dahil olmak üzere haftada 5 saat olan Türkçe eğitimi 3 saate inecektir. Sadece 'luk, diğer müslüman ülke çocuklarından oluşan bir kitle için, çoğunluğu teşkil eden Türk çocuklarının kendi dillerinden fedakarlık etmelerini beklemek hakkaniyete uygun olmayacaktır. Türk çocuklarına bu derslerin Türkçe verilmesi, çocukların Türkçe'yi öğrenip kavramalarına olumlu etki yapmakta, bu da çocukların kişilikli yetişmesinde büyük etken olmaktadır. Türk öğretmenler tarafından verilen Din bilgisi dersinde sadece din bilgisi öğretilmemekte,gelenek ve göreneklerimiz ve Türk kültürü de işlenmeye çalışılmaktadır.
Federal Anayasa dini cemaatlerin din dersine etkide bulunma hakkını vermektedir. Böyle bir uygulama Hıristiyan dinine uygundur. Ancak islam dininde merkezi bir otorite ve bir ruhban sınıfı bulunmadığından, buna ters düşmektedir.
Diğer taraftan, İslam Din Bilgisi'nin cemaatlerce verilmesi bazı sakıncaları da beraberinde getirecektir. Böyle bir uygulama,dine dayalı bir devlet düzeni kurmayı amaçlayan çeşitli radikal görüşlü İslam cemaatlerince ve tarikatlarca istismar edilecektir.
Dini siyasete alet etmeye çalışan ve Almanya'daki müslümanların resmi temsilcisi olmaya çaba gösteren bu radikal gruplar, çocuklar üzerinde etkili olabilecek ve Din Bilgisi Dersi'ni kendi görüşleri doğrultusunda yönlendirme olanağına kavuşacaktır. Ayrıca, dini temsil yetkisi olan bir kuruluş olarak, Hıristiyanlıkta olduğu gibi,din vergisi adıyla gelir temin edebilecekler ve elde edilen geliri aşırı gruplara aktarma olasılığı doğabilecektir. Bu ders, cemaatlerin yetkisine verildiği taktirde, mezhep farklılıkları nedeniyle, her cemaat kendi mezhebini empoze etmeye çalışacak, bu da zamanla öğretmen ve veliler arasında anlaşmazlığa yol açabilecek, değişik dini görüşteki gruplar arasında sürtüşmelere yol açılacaktır. İslam Din Bilgisi'nin,aslında birer tarikat olan cemaatler tarafından verilmesinin, Almanya'daki Türk toplumu üzerinde birleştirici değil, bölücü etki yapacağından kuşku duyulmamalıdır. Bir diğer husus ise din derslerinin cemaatlerce verilmesinin Türk eğitim sistemindeki laiklik ilkesi ile hiçbir şekilde bağdaşmayacağıdır.
Din Bilgisi dersinin laik ve çağdaş bir eğitim almış Türkçe dil dersi öğretmenleri tarafından verilmesi hem Türk, hem de Alman toplumunun yararına olacak en uygun yöntemdir. Köktendinci kuruluş veya grupların din dersi okutması sadece Türk vatandaşlarını değil, Almanya'nın kamu düzenini de olumsuz yönde etkileyecektir. Almanya'daki Türk toplumunun bu ülkede kalıcılığı gözönünde tutulursa, iki toplum arasında entegrasyonu güçleştirecek yollardan kaçınılması gerekmektedir.
İSTEMLERİMİZ
1-İslam Din Bilgisi Dersi Türk öğrencilerine, isteğe bağlı olarak ailede başlayan, devlet okullarında süren bütünsellik içinde Türkçe olarak verilmeli, derslerin içeriği evrensel hukuk ve insan hakları temelinde,çoğulcu demokrasinin laik, çağdaş gelişimi içinde ve yaşanılan ülkenin koşullarına uygun olarak hazırlanmalıdır.
2-Bu derslerin içeriğinin, biçiminin, uygulama yöntemlerinin saptanması, ders kitabı ve araç-gereçlerinin hazırlanması, öğretmenlerinin yetiştirilmesi gibi konularda yetki, Türkiye ve Almanya'nın yetkili eğitim ve din kuruluşlarıyla, Türk sivil toplum örgütleri temsilcilerinde olmalıdır.
3-İslam Din Bilgisi, meslek içi seminerlerde yetiştirilen Türkçe anadil dersi öğretmenleri tarafından verilmelidir. Süreç içinde iki dilli, demokratik kültürle donanmış uzman,Türk dili ve kültürü çemberinde yetişmiş, Din Bilgisi öğretmenleri yetiştirilmeli ve atanmalıdır.
4-Federal Almanya okullarındaki Türkçe anadili öğrencilerin Din Bilgisi kitaplarıyla, diğer ders araç-gereçleri öğrencilerin ve toplumun çağdaş gereksinimlerine uygun olarak yenilenerek geliştirilmelidir. İslam dini içindeki farklı görüş ve öğretiler eşit ağırlıkta ele alınmalı, çocuklarımızın mezheplere göre bölünmesinin ve birbirinden kopmalarının önü alınmalıdır.