AFRİKA
Dünyanın üçüncü büyük kıtası. Bütün karaların beşte biri büyüklüğündedir. Kuzeyde Akdeniz, batıda Atlas Okyanusu, güneyde ve doğuda Hint Okyanusu, kuzeydoğuda Kızıldeniz’le çevrilidir. Avrupa’dan Cebelitarık boğazı ile ayrılır. Kıyıları fazla girintili çıkıntılı olmayıp, toplam uzunluğu 30.500 km, yüzölçümü 30.319.000 km2dir. Kuzey-güney doğrultusunda 8000 km uzunluğunda, doğu-batı doğrultusunda 7400 km genişliğindedir.
Tarihi
Afrika hakkında yeterli yazılı belge bulunmamasından dolayı kıt’anın tarihi hakkında uzun bir müddet yeterli bilgiye sahip olunamadı. Ancak yirminci asırda başlayan araştırmalar neticesinde kıtanın tarihi hakkında bilgiler elde edilmeye başlandı. Bu bilgiler daha ziyade kıt’anın kuzey kısımları ile ilgilidir. Güney ve Orta Afrika’nın tarihinin son yıllara kadar olan kısmı hakkında henüz kesin bir bilgi yoktur.
Mısır ve Nil Nehri boyunca yapılan araştırmalar neticesinde varlıklarını M.S. 4. asra kadar sürdürmüş olan medeniyet kalıntıları bulunmuştur. Habeşistan ve çevresinde Meroe; Gana’da ve Nijerya’da Yoruba; Doğu Akdeniz kenarlarında Fenike medeniyetleri hüküm sürmüştür. Eski Makedonya Kralı Büyük İskender Mısır’a kadar gelmiş ve Fenikelileri hakimiyeti altına almıştır. Daha sonra Romalılar, Kartacalıları yenerek Kuzey Afrika kıyılarını ele geçirmiştir. Bu kıtaya Afrika adı, Pön Savaşları esnasında verilmiştir. M.S. 429 yılında Vandallar, Afrika’ya geçerek kıtanın kuzey sahillerini ele geçirdilerse de kısa bir müddet sonra Romalılar tekrar hakimiyetlerine aldılar.
644 yılında kıtanın kuzey kısımları Amr bin As komutasında Müslümanlar tarafından fethedildi. İlk olarak İskenderiyye alındı. Daha sonra Bingazi de feth edilerek 670 yılında Kayravan şehri kuruldu. Emeviler zamanında kuzey Afrika tamamen Müslümanların eline geçti. Abbasiler devrinde bu bölgede müstakil Müslüman beylikler kuruldu. On ikinci asırda ise; Kuzey Afrika’ya Türkler de yerleşmeye başladılar.
Mısır’da kurulan Fatimi Devleti yıkıldıktan sonra Eyyubi Devleti kuruldu. Eyyubilerden sonra Memluklü Devleti buralara hakim oldu. 1517 senesinde Osmanlılar Mısır’ı, daha sonra Trablusgarb’ı, Barbaros kardeşler de Cezayir ve Fas’ı alarak Osmanlı idaresine kattılar. On dokuzuncu asır ve yirminci asır başlarına kadar bu bölgeler Osmanlı idaresinde kaldı. Bu tarihlerden itibaren İngiliz, Fransız ve İtalyanların istilasına uğrayan bu yerler, daha sonra bugünkü şeklini aldı.
Avrupa devletleri yeni çağda Afrika kıtasında sömürgecilik ve köle ticareti yapmışlardır. Günümüzde Afrika’da sömürge devleti kalmamıştır.
Fiziki Yapı
Afrika’nın en çok göze çarpan yer şekilleri, kıyılarda geniş ve düz çanaklar halinde görülen dağlardır. Geçilmesi güç olan bu dağların önünde, derin vadilerle kesilmiş olan, dar kıyı ovaları uzanır. Bu çanak ve kıvrık dolama şeklindeki dağların Büyük Sahra’da nerelere kadar uzandığı, henüz kesin olarak bilinmemektedir. Büyük Sahra’ya sokulan Nijer, Çad ve Nil dağları güneye doğru kesin bir sınır göstermezler ve ekvatorun kuzeyinde yükseklikleri 1000-2000 metreyi bulan ada şeklinde, kenarlarda birbirlerine yaklaşırlar. Afrika’nın güneyinde bu şekildeki dağlara rastlanır. Geniş bir saha kaplayan kıvrımlı Kongo Dağları buna en güzel misaldir. Kongo nehri bu dağları 400 kilometrelik bir geçit halinde aşarak Atlas Okyanusuna dökülmektedir.
Doğu Afrika’da ise, kıvrık ve dolama şeklinde dağlar yoktur. Bu bölge, büyük çöküntü hendeklerinin sıralandığı, geniş ve billuri kütlelerden meydana gelmiştir. Suriye çöküntü hendeği, Habeşistan yaylası, Kızıldeniz çöküntü hendeği bunların en önemlileridir.
Dağlar: Kıtada iki önemli sıradağ grubu vardır. Bunların büyüğü, kuzey ve batıdaki Atlas Dağlarıdır. Bu dağlar, Alp Dağlarını meydana getiren yer kabuğu hareketleriyle meydana gelmiş ve bu Alp Dağları silsilesine tabidirler. Yüksek Atlasları, Tel Atlasları ve Sahra Atlasları olmak üzere üç kısma ayrılır. Bu dağ silsilesinin en yüksek noktası 4300 metre ile Yüksek Atlas dağları üzerindedir. İkinci dağ grubu ise Afrika’nın güneyinde yer alan küçük sıradağlar halindedir. Kıtanın geri kalan kısmı geniş ve daha ziyade yüksek platolardan ibarettir. Bilhassa Habeşistan platolar bakımından çok zengindir.
Dağlar denize dik olarak bulunurlar. Ancak büyük sahra ortasındaki Akağlar (3000 m), Tibesti (3400 m), Kilimanjaro (5895 m) gibi dağlar yer yer bu platoları keserler.
Akarsular: Kıtada genellikle denize ulaşabilen akarsu sayısı azdır. Akarsular genellikle yüksek bölgelerde akarlar ve denize ulaştıkları yerlerde ya sert akıntılarla veya çağlayanlarla yüksekten dökülürler. İç bölgelerin suları uzun nehirlerle denize ulaşır. Aynı zamanda denize ulaşamıyan kapalı havzalar da mevcuttur. Böyle yerlerde yağmur suları sıcaklıkla buharlaşarak dengeyi sağlar. Bu havzaların en önemlisi Çad Gölü bölgesidir. Bu bölge Afrika kıtasının önemli bir bölümünü kaplar. Afrika kıtasının belli başlı nehirleri; Nil (6679 m), Nijer, Kongo, Oranj, Limpopo, Zambezi’dir. Nehirler iç bölgelere doğru ulaşım ve nakliyata elverişli değildir. Bu sebepten uluslararası ticaret bu bölgelerde pek fazla yapılmaz.
Gölleri: Kıtanın en büyük gölü, dünyanın dördüncü büyük gölü olan Viktoria’dır. Diğer önemli gölleri; Tanganika, Ngasa, Nasır baraj gölü, Kariba baraj gölleridir.
İklim
Afrika yaklaşık olarak 3050 km çevre sahillerinin uzunluğu ile en büyük tropikal bölgedir. Kıtaların içinde en sıcak olanıdır. Dünyada en yüksek sıcaklık Afrika kıt’asında Büyük Sahra'nın Trablus yakınlarında Aziziye bölgesinde 13 Eylül 1922’de 58 derece olarak kaydedilmiştir. Kıtada ortalama sıcaklık 21 derecedir. Kıtanın % 30’u çöl, % 9’u yarı kurak, % 33’ü üç aydan altı aya kadar ziraate imkan vermeyecek kadar kurak bölgedir.
Yağışın yoğun olduğu bölgeler batı Afrika sahilleri ile Madagaskar adasının doğu sahilleridir. Kamerun’un Biafre sahilinde yer alan Debundja’da yıllık yağış ortalaması 10410 mm olup, Afrika’da görülen en yüksek yağış alan yerdir. Diğer fazla yağış alan yerler; Guinea Cumhuriyeti (5850 mm), Liberya (4400 mm), Madagaskar Adası (3560 mm)dır.
Afrika’da büyük iklim değişiklikleri görülmez, iklim bölgeleri açıkça görülecek şekilde birbirlerine yaklaşırlar. Zira bunu engelleyecek dağ bariyerleri ve engebeli arazi yoktur. Bu iklim bölgeleri birer çift halinde Kongo havzasında toplanırlar. Bu bölgeden kutuplara doğru başlıca iklim kuşakları şunlardır:
Tropikal yağışlı iklim: Yıl içinde sürekli sıcak, yüksek nem ve bereketli yağmurların devamlı yağdığı bir iklim tipidir. Kongo havzasının kuzey ve merkez kısımlarını kaplar. Ayrıca; Sierra Leone, Ivorry ve Madagaskar’ın doğu sahillerinde de görülür. Bu iklim bölgesinde çok az ısı değişmeleri olur, yağışlı mevsim Mayıs ile Eylül ayları arasındadır.
Savan iklimi: Kuru ve yağışlı bir iklimdir. Sudan platosu ile Doğu Afrika’nın büyük bir bölümünü, Güney ve Merkez Afrika bölgesinde hüküm sürer. Yıllık yağış ortalaması 1400 mm civarında değişir. Bir çok yerde tropikal iklimi ile karışır. Yağmurun büyük bir bölümü güneşli bir havada yağar. Savan iklim tipi aşırı derecede günlük sıcaklıkları karakterize eder. Yağışlı tropikal iklim bölgelerinden daha fazla sıcaklık farklılıkları gösterir. Senenin en sıcak günleri ekseriya yağışlı mevsimden önce gelir.
Tropikal çöller iklimi: Çöl bölgelerinde görülür ve diğer iklim kuşaklarından daha fazla alanı kaplar. Bu iklim tipinin hakim olduğu çöllerin en büyüğü kuzeyden güneye 1600 km, doğudan batıya 4800 km uzunluğundaki Büyük Sahra’dır. Büyük Sahra, aynı zamanda dünyanın en büyük ve en kurak çölüdür. Senede ortalama 250 milimetreden daha az yağış alır. Güney yarımkürede yer alan Kalahari - Nabib çöllerinde ise, alize rüzgarları hakimdir. Bu bölgelerde, güneş enerjisini atmosferden kolayca kurtulup toprağa ulaşmasını te’min eden atmosferik olaylar sebebiyle gece ve gündüz arasında büyük sıcaklık farkları olur.
Subtropikal step iklimi: Atlas dağ platoları arasında ve güney Afrika platosunda görülür. Yıllık yağış ortalaması 150 ile 350 mm arasında fazla değişiklik göstermez. Yarı kurak Atlas arazilerinde yıllık yağış mikdarlarının büyük bir bölümü kışın düşer. Karroo bölgesinde ise en yağışlı mevsim yaz mevsimidir. Bu bölgelerde kışın donma olaylarına da rastlanır.
Nemli subtropikal iklim: Güney Afrika Cumhuriyeti’nin doğu bölgesinde; yağış sahillerde fazla, iç bölgelerde azdır. Durban bölgesinde yıllık yağış mikdarı, Maize Triangle’de sadece 530 mm iken, burada 1150 milimetredir. Yağışların çoğu yazın yağar.
Bitki ve Hayvanlar
Afrika’nın bitki örtüsü iklim bölgeleri ile sıkı irtibat halindedir. Ayrıca toprak ve su ile de sıkı münasebeti vardır. Kongo ve Gine körfezinin iç bölgelerindeki 600.000 kilometrekarelik bölge balta girmemiş ekvator ormanlarıyla kaplıdır. Kamerun’da 750 km kadar iç kısımlara sokulan bu ormanlar batıya doğru gittikçe 100-120 kilometreye kadar daralır. Daha sonra Gine’de yeniden genişler ve Sierra Leone’ye kadar sokulur. Ayrıca Victoria gölünün kuzey batısında dağ yamaçları adacıklar halindeki ormanlarla örtülüdür. Alçak kıyılarda, toprağın üzerinde kalan kökleriyle çamur dolu bataklıklarda yetişen ağaçlardan meydana gelen Mangrov ormanları mevcuttur.
Ormanlarda ağaçlar çok çeşitli ve sıktır. Güneş ışınları yapraklar arasından sızarak yere ulaşabilmektedir.
Ağaçların boyları 20-30 m yüksekliğinde olup, seyrek olan ağaçlar 60-70 m boyundadırlar. Tırmanıcı bitkiler, bu ormanlara insanların girmesine imkan tanımamaktadır.
Ekvator ormanları bol yağış alan savan bölgeleriyle kuşatılmıştır. Buralarda bol yağışlar sebebiyle yüksek boylu yeşil bitkiler yetişir. Akarsu kenarlarında muhtelif büyüklüklerde şerit halinde uzanırlar. Madagaskar Adası civarında da savan bölgeleri geniştir. Ekvator ormanlarında abanoz, pelesenk, Afrika cevizi ve maun gibi ağaçlar bol mikdarda bulunur. Ayrıca şeker kamışı ile muz önemli bitkilerdendir.
Çöl bölgelerinde ve kurak yerlerde pek bitki örtüsüne rastlanmaz. Nil Nehrinin havzasında ise çeşitli ziraate elverişli bölgeler vardır. Güney Afrika’da astropikal sert yapraklı bitkiler yer almaktadır. Güney - doğu’da ise kıyılar ormanlarla kaplıdır.
Afrika’da değişik iklimlerde değişik hayvanlara rastlanır. Ekvator ormanlarında bir çok memeli hayvanlar bulunur. Bunların arasında şempanze ve ukapia (bir zürafa çeşidi) ve zürafa grubunun bir kısmı Afrika’nın diğer bölgelerinde pek rastlanmaz. Goriller sadece Gabon ve Kamerun’un batı kısımlarında yaşarlar. Yaban sığırları ve antiloplar, ormanlarda yaşamalarına rağmen pek sık olarak görülmez. Yarasa ve sincap türleri çok görüldüğü gibi maymun çeşitlerinin bir çok türü en çok rastlanan hayvanlardandır. Başta baykuş, güvercin, sülün gibi kuşlar olmak üzere, çok sayıda kuş çeşidi vardır.
Bu kuşların bir kısmı, timsah, yılan, kertenkele, bukalemun, karada yaşayan kurbağalara vb. hayvanlara yem olmaktadır. Kaya pitonu (python) sekiz metreye ulaşan boyu ile Afrika kıtasının en büyük yılanıdır. Kobra, kara mamba gibi yılanlar son derece zehirli yılanlardır. Ormanlarda çok fazla zehirli yılan bulunmaktadır. Diğer tropikal bölgelerde olduğu gibi bu ormanlarda da pek çok böcek türü vardır. Sıtma mikrobu taşıyan anofel sivrisineği gibi hastalık taşıyanları da vardır. Savan ve tropikal step bölgeleri Afrika’nın en fazla hayvana sahip yerleridir. Filler, antiloplar, kobralar, gergedanlar, zebralar, timsahlar, aslanlar, leoparlar ve kedigiller ailesinin birçok türü, vahşi köpekler, çakallar, kısaca her çeşit hayvan vardır. Kurulan bir çok hayvan çiftliklerinde vahşi hayvanlar ehlileştirilmektedir. Bölgede 2300 kuş çeşidi vardır. Ayrıca yırtıcı kuşlar step bölgelerinde yaşarlar. Tropikal çöl bölgelerinde ise bazı memelilere bilhassa gazel (ceylan) ve tavşan gibi hayvanlar ile bazı küçük kuşlara rastlanır.
Akdeniz bölgesinde ise, Güney Avrupa ve Asya’da görülen hayvanlardan yaban keçisi ve yaban dağ keçisi, maymun, kızıl geyik gibi hayvanlar bulunur. Diğer bölgelerde önemli bir hayvan türü yoktur.
Nüfus
Afrika, Okyanusyadan sonra kıtalar arasında en az nüfusu olan kıt’adır. 500 milyondan fazla nüfusa sahiptir. Dünyadaki zenci nüfusun merkezidir. Çeşitli mahalli diller ve kültürler vardır. Büyük Sahra’nın kuzeyinde Hamiler, güneyinde Samiler yaşarlar. Kuzeyde yaşayanların çoğu; dar burunlu, yassı dudaklı ve gür saçlıdır. Çoğunluğu müslüman ve sempatik insanlardır. Bir kısım zenciler koyu renkli, kıvırcık saçlı, kalın dudaklı, geniş burunlu insanlardır. Batı Afrika’daki Sudanlı zencilerin daha bariz yüz çizgileri vardır. Asyalılar ve Hindliler, doğu Afrika’da ve güney Afrika’nın Natal bölgesinde yaşarlar.
Nüfus kesafeti (yoğunluğu) bölgeden bölgeye değişir. Büyük Sahra gibi çöl bölgelerinde, çok az insan yaşamaktadır. Nil havzası, nüfus bakımından en kalabalık bölgedir. Bu bölge ticarete ve ziraate elverişli olduğundan kalabalık bir nüfusu vardır. Kıtanın en büyük şehri Kahire’dir.
Afrika’da tarihi eserler yeni yeni ortaya çıkarılmaya başlanmıştır. Kıtanın henüz ulaşılmayan ve keşfedilmeyen bölgeleri mevcuttur. Çok çeşitli mahalli lisanların yanında sömürgecilik sebebiyle yerleşen Fransızca, Portekizce, İngilizce, İspanyolca gibi Avrupa dilleri ile Arapça konuşulur. Kıtanın kuzey kısımlarında İslam dini, güney kısımlarında hıristiyanlık, iç kısımlarında puta tapıcılık hakimdir. Son yıllarda Afrika’da, İslamiyet hızla yayılmaktadır.
Ekonomi
Afrika’nın ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. İklim şartlarına göre ve sulama yapılan yerlerde tarım ve ekim çok mikdarda yapılır. Tropikal Afrika’da ticaret için tarım hızla artmaktadır. İhraç edilen ürünler arasında kahve, kakao, pamuk, fıstık, susam gibi ürünler başta gelir. Akdeniz iklimi olan yerlerde; zeytin, tütün, çay gibi bitkiler çok yetiştirilir.
Hayvanlardan sığır, keçi, koyun, at, deve beslenmektedir. Ayrıca av hayvanları da önemli yer tutar. Kıyı ve ırmak olan yerlerde balıkçılık oldukça ilerlemiştir. Açık deniz balıkçılığı da son derece gelişmiştir. Bazı yerlerinde denizlere kademeli inildiği için balıkçılık yetersiz yapılmaktadır. Afrika sularının iç kısmında binden fazla balık çeşidi bulunur. Bu kaynaklar değerlendirilmemektedir
Madenler ve sanayi: En çok altın, elmas, bakır üretilir. Diğer önemli madenler; krom, asbest, kobalt, demir, fosfat gibi madenlerdir.
Sanayi merkezleri: Güney Afrika, Zambia, Nijerya, Zaire, Akdeniz kıyılarıdır. Afrika’da önemli mikdarda el sanatları vardır.
Afrika’nın bol madenlerinden istifade eden Avrupalılar, buralarda sadece sömürgecilik yapmışlardır. Bugün zengin maden yatakları ve mineralleri ile Afrika bilhassa büyük devletlerin ilgisini çekmekte ve bunlar dolaylı olarak çeşitli siyasi hadiselere destek olmaktadırlar.
Ulaşım: Kuzey ve güney Afrika’da demiryolları çok fazladır. Fakat diğer yerlerde pek gelişmemiştir. Karayolları genellikle demiryollarının devamını meydana getirir. Havayolları 1950’den sonra oldukça gelişmiştir. Afrika’da milletlerarası hava limanları vardır. İç hatlarda hava yolları oldukça bağlantılıdır.