Erozyon

Erozyon Nedir?
Yer kabuğunu oluşturan kayaçların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etmenlerle yıpratılıp yerinden koparılarak eritilmeleri veya bir yerden başka bir yere taşınması olayı, aşınma, aşınım, itikâl

En basit tanımlaması ile erozyon, toprak materyalinin su ve rüzgarla taşınması olayıdır. Oluşum süreci bakımından bu şekilde tanımlanan erozyon, fonsiyonel açıdan, daha doğrusu çevreye yaptığı etkiler bakımından çeşitli şekillerde karakterize edilmektedir.

    Erozyonun Çeşitleri
    Erozyon, suyun ve rüzgarın etkisiyle toprağı aşındırması olduğu için, erozyonu bu iki belli başlı kısımlara ayrılabilir:

    • Yağmur ( su ) erozyonu ,
    • Rüzgar erozyonu

    Ayrıca, erozyonu aynı şekilde ancak daha ayrıntılı başlıklar içine de alınabilir:

    • Yağmur (su) erozyonu
    • Nehir kıyısı erozyonu ve taşkınlar ,
    • Rüzgar erozyonu ,
    • Çığlar ,
    • Kitle hareketleri / Kaymalar ,
    • Heyelan ,
    • Akma ,

    Erozyonun Nedenleri
    Erozyonun nedenleri başlıca ikiye ayrılabilir. Bunlardan birincisi “ Doğal Faktörler ” ikincisi ise “ Antropojen Faöktörler ”dir.

    Doğal Faktörler:
    Doğal Faktörler 4 grupta incelenir:

    • Yeryüzü Şekilleri ,
    • Anamateryal ve Toprak ,
    • İklim ,
    • Bitki Örtüsü

    Yeryüzü Şekilleri:
    Dağlık araziler, çok fazla eğimli ve geniş yamaçlar erozyon oranını yükselten en etkin yeryüzü şekilleridir. Ne yazık ki, bu nedenlerden dolayı topraklarının %61 “Çok eğimli” bir ülke olan Türkiye, erozyon çok elverişli bir ülkedir. Bunun gibi çok eğimli bölgelerde özel önlem alınmadan tarım veya ormancılık yapılması sakıncalıdır.

    Anamateryal ve Toprak:
    Toprağı oluşturan anamateryal ve üzerindeki toprak ne kadar gevşek ise erozyon olma sanşı yükselir. Ülkemizin geçirdiği jeolojik evreler nedeniyle bu bakımdan erozyona çok elverişli bir bölgedir.

    İklim:
    Kurak olan ve yıllık yağış dağılımı düzensiz olan bölgelerde erozyon daha fazla görülür. Türkiye’de ılıman iklim kuşağında bulunması ve sık sağnak yağışlar nedeniyle erozyon tehlikesi büyüktür.

    Bitki Örtüsü:
    Bu faktör, erozyonu önleyen en bir doğal kaynaktır. Türkiye’de azalan ormanlar ve yeşil alanlar nedeniyle erozyonun yıldan yıla artmasına sebep olmuştur.

    Antropojen Faktörler
    Erozyonu çoğaltan başlıca insan aktiviteleri şunlardır:

    • Yanlış Arazi Kullanma ,
    • Hatalı Toprak İşleme ,
    • Bitki Örtüsünü Yok Etme dir.

    Yanlış Arazi Kullanma:
    Bir ülkenin arazisi, çeşitli özellikleri, özellikle de eğimine göre “Arazi Yetenek Sınıfları”na ayrılır. Örneğin çok eğimli arazilerde tarım yapılmaz. Ancak ülkemizde çok iyi olan tarım alanları yerleşim yeri, en iyi meralar ise tarla olarak kullanılmaktadır.

    Yanlış Toprak İşleme:
    Eğer tarlalar, bağ ve bahçeler arazi koşullarına göre yapılmaz, eğim yönünde toprak işlenir ve eğim olan bir arazide teras yapılmaz ise orada erozyon artar.

    Bitki Örtüsünün Tahribi:
    Ormanlar meralara, meralar tarlalara, tarlalar ve bahçeler ise yerleşim alanına dönüştürülmektedir. Bu geçiş dönemi doğayı etkileyen Süksesyon’u (sıralı değişim) meydana getirmektedir. Bu nedenle toprak evrim geçirir:
    Orman → Çalı → Çayır → Çakıl → Çöl

    Her Aşınma Erozyon Anlamına Gelmez
    Toprağın oluşması söylendiği kadar kolay olmadığı için, 1 cm’lik bir toprağın oluşması bile yüzyılları alabilir. Bu zaman sürensince eğer oluşan topraktan daha fazla bir toprak kaybedilirse bu aşınma bir erozyondur. Yani çeşitli erozyon biçimleriyle taşınan toprak 1 cm’yi geçmiyor ise, bu bir jeolojik bir erozyon sayılır ve buradaki erozyon bir sorun olarak kabul edilmez.

    Erozyon sorunundan ancak toprak oluşum hızı aşınma hızının altında kaldığı zaman söz edilebilir ki buna genellikle hızlandırılmış erozyon adı verilir. İnsan etkisiyle oluşan hızlandırılmış erozyon, jeolojik erozyon hızından 5-25 kat daha hızlı olabilir.

    Erozyona Karşı Alınacak Önlemler - Erozyondan Korunma Yolları

    Dünya’nın neresinde olunursa olunsun, insanlar erozyonu durdurmak ya da durdurmak için bir şeyler yapmalıdırlar. Bu nedenler değişik şartlar için deiğişik önlemler bulunmuştur. Bu bulunan önlemler ikiye ayrılmıştır: Teknik ve Biyolojik Önlemler.

    Erozyona Karşı Alınacak Teknik ve Biyolojik Önlemler
    Yüzey Erozyonuna Karşı Alınacak Teknik ve Biyolojik Önlemler:

    • (1) Teraslandırma

    (a) Tünel Tipi Teraslar

    1. Tünel Tipi Yassı Teras ,
    2. Tünel Tipi Çift Hendekli Yassı Teraslar ,

    (b) Otlandırılmış Tümsekler
    (c) Taş Kordonlar
    (d) Bitki Kordonları
    (e) Meyve Ağacı Dikim Terasları
    (f) Ay Terasları
    (g) Kesik Teraslar
    (h) Yağmurluklar
    (I) Seki Teraslar

    1. Toprak Seki Teras ,
    2. Taş Duvar Seki Teras ,
    3. Orman Ağacı dikim terasları

    (k) ”Ujda” Hendekleri
    (L) Otlak Tipi Yassı Temas

    • (2) Çürük Yamaçların ve Yol v.s. Şeylerinin Yeşillendirilmesi

    (a) Çizgi Ot Ekimi
    (b) Ot kesekleri ile kaplama
    (c) Örme Çitler
    (d) Çalı Demetleri

    Oyuntu Erozyonuna Karşı Alınacak Teknik ve Biyolojik Önlemler:

    1. Ağaçlandırma
    2. Meraların Otlandırılması ,
    3. Oyuntuların Düzeltilmesi ,

    (a) Kuru Duvar Eşikler
    (b) Çalı Demetleri
    (c) Örme çitler
    (d) Delikli Saç Levhalar
    (e) Kafes Tel Eşik

    (4) Islah Barajları
    (5) Akma Kanalları

    (a) Normal Akma Kanalı
    (b) Düşüş Duvarlı Akma Kanalı

    Kıyı Erozyonuna Karşı Alınacak Önlemler:
    (1) Mahmuzlar
    (a) Harçlı Taş Duvar Mahmuzlar
    (b) İçi taş dolu Tel Kafes Mahmuzlar
    (c) Kazık + Taş + Dal Mahmuzlar
    (I) Tek sıra kazık Mahmuzlar
    (II) Çift Sıra Kazık Mahmuzlar
    (d) Üç Ayak Mahmuzlar

    Arazi Kanalları ve Akmalara Karşı Alınacak Teknik ve Biyolojik Önlemler:
    (1) Kayamaya neden olan suların drene edilmesi
    (2) Derivasyon ve Baraj İnşaatı yolu ile kaymanın durdurulması
    (3) Kayma Sahalarının Ağaçlandırılması ve Otlandırılması

    Rüzgar Erozyonuna Karşı Alınacak Teknik ve Biyolojik Önlemler:
    (1) Koruyucu Orman Şeritlerinin Tesisi

    (2) Kumulların Tespiti
    (a) Hakim Rüzgar yönüne dik yapay kumul şeridi oluşturulması
    (b) Tahta Perdeler Tesisi
    (c)Dal/Çalı vs. İle Perde Tesisi
    (d) Otlandırma ve Ağçlandırma

    Çığlara Karşı Alınan Teknik ve Biyolojik Yöntemler:
    (1) Pasif Koruma Yöntemleri:
    (a) Çığ Tünelleri
    (b) Kar Akışının Kolaylaştırılması
    (c) Çığ bölücü yapılar
    (d) Çığ yolunu değiştirici tedbirler

    (2) Aktif Koruma Yöntemleri
    (a) Çığ Terasları
    (b) Çığ Duvarları
    (c) Çığ Piramitleri
    (c) Çığ Köprüleri:

    Erozyona Karşı Alınması Gereken Toplumsal Önlemler:
    Ormansızlaşma ve erozyon gibi doğal dengelerin bozukluğunun çölleşme getirdiği çok açıktır ve bütün dünya bunu kabul eder. Ayrıca bu çölleşmenin en büyük nedeninin “insan” olduğunu bildiğimiz halde, kendi menfaatlerimizin uğruna toprağı tahrip edip, yaptıklarımızın erozyona yol açıp sonunda da çölleşmeye yol açtığını bildiğimiz halde yaptıklarımıza hiç “dur” demiyoruz ya da herhangi bir önlem almıyoruz.

    Doğa bu konuda “masum” olsa da çok güçlü bir savunma sistemi olduğunu bildiğimiz için bu bozukluk ile ilgili hiç bir önlem almadık; ancak her şeyin bir dayanma sınırı vardır ve insanlar doğanın dayanma sınırını çok fazla aşmışlardır.

    Erozyon bir sosyo - ekonomik bir olaydır. Maalesef, ileri indüstri toplumları daha lüks ve yüksek yaşam standartlarına taşırlarken çevre sorunlarını da çoğaltırlar. Bu nedenle indüstrilerin şehir dışında, tarım alanlarının veya meraların üstüne inşaa edilmeyip, toprağı zaten daha kullanışsız olduğu bir alan kurulması daha akıllıcadır.

    Doğaya ve yeşil örtülere sahip çıkmama, geri kalmışlığın bir göstergesidir. Çok büyük nüfus patlamaları, eğitimsizlik ve saygı eksikliği nedeniyle hem kendilerine hem ülkelerine hem de doğaya zarar vermektedirler. Bunların olmaması için bütün insanların bu konuda eğitilmesi, aslında doğaya zarar vererek, kendilerine de zarar verdiklerini ve doğaya saygı öğretilmelidir.

    Doğanın tahribatının diğer bir nedeni ide toplumların kültürüdür. Doğayı koruma, ormanlara ve yeşil örtülere sahip çıkma kültürel bir olaydır. Bunun da aile, yuvasında başalaması, okulda devam etmesi ve medya dahil tüm yaşam boyunca verilmesi gereken bir eğitimdir.

    Bunların yanında insanların kararını değiştiren toplumsal kuruluşlar kurulması, insanları bu kuruluşlara çağırılması ve insanları bu konuda teşvik etmeleri gerekmektedir. Ayrıca kuruluşlara destek amacıyla ülkeler anayasaya bu konuyla ilgili yasalar koyup erozyon bu kuruluşların yaptıklarını resmileştirmelidirler.

    Sonuç
    Dünyadaki tüm besin maddelerinin %78’ini bitkisel besin maddeleri oluşturmaktadır. Bu bitkisel besin maddelerinin tek üreticisi topraktır. Bu nedenle yararlı toprağı götüren erozyon durdurulmalıdır. Topraklar kendi “yeteneklerine” göre kullanılmalı, hatalı arazi kullanımından kaçınılmalı ve bitki örtüsü korunmalı ve bitki örtüsünün gelişmesinde doğaya yardımcı olunmalıdır. Tabii ki, bunların hepsini tek bir kişiden beklenemez, bu yüzden insanlar eğitilmeli ve herkes bu konuda birbirlerine yardımcı olmalıdırlar. Bu maddeler bu konuyu özetlemektedir:

    • Dünya insanlara ait değildir.
    • Dünya bizlere geçmişin mirası değil, geleceğin emanetidir. Emanet hıyanet gerçek insanlıkla bağdaşmaz.
    • Doğanın tahribi, tüm canlılara ait yaşam koşullarının yok edilmesiyle özdeşleşmiştir.
    • Doğal Denge bozulmuştur. O nedenle, yaşanılabilir bir dünyanın yeniden kazanılması veya ekolojik dengenin yeniden eski sağlığına kavuşması, insan yardımı olmadan gerçekleşemez.
    • Doğal kaynakların korunması ve devamlılıklarının sağlanması, onlardan en yüksek düzeyde yaralanma amacından çok, gerçek insanlığımızın ortaya konması bakımından önemlidir.
    • Doğal kaynakları, sömürü materyali olarak değil, yaşamın temel varlıkları olarak görmek zamanı gelmiş, hatta geçmektedir.
    • Yaşadığımız ortamı kurtarmak için henüz çok geç kalınmamıştır. Fakat olaya sadece karşıdan bakıp yorumlamakla zaman kaybetmemeliyiz. Tam aksine, çevremizi aktif olarak koruma eylemini gerçekleştirmeliyiz. Çünkü, doğayı aktif olarak koruma, tüm canlıların yaşamına hizmet demektir.
    • İnsan dışında hiç bir doğal varlık, kendisini etkin bir şekilde savunamaz. Tam aksine, hepsinin korunmaya gereksinimleri vardır. Eğer insanlar, bu doğal varlıklardan en üst düzeyde ve sürekli olarak yararlanmak istiyorlarsa, bunu onları koruyacak, yani ekolojik dengeyi bozmak için bu yararlanmayı doğa yasalarına uygun şekilde yapmak zorundadırlar.
    • İnsanlara doğal güzellikleri sevdirmek, ve onların tahribine acımalarını sağlamak kolaydır. Fakat insanların daha uygar ve modern bir yaşam için doğayı sürekli olarak tahrip ettiğine ve bu eylemin yaşam koşullarının ve temellerinin yok edilmesiyle eşdeğer olduğuna inandırmak çok güçtür. Buna karşın, bu güçlüğü aşmak için hepimize önemli görevler düşmektedir. Bireysel olarak yapılacak ve çok önemsiz gibi görünen bu görevleri küçümsememek gerekir. Çünkü “Hiç kimse çok az şey yapabileceği için, hiç bir şey yapmamayı yeğleyen birisi kadar büyük bir hata işleyemez.”