Alyuvar

Alyuvar

Alyuvar Nedir
Kana al rengini veren, çekirdeksiz, yuvarlak, küçük hücre, eritrosit:
Kanın oksijen ve karbon dioksit taşımak üzere özelleşmiş hücreleri. Kırmızı kan hücreleri ya da eritrositler olarak da adlandırılırlar. Alyuvar içinde oksijen ve karbon dioksit hemoglobin molekülüne bağlanır. Bu bağlanma geri dönüşümlü ve zayıf bir kimyasal bağlanmadır. Kuşların, sürüngenlerin, iki yaşamlıların ve balıkların alyuvarları çekirdeklidir. Deve ve lâmaların haricinde memeli hayvanların alyuvarlarında çekirdek bulunmaz. Alyuvarlar, disk biçiminde ve iki tarafı çukur bir yapıda olur.

Kanın onda dokuzundan fazlası alyuvarları kapsar .Bunlar öylesine küçüktür ki,büyükçe bir damla kanda 250 milyon dan fazla alyuvar vardır. Alyuvarlar disk biçiminde olup, kenarları dışa doğru kabarıktır. Alyuvarlarda “emoglobin” diye tanımlanan bir öz (cevher) bulunur. Emoglobin, demir bileşiği bir maddedir. Ciğerlerden gelen oksijenle çok iyi birleşir. Alyuvarların görevi oksijeni vücudun bütün kısımlarına taşımak,orada bulunan hücrelere ulaşarak onlara oksijen sağlamaktır.

Emoglobin oksijenle birleşince iyice kırmızılaşır. Bir kesikten akan kanın daima kırmızı olması, havanın oksijeniyle birleşen emoglobin nedeniyledir. Alyuvarlar sadece elli ile yetmiş gün arasında yaşarlar.Devamlı olarak yenilenmeleri,yani yerlerini yenilerinin alması gereklidir. Bir kemiğin iç yapısındaki kırmızımsı dokunun,kırmızı kan hücreleri dolayısıyla olduğunu öğrenmiştik. Bazı kemiklerin iliğinde de kırmızı hücreler oluşur.

Alyuvar eksikliği çeken bir kimsede “anemi” olduğu söylenir. Genellikle halsiz ve incedir. Çünkü vücut hücreleri, yeterince oksijen alamaz. Anemi hastalıkları, hasta kişinin besin maddelerinde “demiri bol” şeylerin arttırılmasıyla tedavi edilirler.

Görüldüğü gibi, alyuvarlar vücut sağlığı bakımından son derece önemli bir unsur niteliğindedirler

Alyuvarlar
İnsan kanında mikroskopla görülebilen, çapı 7 mikronu geçmeyen disk şeklindeki hücrelere alyuvar veya eritrosit adı verilir. Normal olarak kanın her milimetre küpünde 5 milyon alyuvar bulunur. Alyuvarlar vücudun kemiklerindeki iliklerde megantotost denilen hücrelerden oluşturulur. Alyuvarın meydana geliş şekli ve hızı, ar ınktar kemik iliği incelenerek görülür. Göğüs ya da kalça kemiği gibi her bir kemiğin içine enjektörün iğnesi sokarak az bir miktar ilik dışarı alınır. Lamlar hazırlanarak mikroskop altında incelenir. Alyuvarların yaşcm süresi ortalama olarak 120 gündür. Bu sürenin uzadığı görülmemiştir ama, hemofili denen hastalıkta bu sürenin kısaldığı bilinmektedir. Alyuvarların kırmızı rengi, içindeki hemoglobin maddesinden ileri gelir. Hemoglobin, akciğerlerden dokulara oksijen taşıyan demirli bir globindir. Ayrıca dokularda metabolizma sonucu meydana gelen karbondioksitin, akciğerler yoluyla temizlenmesini sağlar.

Bir alyuvar öldüğünde, hemoglobin de parçalanır. İçince bulunan demir, yeni alyuvarların oluşturulmasında kullanılır. He-mcglcbinin bir kısmı sarı bir pigment olan billirubine dönüşür. Eğer alyuvarlar hızlı bir şekilde ölür ve parçalanırsa, çok miktarda bilirubin maddesi kana karışır ve hasta sararmaya başlar yani hemolitik ikter dediğimiz sarılık meydana gelir.

Sağlıklı bir insanda 1 mm3 kanda 5-6 milyon alyuvar bulunur. Alyuvarlar kemik iliğinde yapılır. Yapılarında demir ve B vitaminleri önemli rol oynar. Kansızlık (anemi) durumunda sayıları azdır. Akdeniz anemisi hastalığında alyuvar içinde bulunan hemoglobinin yapımında sorun vardır.

Eritrosit, kanda en fazla bulunan hücre tipidir ve omurgalılar|omurgalı hayvanlarda akciğer veya solungaçlardan vücut dokularına oksijen taşımasının başlıca aracıdır. Alyuvar veya kırmızı kan hücreleri olarak da bilinen eritrosit sözcüğü Yunanca erythros (kırmızı) ve kytos (oyuk) kelimelerinden türemiştir. Eritrosite sahip çoğu canlıda oksijen taşımakta kullanılan molekül hemoglobin ken bazı canlılarda (yumuşakçalar gibi) bakır ihtiva eden hemosiyanin bulunur.

Kırmızı kan hücreleri, eritrositler, ilk kez 1658 yılında Jan Swammerdam tarafından tanımlanmıştı. Bu işi için basit bir erken dönem mikroskop|mikroskobu kullanmıştır.

Omurgalı hayvanlarda eritrositler
Eritrositler büyük oranda hemoglobin ihtiva ederler. Hemoglobin moleküllerine akciğerler veya solungaçlarda oksijen bağlanır. Böylece içinde oksijen bağlı hemoglobin taşıyan eritrosit vücuttaki dokulara oksijeni ulaştırabilir. Hemoglobin ayrıca karbon dioksitin de bir kısmını taşır. (İnsanlarda oksijenin %2'si ve karbon dioksitin çoğu kan plazmasında çözünmüş olarak taşınır.) Benzer bir protein olan miyoglobin ise kaslarda oksijen depolamaya yarar.

Eritrositlerin rengi hemoglobindeki hem grubundan gelir. Tek bir eritrosit saman rengindedir, fakat bir aradayken eğer hemoglobine oksijen bağlıysa parlak kırmızı renkte, eğer hemoglobine oksijen bağlı değilse mavimsi-mor renkte gözükürler.

Memelilerde eritrositler
Memeli eritrositleri bikonkav disk (iki tarafından basık daire) şeklindedir. Eritrositlerin yapım yeri yassı kemiklerin iliğidir. Kemik iliğinden ayrıldıktan sonra memeli immatür (tam gelişmemiş) eritrositleri çekirdeğe sahiptir (bölünme yetenekleri vardır) ve hemoglobin içermezler. Fakat gelişme süresinde eritrosit çekirdeği kaybeder ve hemoglobin içerir. Gelişme sona erdiğinde eritrosit çekirdeğin yanı sıra tüm organellerini kaybetmiştir. Çekirdekleri olmadığı için DNA da ihtiva etmeyen eritrositler bölünemezler (Omurgalı hayvanların nerdeyse tümünün eritrositleri çekirdeklidir). Mitokondrilere de sahip olmayan memeli eritrositleri, fermantasyon (mayalanma) yaparak, glikozun glikolize edilmesiyle (glikozu glikolitik fermentlerle parçalama) enerji üretirler. Bu reaksiyon sonucunda laktik asit oluşur. İki taraftan basık yassı şekilleri (bikonkav disk) ve hiçbir organele sahip olmamaları oksijen taşınması konusunda onları etkin ve avantajlı kılar. Hiçbir organele sahip olmadıkları ve bölünemedikleri için memeli eritrositleri uzun bir süre yaşayabilirler. Ortalama yaşam süreleri 120 gündür.

İnsan eritrositleri
Ortalama bir insan eritrositinin çapı 6-8 µm'dir.Normal eritrosit hacmi 80-100fl dir. Tek bir insan eritrositi yaklaşık 270 milyon hemoglobin molekülüne sahiptir, her bir hemoglobin molekülü dört hem grubuna sahiptir. Oksijeni bağlayan hem grubudur, her hem grubu bir oksijen molekülü bağlar, yani her hemoglobin molekülü dört adet oksijen molekülü bağlayabilir. Dört tane oksijen molekülü bağlayan hemoglobin tamamen doymuştur ve oksihemoglobin olarak adlandırılır. Oksihemoglobin parlak kırmızı renktedir. Oksihemoglobin bağladığı 4 oksijen molekülünden bir veya daha fazlası kaybederse, deoksihemoglobin olarak adlandırılır. Deoksihemoglobin koyu kırmızı renktedir. Venöz kanda ( toplardamarlardaki kan) daha fazla deoksihemoglobin bulunur, bu nedenle venöz kan arteryel kandan (atardamarlardaki kan) daha koyu renktedir.

Eritrositlerin hücre zarı her bireyde değişen özel proteinler içerir. Bu proteinler sayesinde insan kanları, ABO diye adlandırılan kan gruplarına ayrılır.

Eritrositlerle ilgili hastalıklar
Eritrositler ile ilgisi bulunan kan hastalıklarından bazıları:

  • Anemi, vücutta yeterli eritrosit veya hemoglobin bulunmamasıdır. Eritrositlerin veya hemoglobinlerin anormal olduğu durumlarda da anemi gelişebilir.
  • Demir eksikliği anemisi ,
  • Orak hücre anemisi ,
  • Talasemi ( Akdeniz anemisi ) ,
  • Sferositoz ,
  • Pernisyöz anemi ,
  • Aplastik anemi
  • Hemoliz ,
  • Polisitemi ,
  • Polisitemi vera ,