Radyo
Radyo Nedir? Yayınlanan elektromanyetik dalgaları alıp, duyulabilen sese çeviren devrelerden oluşmuş cihaza radyo denir. Radyonun sözlük anlamı şu şekildedir:
- Elektrik dalgalarının özelliğinden yararlanarak seslerin iletilmesi sistemi.
- Elektrik dalgalarıyla düzenli olarak yayın yapan istasyon ve bu istasyonun programlarını düzenlemekle görevli kuruluş.
- Bu istasyonun yayınlarını alan araç: "Kasabanın matemine hürmet olarak bu akşam radyo susturulmuştu."- R. N. Güntekin.
İlk Radyo Yayını Nerede ve Ne Zaman Yapıldı
İlk radyo yayını 1907 de Berlin ile Kopenhag arası bir söz iletiminde yapıldı. 1910 da A.B.D.de bir müzik iletimi, 1914 de Belçika'da bir konser iletimi gibi cesaret verici olmayan birkaç deneme sonrası 1920 şubatında Büyük Britanya 'da başladı.
Radyonun Yaygınlaşması Ne Zaman Oldu
Radyonun yaygınlaşması ise ancak 1955 yılında transistorlu alıcıların kullanımıyla başlar. Başlangıçta ulusal veya bölgesel hizmet veren radyo yayınlarında, kilometrelik dalgalar ( uzun dalga ) ve hektometrelik dalgalar ( orta dalga ) kullanılıyordu.
1930- 35 arası, dekametrelik dalgalarla (kısa dalga) yapılan yayınlar deniz ötesi ülkelere erişme olanağı sağladı. Böylece radyo iletişim dünyasının vazgeçilmez araçlarından biri haline geldi.
Elektromanyetik dalga alıcısı; Radyo dalgaları'ndaki ses modülasyonunu önce elektronik ortama sonrada sese çeviren elektronik alet; alıcı.
Radyolar ( radyo alıcıları ) elektromanyetik tayfın belli bir aralığını dinlemek üzere dizayn edilir. Radyonun seçicilik ve hassaslık faktörlerine göre kalitesini değerlendirmek mümkündür - Q faktörü.
Popüler radyolar iki tür modülasyonu almak üzere dizayn edilmişlerdir: AM ( Genlik Modülasyonu ) ve FM ( Frekans modülasyonu )
Genlik modülasyonunun; taşıyıcılı yayın, SSB ( Single side band - Tek bandlı yayın) ve CW ( Continuous Wave - Daimi dalga ) olmak üzere alt bölümleri vardır.
Normal bir radyo alıcısında Orta Dalga ( MW - Mid Wave ) ve FM, bazen de uzun dalga ( LW- Long wave ) bulunmaktadır.
Kısa dalga ( SW- Short Wave ) radyoları kalitesine ve çeşidine göre alış tayfi değişmektedir. İstasyonlar genelde AM ( genlik modülasyonu ) ( Amplitude Modulation ) ile yayın yapmaktadır. Bu tür yayınları dinleyenlere SWL ( Short Wave Listener- Kısa Dalga dinleyicisi ) denmektedir.
Yeni çıkan XM radyo türü de uydudan yüksek frekanslı sayısal yayınları almak üzere dizayn edilmiştir. Halen ABD'de ticarî olarak piyasaya sunulan bu radyo türünde ses kalitesi oldukça yüksektir. Halen aboneliğe dayalı ve belli bir ücret karşılığı tüm kıtaya kesintisiz ve reklamsız şifrelenmiş radyo yayını yapılmaktadır.
Teknolojinin son yıllarda hızla gelişmesine paralel olarak ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber, internet üzerinden yayın yapan radyoların sayıları hızla artmaktadır.
Radyonun Tarihi icadı - Radyoyu kim icat etti
İtalyan Mucit Guglielmo Marconi radyoyu icat eden kişi olarak kayıtlara geçmiştir. Ancak radyonun kendi icadı olduğunu iddia eden birçok kişi ortaya çıkmıştır. Telsiz telegraf patentine sahip olan Nikolai Tesla, Olive Lodge bu iddiayı ortaya atanların başında gelir. Rus mucit Alexander Stepanovitch Popov ise anlaşılabilen ilk radyo dalgalarını iletmeyi başarmış ancak bu icadı için patent almamıştır. Daha pek çok insan vardır fakat ticari başarıyı yakalayan kişinin Marconi olduğu herkesçe kabul edilir.
İlk Radyoyu kim buldu
Popov, Lodge ve Marconi, Edward Branly'nin bulduğu Branly Tüpü adı verilen ve radyo dalgalarını saptamak için kullanılan bir aracı geliştirmeye çalışıyorlardı. 1890 yılında başlayan bu geliştirme çabaları 1895 yılında Marconi ve Popov'un birbirlerinden habersiz bir şekilde geliştirmeleri ile sonlanacaktı. 1896 yılında ise ilk defa Popov tarafından "Heinrich Hertz" ismi Mors alfabesi kullanılarak anlaşılır bir şekilde iletildi.
İtalya'da aradığı desteği bir türlü alamayan Marconi sonunda İngiltere'ye gitti ve burada ilk radyonun patentini aldı. Bu patent alımının ardından birçok farklı versiyonu üretildi. Lee De Forest ve Edwin Howard Armstrong Amerika'da radyo teknolojisinde çok büyük değişiklikler yaptılar. Tüpler ve devreler kullanarak bambaşka bir hal kazandırdılar. 1947 yılında transistorun icadı ise radyo teknolojisi için bir devrim olmuştur.
Radyonun çalışma prensibi Nasıldır?
Ses dalgaları farklı frekanslarda titreşir; bu titreşimler mikrofonlarla toplanır ve elektrik sinyallerine dönüştürülür. Bu sinyaller amplifikatör denen yükselteçlerden geçirilerek güçlendirilir ve ardından osilatör denilen vericide üretilmiş daha yüksek frekanstaki taşıyıcı dalgaların üzerine bindirilir.
Bunun için her iki dalganın üst üste gelmesi gerekir.Bu işleme modülasyon ve işlemi yapan cihaza modülatör denir. Devreden çıkan akım tekrar amplifikatörde yükseltilir ve ses sinyalleri şeklinde antene ulaşır, oradan da elektromanyetik dalgalar biçiminde yayılır.
Radyo alıcısında ise taşıyıcı dalgalar anten tarafından alınır, frekans yükselticisinde güçlendirilir.Ses frekansları dedektörde ayrılır ve yeniden yükseltgenerek elektrik salınımları olarak hoparlörlere gönderilir ve burada ses titreşimlerine dönüştürülür.