insanlar Neden Kaşınır Kaşıntı Nedir
insanlar Neden Kaşınır Kaşıntı Nedir
Özellikle yetişkin insanlarda hiç bir hastalık belirtisi dahi olmaksızın kaşıntı görülebilmektedir. İşte insanoğlu'nun kaşınma nedenleri ve bilimin kaşıntıya son vermek için geldiği son aşama
Kronik hale gelen kaşıntı son derece rahatsız edicidir. Hatta zaman zaman ağrıdan bile daha fazla eziyet verebilir. Tıpkı ağrıda olduğu gibi kaşıntı da farklı nedenlere dayanan bir belirtidir.
Fakat özellikle de yetişkinlerde herhangi bir hastalık belirtisi olmayan kaşıntılar da görülmekte. Avrupa'nın tek kaşıntı tedavi merkezine sahip Münster Üniversite Kliniği'nde şimdi etkili bir tedavi bulundu.
Spiegel dergisindeki bir yazıda Dieter J'deki kaşıntının git gide daha kötüye gittiğinden söz edilmekte. Öyle ki hasta bir zaman sonra çalışamaz hale gelince doktora başvurmuş. O doktor bu doktor derken, kaşıntısı tüm bedenine yayılmış. Hasta depresyona girmiş ve sonunda kendisini bir psikiyatrın karşısında bulmuş.
Kaşıntının ne olduğunu hepimiz biliriz. Önce bedenimizin bir bölgesi tatlı tatlı kaşınmaya başlar, biraz kaşırsak geçeceğini sanırız. Kaşımak ilk başta işe yarar da; çünkü kendimizi rahatlamış hissederiz. Ama aynı yer bir müddet sonra tekrar kaşınmaya başlar, bu sefer daha sert bir şekilde kaşırız ve sanki kaşıntının bedenimizin diğer bölgelerine yayıldığını hissederiz, böylece kaşıntıyla aramızda bizi çileden çıkartan amansız bir savaş başlar.
Kaşıntı aslında çok sayıda cilt hastalığının bir belirtisidir daha doğrusu cilt hastalığının en eziyet verici semptomu denebilir.
sağlıklı ciltte kaşınır
Fakat sağlıklı görünen bir cilt de pekâlâ kaşınabilir. Mesela diyabet veya böbrek enfeksiyonu gibi iç hastalıklarda. Bilim, kaşıntının oluşum mekanizmasını hâlâ aydınlatabilmiş değil. Bir duyu organı olan cildimiz, ağrıyı, soğuğu, sıcağı veya basıncı algılayan reseptörlere sahip. Bu etkenlerin aksine kaşıntı için reseptörlerin varlığı pek bilinmemekte.
Olası bir açıklama, ağrı ve kaşıntının aynı reseptörler tarafından algılandığı olabilir. Bu açıklamaya kaşıma, ovma gibi savunma reaksiyonları da uygun düşmekte. Kaşıntıdan çok fazla rahatsız olanlar cilde sıcaklık veya soğukluk şoku uygulama çalışırlar.
Anlaşıldığı kadarıyla bu şekilde kaşıntı reseptörü ağrı reseptörüne dönüştürülmekte hatta derin ve şiddetli kaşımalarla hasar verilmekte. Ağrıya katlanmak daha kolay gibi gelir ve bir müddet sonra da yok olur. Kaşıntı ve ağrı arasındaki ilişkinin kökleri aslında Latince ”Pruritus”a uzanmakta. Prurire'nin eski Latincedeki karşılığı yanmadır.
Fakat kaşıntının hissedilmesinden önce herhangi bir şekilde uyarılması gerekiyor. Bu mekanik veya kimyasal olabilir. Fakat kaşıntının nedeni genelde cilt enfeksiyonudur yani savunma sisteminden gelen bir uyarım söz konusu. Bu tür enfeksiyon hücreleri çeşitli cilt hastalıklarında önemli oranda üst deri tabakalarına ulaşarak uyarı veya iltihap maddelerini salgılar ve kaşıntı reseptörlerini uyarırlar. Uyarı sinir lifleri üzerinden sırt omuriliğine ve büyük beyne iletilmekte ve burada da kaşıntı olarak algılanmakta.
beyinde etkileşiyor
Heidelberg Üniversitesi'nden Martin Schmelz tarafından kanıtlanan bu süreçte histamine bağlı kaşıntıda polimodal C lifleri önemli bir rol oynamakta. Schmelz, meslektaşı Uwe Gieler ile birlikte sadece motorik (hareketsel) ve sensörik (algılayıcı) kaşıntı bölgelerinin değil, beyindeki (singulum, ön beyin ve küçük beyin) duygulardan sorumlu bölgelerin de etkinleştiğini buldu.
Birincil derecede kaşıntıya neden olan cilt reaksiyonlarında olasılıkla başka sinir lifleri de etkin. Kaşıntıya büyük bir ihtimalle merkezi mekanizmalar neden olmakta. Tıpkı ağrıda olduğu gibi kaşıntıda bir tür ”bellek” söz konusu. Bazı insanlar kaşıntıyı en düşük uyarımda bile hissedebiliyorlar. Ve kaşıntının bulaşıcı olmasından ayna nöronlar sorumlu tutulmakta. ”Hayali enfeksiyon” taklit yoluyla ortaya çıkıyor ve ilkokuldaki bulaşıcı korku gibi uyarımsız gelişmekte.
Spiegel dergisindeki yazıda histamine reaksiyon göstermeyen kaşıntı liflerinin de olması gerektiğinden söz edilmekte. Kaşıntıyı önleyen tozlar, sinir liflerindeki reseptörleri etkinleştiren bir protein içermeleri nedeniyle etkili. Ancak özel bir kaşıntı tozunu (Cowhedge) inceleyen John Hopkins Hastanesi'nden Matthias Ringkamp olayın çok karmaşık olduğunu ve kaşıntının kökenini bulabilmek için tüm sinir sistemini araştırdıklarını söylüyor.
kaşıntıyı harekete geçirenler
Sonuçta kaşıntı mekanizması başka nedenlerden dolayı da işleyebilir, mesela
İlaçlar veya gıda ürünleriyle
Çiçek veya polen gibi alerjenlerle
Bağışıklık veya alerji maddeleriyle (Antikorlar lenfozitler)
Böceklerden veya parazitlerden bulaşan maddeler
Boya, parfüm gibi maddeler Cildin kuruması ve güneş yanığı gibi ciltte beliren bozukluklar İç hastalıklara bağlı metabolizma ürünleri
Bu nedenle doktorlar şiddetli kaşıntı durumlarında kan tahlili, akciğer röntgeni, karın ultrasonu gibi incelemelerde bulunmak zorundalar. Münster Üniversite Kliniği başhekimi Sonja Steander de kendisine başvuran hastalarda bu olasılıkları göz önünde bulundurarak muayene ediyor ve gerekli tahlilleri yapıyor.
Yazımızın başında sözünü ettiğimiz hastada ameliyat sırasında kan dolaşımını düzenleyen HES infüzyonu kullanılmış. Staender elektron mikroskobuyla yaptığı inceleme sonucunda HES moleküllerinin önemli ölçüde sinir liflerinde biriktiğini bulmuş ve bu durumun kaşıntıya neden olduğunu söylüyor.