Ekonomi

Bahçeşehir Üniversitesi'nden "Dijital telif" değerlendirmesi

BAU Hukuk Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Gülen Sinem Tek:
- "Dijital telif meselesi Avrupa başta olmak üzere Türkiye'nin son günlerde çok konuştuğu konulardan biri haline geldi. Google'ın AB üyesi bazı ülkelere telif hakkı ödemeyi kabul etmesi sonrasında Türkiye'de bu konuda adımlar attı" - "Türkiye için AB'deki yönergenin Türkçeye tercüme edilmesi ile yetinilmemeli"

İSTANBUL - Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Hukuk Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Gülen Sinem Tek, dijital telif konusunun Avrupa başta olmak üzere Türkiye'nin son günlerde çok konuştuğu konulardan biri haline geldiğini belirterek, Türkiye için Avrupa Birliği'ndeki (AB) yönergenin Türkçeye tercüme edilmesi ile yetinilmemesi gerektiğini bildirdi.

Tek, yaptığı yazılı açıklamada, Google'ın AB üyesi bazı ülkelerde verilerini kullandığı sebebiyle yaklaşık 300 medya kuruluşuna telif hakkı ödemeyi kabul etmesinin ardından, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğinde, Türkiye'deki yayıncıların da telif hakkı alabilmesi için yasa çalışması başlatılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Telif krizinin başlangıcına değinen Tek, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi'nin 2019/790 sayılı "Dijital Tek Pazarda Telif Hakları ve Bağlantılı Haklar Yönergesi"nin 7 Haziran 2019'da yürürlüğe girdiğini hatırlattı.

Tek, bu yönergede eser üzerindeki fikri hakların korunması ile elektronik ticarete ilişkin düzenlemelerin uyumlu olmaması nedeni ile dijital mecralardaki bazı teknik sağlayıcıların, üçüncü kişilerce meydana getirilen eserleri telif bedeli ödemeden içeriklerinde kullanabilmelerinin mümkün olduğunu belirterek, "Bu sebeple zamanla Avrupa Birliği içinde, eserin hukuka aykırı kullanımının önüne geçecek ve fikri hakların etkin bir şekilde korunmasını sağlayacak önlemler alınması yönünde talepler gündeme gelmiştir." ifadelerini kullandı.

Tek, "Dijital telif meselesi Avrupa başta olmak üzere Türkiye'nin son günlerde çok konuştuğu konulardan biri haline geldi. Google'ın AB üyesi bazı ülkelere telif hakkı ödemeyi kabul etmesi sonrasında Türkiye'de bu konuda adımlar attı. Türkiye için AB'deki yönergenin Türkçeye tercüme edilmesi ile yetinilmemeli." değerlendirmesini yaptı.

Tek, bu talepler sonucunda hukukun bu gelişmelere uyumlanması gerektiğinin önemin vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Her ne kadar Avrupa Birliği'nde eser sahibini koruyucu tatminkar düzenlemeler bulunsa da dijital ortamda sunulan eserler bakımından hem hak sahipleri hem de kullanıcılar açısından hukuk güvenliğini sarsıcı bazı uygulamaların da söz konusu olabildiği görülmüştür.

Eser üzerindeki hak sahipleri ile kullanıcıların menfaatlerini dengeleme bakış açısı ile hazırlanan 2019/790 sayılı yönergede, ilk olarak eser sahibinin mali haklarına ilişkin sınırlamalar artırılmış, üye ülkelerden bu sınırlamaları zorunlu olarak iç hukuklarına aktarmaları ya da mevcut sınırlamalardaki ülkesellik ilkesini yeniden değerlendirmeleri istenmiştir.

Böylece eser üzerindeki hakların kullanımına ilişkin lisans sözleşmelerinin akdedilmesini desteklemek ve dijital pazarın iyi işlemesinin sağlamak amaçlanmıştır."

Avrupa'daki tedbirler sadece basın yayımcının hakkını korumuyor

Avrupa'da uygulanan yönergenin sadece basın yayımcılarının hakkını korumadığına değinen Dr. Öğr. Üyesi Tek, basın yayımcısının kontrolüne tabi olmayan internet siteleri için bu hakkın öngörülmediğini aktardı.

Tek, Avrupa Birliği'ne üye ülkelerdeki eğitim kurumlarında, sadece yüz yüze eğitimde değil, güvenli bir elektronik ağ üzerinden gerçekleşen uzaktan eğitimlerde eserlerin kullanımının mali hak ihlali sayılmaması, kamuya açık kütüphaneler, müzeler, arşivler ya da sinema ya da müzik eserlerinin muhafaza edildiği kurumlara da eseri koruma amaçlı çoğaltma hakkının tanınması, piyasada tükenmiş ya da hiç ticarete sunulmamış eserler bakımından bir toplu lisans sisteminin öngörülmesi ve eser türünün uygun olduğu ölçüde sürecin meslek birliklerince yönetilmesinin yeni sınırlamalara örnek gösterilebileceğine işaret etti.

Tek, "Dijital pazarın iyi işlemesi çerçevesinde alınan tedbirler arasında öncelikle Google'ın telif bedeli ödemesine yol açan basın yayımcısına tanınan komşu hakkı anmak gerekir.

Böylece basım yayıncısı tarafından meydana getirilen ve telif hakları ile korunan içeriklerin Google gibi bilgi hizmeti sağlayıcıları tarafından çevrim içi kullanılması ve çoğaltılması halinde, yayıncıya bir bedel talep etme hakkı tanınmıştır. Bir basın yayımcısının kontrolüne tabi olmayan internet siteleri için bu komşu hak öngörülmemiştir." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye için yönergenin Türkçeye tercüme edilmesi ile yetinilmemeli

Dr. Öğr. Üyesi Gülen Sinem Tek, son olarak Türkiye'deki duruma ve olası yol haritasına dikkati çekerek, şu önerilerde bulundu:

"Fikri haklar, Türk Hukuku'nda 1 Ocak 1952 tarihinden beri yürürlükte olan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile düzenlenmiş ve koruma altına alınmıştır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, 1983, 1995, 2001 ve 2004'te büyük değişiklikler geçirmiştir. Kanun koyucunun Türk hukukunu söz konusu yönerge ile uyumlaştırmak yönünde bir irade göstermesi yerinde olur.

Yönergenin öngördüğü haliyle, kullanıcı ve hak sahibinin menfaatlerini dengeleyecek ve yasaklayıcı bir bakış açısından ziyade eser üzerindeki tasarrufları destekleyecek bu hükümlerin Türk hukukuna da aktarılması tercih edilmelidir. Ancak bu aktarma yapılırken, yönergenin Türkçeye tercüme edilmesi ile yetinilmemesi, fikri haklara ilişkin mevcut sistemin ve temel kavramların dikkate alınarak titiz bir uyumlaştırma çalışması yapılması gerektiği aşikardır.

Bu çerçevede, Avrupa Birliği ülkelerinin iç hukuklarına nasıl bir uyumlaştırma yaptıkları dikkatlice incelenmeli, özellikle Türk hukuku ile benzer bir sistem benimseyen Alman hukukundan örnek olarak yararlanılmalıdır."

Kaynak: ANADOLU AJANSI