İSTANBUL - Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinden ve Immanuel'deki sanayi bölgesinden tahliye edilen sıvı ve katı atıklar halk sağlığını tehdit ederken tarım alanlarını da kullanılamaz hale getiriyor.
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana bombaladığı Gazze'de saldırıların hedefi olan Filistinliler, sadece bombalarla değil yerleşimcilerin baskıları ve neden oldukları sorunlarla da mücadele ediyor.
Filistin Merkezi İstatistik Bürosunun verilerine göre, yeterli arıtma tesisine sahip olmayan Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinde yılda yaklaşık 40 milyon metreküp atık su üretiliyor. Kurumun 2018'de yaptığı incelemelerde, söz konusu yerleşimlerin neden olduğu atıkların yaklaşık 35 milyon metreküpe denk gelen yüzde 90'lık kısmının, arıtılmadan Filistin topraklarına boşaltıldığı tespit edildi.
İtalyan insani yardım kuruluşu Cesvi tarafından 2019'da yapılan çalışmalar, yerleşimcilerde kişi başına düşen katı atık miktarının Filistinlilere kıyasla daha fazla olduğunu gösteriyor. Buna göre, 2019'da Batı Şeria'da Filistinliler kişi başına günde ortalama 0,9 kilogram, İsrailli yerleşimciler ise 1,9 kilogram katı atık üretirken bu veriler ışığında yasa dışı yerleşim birimlerinden her gün yaklaşık 1200 ton katı atık ortaya çıktığı tahmin ediliyor.
Norveç Mülteci Konseyi (NRC) tarafından geçen hafta yayımlanan yeni bir raporda, Filistin'deki Arazi Araştırma Merkezinin (LRC) geçen yıl 1 Mayıs-31 Ekim tarihleri arasında yürüttüğü saha çalışmalarından yola çıkarak Batı Şeria'daki yerleşimlerden hukuka aykırı şekilde boşaltılan, arıtılmamış veya yetersiz arıtılmış suların çevre üzerindeki etkisi coğrafi bilgi sistemleri, kimyasal ve biyolojik analizler ile sosyo-ekonomik araştırmalar kapsamında incelendi.
- Toprak örneklerinde ağır metal izlerine rastlandı
Araştırma çerçevesinde, Vadi Şakit'teki tarım alanlarından ve içinde alüminyum ve plastik fabrikası ile geri dönüşüm tesisi alanlarının bulunduğu Immanuel'deki sanayi bölgesinden alınan su örneklerinde insan sağlığını tehdit eden, kanalizasyon ve hayvan dışkısında bulunan koliform bakterilere rastlanırken, ötrofikasyon ve yer altı suyu kirliliğine neden olabilecek, litrede 39 miligram nitrat seviyesi tespit edildi.
Toprak ve su numunelerinde bazı türleri ishal, böbrek yetmezliği ve hatta ölüme yol açan Escherichia coli bakterisinin belirlenmesi, kanalizasyon ve hayvan atıklarının suyla kontamine olduğunu ispatlıyor. Ayrıca toprak örneklerinde bakır, manganez, krom ve nikel gibi ağır metal izleri ile toprak yapısını ve besin emilimini bozarak mahsulün büyümesini engelleyen, 94 ppm'e (milyonda bir birim) varan sodyum seviyelerine de denk gelindi.
Öte yandan, bir su numunesindeki organik kirletici miktarına ilişkin tahminler sağlayan ve Avrupa Birliği Kentsel Atıksu Arıtımı Direktifi tarafından kentsel atık su arıtma tesislerinden yapılan deşarjlar için belirlenen litrede 125 miligram kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ), Vadi Şakit'te litrede 312 miligram, Immanuel'deki sanayi bölgesinde ise litrede 557miligram ölçüldü. Benzer şekilde atık su analizinde, su kalitesinin izlenmesine yardımcı olan, çürüyen bitki ve endüstriyel atık içeren ve suda asılı kalan toplam partikül madde miktarını ifade eden toplam askıda katı madde (TSS), Vadi Şakit'te litrede 960 miligram, Immanuel'de ise litrede 8 bin 809 miligram tespit edilerek normal değer olarak belirlenen litrede 35 ila 60 miligram seviyesini anormal boyutta aştı.
- Atık su tarım alanlarını yok ediyor
Vadi Şakit ve Immanuel'deki sanayi bölgesinden deşarj edilen atık sular, bitki örtüsüne zarar vererek tarım alanlarını da kullanılamaz hale getiriyor. Filistinliler nesiller boyunca badem, zeytin ve son zamanlarda da üzüm yetiştiriciliği yaptıkları Vadi Şakit'teki bir arıtma tesisinden 1990'larda başlayan periyodik kirli su salımının 2009'dan bu yana giderek sıklaştığını ve özellikle üzüm yapraklarının toplandığı ilkbahar ve üzümlerin hasat edildiği ağustos-eylül aylarında arttığını belirtiyor. Filistinlilerin şikayetleri üzerine bölgede yapılan araştırmalarda söz konusu tesisten tahliye edilen siyah renkli ve kötü kokulu suyun yaklaşık 300 metre yayılarak 100 dönümlük alanda kirliliğe neden olduğu gözlemlendi. Vadi Şakit'teki üzüm ekim alanı, 2010 yılında 2 bin 771 dönümken yüzde 26 oranında küçülerek 2 bin 41 dönüme geriledi. Atık suyun ulaştığı bölgedeki asmalarda da bodur büyüme, yanmış yapraklar ve düşük meyve kalitesine rastlandı.
Bölge sakinlerinin, Immanuel'deki sanayi bölgesinin istinat duvarındaki çıkış borusundan yılda 4-5 kez yağ, boya ve yüksek tuz içeren atık suyun doğrudan tarım arazilerine boşaltıldığı iddiaları LRC tarafından yapılan saha araştırmaları ile desteklenirken tahliye edilen suyun en az 2 bin 800 metre ilerlediği ve yaklaşık 120 dönümlük alanı kirlettiği belirlendi.
- Kirlilik istilacı türleri tetikledi
Kirliliğin etkisiyle mevcut bölgelerde ekosistemsel değişimler de yaşanıyor. Vadi Şakit ve Immanuel sanayi bölgesinde genellikle kirli alanlarda görülen Datura stramonium, Phragmites australis ve Ricinus communis gibi istilacı bitki türleri tespit edildi.
Uzmanlar hem halk hem de çevre sağlığını bu denli tehdit eden bir kirliliğin halihazırda iklim değişikliğinin yoğunlaşan etkileri nedeniyle kısıtlı imkanlara sahip olan Filistinliler üzerinde baskı oluşturduğu konusunda uyarıda bulunuyor.
Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre, küresel emisyon senaryosuna bakıldığında 21'inci yüzyılın sonuna kadar Batı Şeria'daki ortalama hava sıcaklığının 4,4 derece artması ve günlerin ortalama yüzde 60'ının sıcak olarak tanımlanması bekleniyor. Bölgedeki toplam yıllık yağış miktarının ortalama yüzde 30 azalması durumunda da daha sıcak ve kurak günlerin yaşanmasına muhtemel gözüyle bakılıyor.