İSTANBUL - Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) Avrupa Bölgesel Başkan Yardımcısı Rafael Schvartzman, pek çok ülkeye giriş yapılırken aşı sertifikası gerektiğini belirterek, "Bir sertifika gerekli olacak. Bu aşı, test veya sertifika olacak. Ya da Kovid-19 virüsünü almış olduğuna dair bir sertifika. Dolayısıyla biz burada bir uyumluluk yaratmaya çalışıyoruz. Herkesin seyahat edebilmesi için bir ortam yaratmaya çalışıyoruz." dedi.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) tarafından düzenlenen "1. Uluslararası Turizm Forumu" "Yeniden Doğuş" başlığıyla çevrim içi olarak yapıldı.
Etkinlik kapsamında TAV Havalimanları Holding Üst Yöneticisi (CEO) Sani Şener'in moderatörlüğünde düzenlenen "Havacılıkta Yeni Yön, Salgından Sonra Uçmak Paneli"nde konuşan Schvartzman, havacılık sektörü olarak son 13 ayda en kötü krizlerine şahitlik ettiklerini kaydetti.
Avrupa havacılık ekosistemi açısından hayatta kalmaya çalışan bir yapının ortaya çıktığını belirten Schvartzman, yolcu talebinin çok fazla gerilediğini söyledi.
Sektörün güvenli bir seyahat süreci sağlaması gerektiğini aktaran Schvartzman, şunları kaydetti:
"Virüsü kısıtlamamız gerekiyor, en azından varyantlarını kısıtlamamız gerekiyor. Havacılık sektörü güçlükler yaşansa da bazı açılardan da iyileşme görüyoruz. Endüstri sektörünün yeniden hayata geçmesi için planlamalar yapmamız gerekiyor. Bu koordinasyon gerektiren bir şey, yeniden başlamak basit değil. Hükümetlerden istediğimiz şeyler var. Bir yol, bir çerçeve hazırlasınlar istiyoruz. Belli piyasalar en azından seyahate açılmalı. Geçen kasım ayında İngiltere küresel bir seyahat görev gücü oluşturdu. Sektör ve hükümet beraber çalıştı. Hangi koşullar altında piyasayı açabileceklerini değerlendirdiler. Bu türden inisiyatiflere ihtiyacımız var."
- Aşıyla ilgili sorunların küresel ölçekte çözülmesi çağrısı
Aşı pasaportlarının bir ayrımcılık yaratacağından bahsedildiğini hatırlatan Schvartzman, bundan, "sizin seyahat etmenize izin veren sertifikalar" diye bahsetmenin daha doğru olduğunu söyledi.
Schvartzman, "Pek çok ülkeye giriş yapılırken aşı sertifikası gerekiyordu ve bunun için vizeler vardı. O yüzden bir sertifika gerekli olacak. Bu aşı, test veya sertifika olacak. Ya da Kovid-19 virüsünü almış olduğuna dair bir sertifika. Dolayısıyla biz burada bir uyumluluk yaratmaya çalışıyoruz. Herkesin seyahat edebilmesi için bir ortam yaratmaya çalışıyoruz." diye konuştu.
Schvartzman, farklı aşı türleri ile ilgili mevcut problemlerin küresel ölçekte çözülmesi gerektiğini kaydetti.
2020 yılına dek elde ettiğimiz tecrübe büyük bir antrenman oldu
Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Olmuştur, hiç görülmemiş çapta bir krizin içinden geçildiğini ifade ederek, aşılama sürecinin başlamış olması, dijital sertifikaların şu an itibarıyla konuşuluyor olması ve bunlarla alakalı sektörün adımlar atması sebebiyle tünelin sonunda ışığın görüldüğünü söyledi.
Salgın sonrasında hava yollarının birinci gündem maddesinin filolarının yeniden yapılandırılması olacağını söyleyen Olmuştur, şunları kaydetti:
"Filoların yeniden yapılandırılması noktasında THY'yi ben çok şanslı addediyorum. Çünkü, 2020 yılına dek elde ettiğimiz tecrübe, aslında bize bu kapasiteleri nasıl yönetmemiz ve nasıl bir filoya sahip olmamız gerektiği noktasında büyük bir antrenman oldu. Örnek vermek gerekirse, 2019 yılında dünyanın en büyük havalimanı taşımasını yaptık. 2016 yılında yaşadığımız krizler oldu. Bu krizlerin nasıl yönetileceğini, hangi lokal pazardan hangi transfer pazara nasıl bir planlama yapılması gerektiğini öğrenmiş olduk.
Bugün 105 ülkeye operasyonumuz var. Hala bu kadar çok ülkeye uçabilmenin altında yatan esaslardan bir tanesi de bunu bugüne kadar iyi bir şekilde uyguluyor olmamız."
Topla-dağıt sistemi ile çalışmak biz havayollarına avantaj sağlıyor
Olmuştur, salgından sonraki dönemde hangi segmentlerin uçmaya daha yakın olduklarını düşünerek üretimi ve planlamayı ona göre uyarlayacaklarını ifade etti.
2019 yoğunluğuna ulaşmak ile ilgili 2 yaz sezonunun daha geçmesi gerektiğini öngören Olmuştur, "IATA'nın tahminleri 2021'de 8,5 milyar yolcunun uçacağı yönünde. Bu noktada uçuş kapasitelerinin yüzde 50'lerde olduğu bir dönemde direkt uçuşlardansa, topla-dağıt sistemi ile çalışmak biz havayollarına avantaj sağlıyor. Planlarımızı da buna göre yapıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Dijitalleşmenin sektörde gelişimi ivmelendirdiğini aktaran Olmuştur, "Salgından önce hava yolları gelirlerinin sadece yüzde 5'ini teknolojiye ayırıyorlardı. Buna karşın finans ve bankacılıkta ise bu oran yüzde 10'ların üzerindeydi. Pandemide özellikle temassız noktaların öneminin artmasıyla dijitalleşmenin daha da önem kazandığına inanıyorum. Biz aslında salgından önce de business class yolculara mahremiyeti çok daha yüksek ve kişisel alanların daha fazla olduğu ürünler tasarlamaya çalışıyorduk. Artık bu ürünlerimizi tüm yolcularımıza sunar hale gelmiş durumdayız." diye devam etti.
Konu 'bu kadar uçağı nereye park edeceğiz' noktasına geldi
Pegasus Hava Yolları Ticari İşler Direktörü (CCO) Güliz Öztürk de, aşılamanın başlamasının sevindirici olduğunu belirterek, havacılık ve hava yolu yönetimlerinin kendine has iç krizleri bulunduğunu ama günün sonunda tüm paydaşların aynı tarafta yer aldığını söyledi.
Öztürk, "Krize açık bir sektör. Global krizler yanında yerel krizler de etkiliyor bizi. Pandemi öncesi tüm zihniyet uçakları havada tutmak, daha çok uçurmak, emniyetli uçak ve büyümek iken çok kısa bir sürede konu 'bu kadar uçağı nereye park edeceğiz' noktasına geldi." cümleleriyle geçtiğimiz yılın tablosuna dikkati çekti.
Türkiye'de yaptıkları bir araştırma sonucunda hijyen önlemleri ve seyahatlerdeki esnekliğin öne çıktığını anlatan Öztürk, "Geçen yıl tekrar uçuşlara başladığımızda tüm uçaklarımızda kabin içindeki havalandırmanın nasıl temizlendiğini, yenilenen terminallerle nasıl iş birliği yaptığımızı, kendi ekiplerimiz için yaptığımız önlemleri, sağlıklı uçuşlar konseptiyle anlatmaya başlamıştık. Çünkü hem sosyal medyayı dinlediğimizde hem misafirlerimizi dinlediğimizde hijyen en çok sorulan soru." ifadelerini kullandı.Kaynak:AA