X

Türkiye'nin ilk hidrojen vadisinde yeşil hidrojenin pilot üretimine başlandı

Enerjisa Üretim İşletme ve Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Erdoğan:
- "Şu an 10 kilovatlık bir elektrolizörle kendi santralimizde jeneratörün soğutulması için hidrojen kullanıyoruz. Daha öncesinde endüstriyel gaz üretimi yapan şirketler tarafından doğal gazdan elde edilen hidrojeni kullanıyorduk ve bir karbon salımı söz konusuydu" - "Yıllık 12 bin ton mertebesinde bir karbon emisyonunun önüne geçmeyi planlıyoruz. Yeşil hidrojen kullanımının artmasıyla beraber karbon emisyonlarının seramik, cam, petrokimya, gübre sanayinde azaltılması ve emisyonsuz yeşil ürünlerin ortaya çıkması konusunda destek vermek de en önemli hedefimiz olacak"

21.04.2024 - 15:16

BALIKESİR - GÜLSELİ KENARLI - Türkiye'nin ilk hidrojen vadisinin hayata geçirileceği "Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Vadi Projesi" kapsamında Enerjisa Üretim Bandırma Enerji Üssü'nde yenilenebilir kaynaklarla elde edilen yeşil hidrojenin pilot üretimine başlandı.

Enerjisa Üretim ile yerli ve yabancı 16 paydaşın katılımıyla başlatılan "Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Vadi Projesi", Avrupa Komisyonu tarafından 8 milyon avro hibe desteği sağlanan, toplam 36,8 milyon avro bütçeli bir Avrupa Birliği projesi.

Güney Marmara Kalkınma Ajansının koordinatör olarak yer aldığı projede, Enerjisa Üretim'in Bandırma Enerji Üssü'nde yenilenebilir kaynaklarla elde edilen yeşil hidrojen üretimi ve dağıtımı yapılacak.

Projenin ortakları arasında Sabancı Üniversitesi, Kaleseramik Çanakkale Kalebodur Seramik Sanayi AŞ, Şişecam, Eti Maden, Türk-Alman Üniversitesi, Linde Gaz AŞ, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Hidrojen Peroksit AŞ, Universite Mohammed Vi Polytechnique, Alma Mater Studiorum- Universita Di Bologna, Software AG (SAG), PwC Yeminli Mali Müsavirlik AŞ, TENMAK ve TÜBİTAK yer alıyor.

Türkiye'nin ilk hidrojen vadisinin yeşil hidrojeni, Enerjisa Üretim'in Bandırma Enerji Üssü'nde pilot olarak üretilmeye ve tesisin jeneratör soğutmasında kullanılmaya başlandı.

AA muhabirine konuşan Enerjisa Üretim İşletme ve Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Erdoğan, yenilenebilir enerji potansiyeli ve ihracat durumunda liman yapılabilecek alana sahip olması nedeniyle yeşil hidrojen üretimi için Güney Marmara'daki Bandırma Enerji Üssü'nü tercih ettiklerini söyledi.

Hidrojenin yeşil olması için altyapısını tamamen yenilenebilir elektrik enerjisinden alması gerektiğini anlatan Erdoğan, "Burada deniz suyunun arıtılması sonrasında elde edeceğimiz suyu ve yenilenebilir elektriği kullanarak, hidrojeni, herhangi bir emisyona sebebiyet vermeden ürettiğimiz için bu yeşil hidrojen olarak sınıflandırılıyor." dedi.

Hedef, yıllık 500 ton üretim

Pilot üretime, içinde AR-GE çalışmalarını da barındıran bir şekilde başladıklarını belirten Erdoğan, "Şu an 10 kilovatlık bir elektrolizörle kendi santralimizde jeneratörün soğutulması için hidrojen kullanıyoruz. Daha öncesinde endüstriyel gaz üretimi yapan şirketler tarafından doğal gazdan elde edilen hidrojeni kullanıyorduk ve bir karbon salımı söz konusuydu. Bunu elimine etmek için kendi ihtiyacımızı elektrolizörle üretmeye başladık." diye konuştu.

Erdoğan, hidrojen üretimini kendileri yaparken elektrolizör geliştirilmesi noktasında TÜBİTAK MAM (TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi) ve Aspilsan, hidrojenin kullanımı konusunda ise Eti Maden, Hidrojen Peroksit gibi paydaşlarla çalıştıklarını bildirdi.

Hedeflerinin, 2025'e gelindiğinde, yıllık ortalama 500 ton yeşil hidrojen üretimi olduğunu dile getiren Erdoğan, ürettikleri hidrojenin ilk etapta Şişecam, Hidrojen Peroksit, Eti Maden ve Kale Grubu'nun tesislerinde kullanılacağını, ilerleyen süreçte kendi tesislerinde de doğal gaz yerine hidrojeni yakarak elektrik üretimine geçmeyi amaçladıklarını ifade etti.

12 bin ton karbon emisyonunun önüne geçmeyi planlıyoruz

Yeşil hidrojen tedariki yapmayı planladıkları paydaşlarının şu anda doğal gazdan elde edilen ve karbon salımına neden olan hidrojeni kullandıklarını; projenin en önemli katkısının bu salımın bertaraf edilmesi olacağını kaydeden Erdoğan, "Bu noktada yaklaşık olarak yıllık 12 bin ton mertebesinde bir karbon emisyonunun önüne geçmeyi planlıyoruz. Yeşil hidrojen kullanımının artmasıyla beraber karbon emisyonlarının seramik, cam, petrokimya, gübre sanayinde azaltılması ve emisyonsuz yeşil ürünlerin ortaya çıkması konusunda destek vermek de en önemli hedefimiz olacak." sözlerini sarf etti.

Erdoğan, hidrojen vadisi projesinin hayata geçmesiyle beraber üretilecek yeşil hidrojenin kimya, seramik, cam sanayi gibi bölgede kurulu farklı sanayilerde kullanılacağını, yatırımların büyümesiyle demir çelik ve petrokimya sanayisinde ve daha sonrasında enerji, ulaşım gibi sektörlerde de kullanılmasının mümkün olacağını vurguladı.

Emre Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz yeşil hidrojenin gelecekte enerji piyasasında önemli bir enerji taşıma aracı olacağını düşünüyoruz. Bundan dolayı da yeşil hidrojen piyasası oluşumunda, üretiminde üzerimize düşen bu öncü rolü almak istiyoruz. Projemizdeki gelişmelere bağlı olarak özellikle hem Türkiye'de hidrojen kullanan sanayilerin karbonsuzlaşması için yeşil hidrojen üretimini hem de bunun ihracatı için daha büyük ölçeklerde yatırımları planlamaktayız. Türkiye'deki ilk yeşil hidrojen vadisi projesiyle yeşil hidrojenin hem üretileceği hem de yakın bir coğrafyada bir vadi içerisinde farklı paydaşlar tarafından tüketileceği küçük bir ekosistem yaratmış oluyoruz. Bu yönüyle de Türkiye'deki ilklere imza atan bir proje oluyor."

- Yeşil metanol, yeşil amonyak, bor

Yeşil hidrojeni, Türkiye'nin ithal ettiği amonyak, metanol gibi ürünlerde de kullanmayı hedeflediklerinden bahseden Erdoğan, bu doğrultuda fizibilite çalışmalarının sürdüğünü, ilerleyen dönemlerde "yeşil metanol" ve "yeşil amonyak" üretimiyle ilgili yatırımların gündemlerinde olacağına işaret etti.

Proje paydaşlarından biri olan Eti Maden'in özellikle bor üzerinde çok ciddi çalışmalar yaptığını aktaran Erdoğan, "Proje paydaşı olmalarındaki en önemli sebeplerden birisi, borun hidrojenin depolanması noktasında nasıl kullanılabileceği ve ne gibi ürünler geliştirilebileceği konusunda AR-GE çalışmaları yapmak. Bunların mümkün olması durumunda hem ülkemizin ihtiyacına hem de yakın coğrafyamızda Avrupa Birliği başta olmak üzere hedef marketlerimize ihracat üzerine farklı yatırımları değerlendirmekteyiz." diyerek sözlerini tamamladı.