X

Rojin Kabaiş'in ölümüne ilişkin soruşturma dosyasına Van Gölü'ndeki akıntıyla ilgili rapor eklendi

Bilirkişi raporundan:
- "Başka bir bulgu mevcut değil ise Rojin Kabaiş'in son görüldüğü yerden cansız bedeninin son görüldüğü yere kadar Van Gölü içerisinde doğal koşullarla (akıntıyla) sürüklenebileceği değerlendirilmiştir" - "Kaybolduğu esnada ayağında bulunduğu kamera kayıtları ile tespit edilen terliklerin Van Gölü civarında sürüklenebileceği muhtemel alanların tespit edilemeyeceği, terliklerin gölün her yerinde bulunma ihtimalinin olduğu değerlendirilmektedir"

03.02.2025 - 13:14

Rojin Kabaiş'in ölümünü araştıran Van Cumhuriyet Başsavcılığı, Rojin'in kaybolduğu belirtilen üniversite yerleşkesindeki kıyıdan ölü bulunduğu Mollakasım Mahallesi'ne kadar gölde sürüklenme ihtimalinin bulunup bulunmadığına ilişkin bilirkişi raporu hazırlanmasını istedi.

Bunun üzerine, Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Tıp Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanlığınca rapor hazırlandı.

Mühendislik, fen, deniz bilimleri ve tıp fakültelerinden 6 uzmanın imzasının yer aldığı raporun sonuç bölümünde, Van Gölü ve özellikle Erciş Körfezi akıntı şeması (girdaplar) ve buna bağlı muhtemel akıntı yönlerinin irdelendiği belirtildi.

Raporda, "Göle Van kıyılarından giren ve hareket kontrol mekanizması olmayan bir cismin (cansız beden, serbest yüzer durumdaki giyecekler) 27 Eylül itibarıyla önce Erciş yönünde kıyı boyunca bir taşınım ve şayet herhangi bir su altı kaya oyuğu, kaya dolgu gibi yere takılı kalmamışsa, sonrasında kıyıdan açığa taşınım ve tekrar kıyıya yönelen akıntılarla Van kıyıları yönüne ya da Çarpanak Burnu/Adası'na paralel batı yönünde hareket ederek göl merkezine doğru yönelip sonrasında adanın kuzeyine geçerek körfez dışı akıntılarla burun ya da kuzeyindeki kıyı alanlarına taşınmış olması kuvvetle muhtemeldir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Rojin Kabaiş'in başörtüsü ve bulunamayan terliklerine ilişkin de değerlendirmelerin yer aldığı raporda, düşük yoğunluklu, suni iplik kullanılarak üretilen başörtüsü ve bonenin, beden suya girdikten sonra çözülerek baştan ayrılma sonrası su yüzeyinde serbest yüzerek akıntı ve rüzgarın da etkisiyle bedenden daha hızlı hareket etmesinin, bedenden farklı noktalara ve kıyıya taşınmış olmasının normal koşullarda gerçekleşmesi mümkün bir durum olduğu belirtildi.

Raporda şu ifadeler yer aldı:

"Başka bir bulgu mevcut değil ise Rojin Kabaiş'in son görüldüğü yerden cansız bedeninin son görüldüğü yere kadar Van Gölü içerisinde doğal koşullarla (akıntıyla) sürüklenebileceği, bu mesafede eşyalarının ve cansız bedeninin bulunmasının nedeninin farklı yoğunluk ve kütlelere sahip ceset ve eşyaların su içinde asılı kalma ve su yüzeyine çıkma duruma göre değişen akıntı ve rüzgarla sürüklenme etkisi olabileceği değerlendirilmiştir. Suyun yoğunluğuna göre daha düşük yoğunluğa sahip plastik malzemeler su üzerinde durabilirler. Plastik malzemeden üretilmiş terliğin kıyıda-sığ suda iken ayaktan çıkarak göl içerisinde bedenden ayrı olarak hareket etmiş olma ihtimali yüksektir. Bu malzemeler yakın kıyıda dalga etkisiyle kıyıya atılmış olabileceği gibi akşam saatlerinde soğuyan karadan göle doğru esen kara meltemi (bu durum tüm su alanları için geçerli bir meteorolojik bir durumdur) ile kıyıdan açığa doğru bedenden çok daha hızlı sürüklenerek açık su alanlarına, merkezi girdap alanlarına taşınmış olma ihtimali yüksektir."

- "Terliklerin sürüklenebileceği muhtemel alanların tespit edilemeyeceği değerlendirilmektedir"

Olayın ilk günleri olan 27 Eylül-30 Eylül 2024 döneminde rüzgarın daha çok karadan göle doğru, doğu (90-160 derece) rüzgarı olmasının, terlik ve benzeri malzemelerin kıyıdan açığa doğru rüzgarla taşınma etkisinde olduğunu gösterdiği bilgisine yer verilen raporda, "Şayet terlikler açığa doğru sürüklenmiş ise bu durumda farklı girdaplar ve akıntılarla gölün çok uzak mesafelerine ve uzak kıyılarına taşınma ihtimali de yüksektir. Bu süre ve koşullar altında kaybolduğu esnada ayağında bulunduğu kamera kayıtları ile tespit edilen terliklerin Van Gölü civarında sürüklenebileceği muhtemel alanların tespit edilemeyeceği, terliklerin gölün her yerinde bulunma ihtimali olduğu değerlendirilmektedir." denildi.

Suda boğulma vakalarında, boğulan bir kişinin genellikle önce dibe battığı, daha sonra suyun sıcaklığı, derinliği, kirliliği, cesedin vücut yapısı, üzerindeki giysileri, son yediği yemek, ölüm nedeni gibi çeşitli faktörlere bağlı değişen sürelerde çürüme ve gaz birikimi sonucu su yüzeyine çıktığı bilgisine yer verilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Ceset tipik olarak yüzüstü pozisyonda, baş ve ekstremiteler suyun içinde aşağıya doğru sarkmış, sırt ise çoğunlukla su yüzeyinin üzerinde açığa çıkmış şekilde bulunur. Bir süre bu durumda kalan cesedin pozisyonu, boğulma olayının gerçekleştiği suyun akıntı yönü, hızı, yapısı (biyolojik, kimyasal), dalga hareketleri, rüzgar yönü, şiddeti, hava-su sıcaklığı ve diğer çevresel faktörlerin etkisiyle önemli ölçüde değişebilir. Bu faktörler, cesedin kıyıya nasıl ulaşacağını ya da farklı bir pozisyonda bulunup bulunmayacağını etkiler. Boğulan kişiye ait ceset, suyun mevcut koşullarına bağlı olarak yüzüstü, sırtüstü veya eğimli bir şekilde kıyıya vurabilir. Birden fazla değişkenin etkili olduğu bu tür durumlarda, cesedin akıntıyla sürüklenmesi muhtemel yerler ortaya konabilse bile cesedin sürüklenme sırasında ve kıyıya vururken alacağı tam pozisyonu hesaplamak çok karmaşık bir formülasyon gerektireceğinden pek olası görülmemektedir. Mevcut vakada bu süre ve koşullar altında cesedin yüzüstü veya sırtüstü kıyıya ulaşmasının mümkün olduğu kanaatini bildirir kurul raporudur."