İSTANBUL - Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü (UNEP) tarafından BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı'nda (COP29) düzenlenen basın toplantısında, küresel ısınmayı artıran nitröz oksit gazına ilişkin son gelişmeler ele alındı.
Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de devam eden COP29 kapsamında UNEP tarafından "Küresel Azot Oksit Değerlendirmesi" başlıklı rapor yayımlandı. Raporda küresel ısınmaya neden olan sera gazları arasında yer alan nitröz oksidin küresel emisyonunun, gıda sistemleri ve toplumsal dönüşüm konularında alınabilecek önlemlerle en az yüzde 40' azaltılabileceği belirtildi.
Rapora ilişkin UNEP İklim ve Temiz Hava Koalisyonu (CCAC) İletişim ve Medya Danışmanı Vincent Hughes'ün moderatörlüğünde düzenlenen oturuma, CCAC Başkanı Martina Otto, New York Üniversitesi Grossman Tıp Fakültesi Öğretim Görevlisi David Cantor, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) İklim Değişikliği Direktörü Kaveh Zahedi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) İklim Özel Temsilci Yardımcısı Rick Duke konuşmacı olarak katıldı.
Oturumda ilk sözü alan Otto, UNEP tarafından yayımlanan raporun 10 yıldan fazla bir süredir yalnızca nitröz oksit konusuna odaklı ilk uluslararası rapor olduğunu, raporda bu gazın insan sağlığı üzerindeki etkilerine de yer verildiğini söyledi.
Raporda yer alan verilerin politikacılar, bilim insanları ve sivil toplum için önemli bir kaynak olduğunu ifade eden Otto, raporun genişletilmiş halinin FAO'nun katkılarıyla COP30'a kadar hazır olacağı bilgisini paylaştı.
Gezegenin ısınmasının 10'da 1'inden sorumlu
Daha sonra söz alan Cantor, raporda sadece literatür taraması yapılmadığını, nitröz oksit salımıyla mücadelede yol gösterecek yeni modellere yer verildiğini de aktardı.
Raporda nitröz oksidin en önemli üçüncü sera gazı kaynağı olduğunun bir kez daha ortaya konduğunu vurgulayan Cantor, "Nitröz oksit, karbondioksit eş değeri açısından sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 5'ine denk geliyor. Şimdiden gezegenin ısınmasının 10'da 1'inden sorumlu aynı zamanda ozon tabakasına yönelik en büyük tehdit." dedi.
Cantor, nitröz oksidin halihazırdaki emisyonlarının ozon tabakasını incelten diğer tüm maddelerin toplamından daha fazla olduğunu bildiren şöyle devam etti:
"Analizimizde teknik olarak mevcut tüm önemleri aldığımızda nitröz oksit emisyonlarını 2020 seviyelerine oranla yüzde 40'tan fazla düşürebileceğimizi bulduk. Daha temel toplumsal dönüşümlerin gerçekleşmesi halinde ise bu oran yüzde 60'a yaklaşabilir. Bunun yapılması halinde 200 milyar ton eş değerinde karbondioksit salımından uzaklaşmış olacağız. Nitröz oksit konusunda iddialı bir eyleme geçilmeden küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlama hedefine ulaşacak makul bir yol bulamıyoruz."
Nitröz oksit emisyonlarında düşüşün ozon tabakasının iyileşmesi için de önemli olduğuna değinen Cantor, bunun gerçekleşmesi halinde küresel cilt kanseri vakalarının da yüzde 10 azalabileceği öngörüsünü paylaştı.
- ABD ve Çin'den olumlu adımlar
Küresel nitröz oksit emisyonunun dörtte üçünden tarım faaliyetlerinin sorumlu olduğunu belirten Zahedi, gıda güvenliği açısından nitröz oksit salımının azaltılmasının kritik olduğu uyarısında bulundu.
Zahedi, emisyonların azaltılmasının, karbon yataklarının iyileşmesine ve ekosistemin bütününe fayda sağlayacağının altını çizdi.
Oturumda son olarak konuşan Duke ise iklim kriziyle mücadelede yalnızca karbondioksit azaltımına odaklanılmaması, başta nitröz oksit olmak üzere diğer sera gazlarının etkisinin de dikkate alınması gerektiğini kaydetti.
Duke, şu değerlendirmeleri paylaştı:
"Nitröz oksit emisyonlarının yüzyılın ortasına kadar iki kattan fazla artarak yılda 5 gigatonun üzerine çıkması bekleniyor. ABD ve Çin şu anda endüstriyel nitröz oksit emisyonlarının yüzde 80'inden sorumlu. Bu temmuz ayında Beyaz Saray'da gerçekleştirilen zirvede ABD'nin endüstriyel çevre emisyonlarının yarısından fazlasını azaltacak eylemlerini duyurduk, Çin'in de bu konuda olumlu adımlar attığını söyleyebilirim."