Erzurum - SELAMİ KÜÇÜKOĞLU - Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Erzurum'a getirilerek Gençlik ve Spor Bakanlığına (GSB) ait yurda yerleştirilen afetzedeler, depremin izlerini silmeye çalışıyor.
"Asrın felaketi"nde Kahramanmaraş'taki evlerinin zarar görmesinin ardından otobüslerle Erzurum'daki GSB yurtlarında misafir edilen depremzedelerin tüm ihtiyaçları karşılanıyor.
Yaraları sarılmaya çalışılan depremzedeler, afette yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Annesi ve babasıyla yurtta kalan 24 yaşındaki Hatice Bekçi, depreme evlerinde yakalandığını, sarsıntıda uyandığında annesinin sürekli kelimeişehadet getirdiğini ve panik yaptığını söyledi.
Ayağa kalkmaya çalıştıkça bulunduğu yere düştüğünü ve dengesini bir türlü sağlayamadığını belirten Bekçi, "O anda pencereden karşımızdaki üç katlı binanın yıkıldığını gördüm. O binanın yıkılışı gözümün önünden gitmiyor. Evden güçlükle çıktık. Deprem olduktan sonra sallantılar devam ediyordu." dedi.
Bekçi, babasının diyaliz hastası olması nedeniyle sarsıntı bittiğinde ilaçları almak için tekrar eve girdiğini aktardı.
Halen deprem oluyor sanıyorum
İlaçları almak isterken yeniden sallanmaya başladıklarını ifade eden Hatice Bekçi, şöyle konuştu:
"Tekrar evine içine girdim ve yatağın yanındaydı çantam. Onu aldım içine bisküvi vardı onu koydum. Anemin çantası vardı dolabın üstünde o başıma düştü. Nasıl sallandı onu tarif edemem. Beşik desem beşik gibi sallanmadı. Daha kötüydü. Hızlı bir şekildeydi. Karşıdaki evin yıkıldığı an gözümün önünden gitmiyor. Depremin ardından kaç gün geçti halen deprem oluyor sanıyorum."
Yaşadıkların anlatırken gözyaşlarını tutamayan anne Zahide Bekçi de deprem anında öleceğini hissettiğini ve o anları unutmasının mümkün olmadığını söyledi.
GSB'de yıkılan evlerinden getirdikleri "Neşe" isimli kedileriyle aynı odada kaldıklarını dile getiren Zahide Bekçi, şöyle devam etti:
"Evin sol tarafının bakılacak hali yok. Biz sağ tarafındaydık kurtulduk. Sol tarafta olsak ölürdük. Çok sallandık, bizi böyle kaldırıp kaldırıp yere vuruyordu. Sesler çıkıyordu hışırtılar sesler karmaşalar. O an gitsin istiyorsun ama gitmiyor. Biz o anı yaşadık kimse yaşamasın. Kelimelerle anlatılamaz ama yaşamayan da bilemez. Evimizin yarısı yıkıldı. 11 gün arabanın içinde oturduk gidecek gelecek yerimiz yoktu. Oğlum sağlık personeli hastanede görevli olduğu için o gelemedi yanımıza ve biz 12. gün buraya geldik. Kedimiz Neşeyi de enkazdan bulup çıkardık. Bizimle kalıyor burada, o bizim neşe kaynağımız. Buraya gelince ilk kez uyuduk."
Baba Rüstem Bekçi ise sarsıntı anında çıkan seslerin halen kulaklarında çınladığını aktardı.
Çok sayıda tanıdığının hayatını kaybettiğini belirten Bekçi, "Karşı komşum öldü, her bir evde üç dört kişi öldü. Deprem anında, canımızı kurtaralım istedik başka bir şey gözümüzde yoktu. Sarsıntı anında çıkan sesleri anlatamam. Bir gittik bir geldik sağa sola. Deprem sonrası kızımı soruyorum birine. Kim kimdir o anda anlamıyorsunuz." dedi.
Şimdi en azından geçici bir evimiz oldu
GSB'de eşi ve iki çocuğuyla kalan Akif Kazan ise Erzurum'a gelirken, endişeli olduklarını fakat sonrasında karşılaştığı misafirperverlik sayesinde duygulandıklarını söyledi.
"Erzurum soğuk bir memleket ama insanları çok sıcak ve samimi" diyen Kazan, şöyle konuştu:
"Deprem sonrası sokağa fırladık ve karşımızdaki ev yıkıldı. O anda yıkılan eve doğru biraz daha yaklaşsak yıkıntılar üstümüze gelecekti. Komşumuzun bir minibüsü vardı onun içinde kaldık iki gün. Sonra bir iki gün de çadırda kaldık. Sonra buraya geldik. Şimdi en azından geçici bir evimiz oldu. Deprem anında dedim dünyanın sonu geldi. Allah yüzümüze baktı."
Eşi Cennet Kazan da oturdukları sokağa deprem sonrası korktuğu için girmeye cesaret edemediğini vurguladı.
Çocuklarının da psikolojisinin bozulduğunu ifade eden Cennet Kazan, "Bu korkuları ve yaşadıklarımızı üzerimizden nasıl atacağız bilmiyorum. Nasıl bir hayat yaşayacağımızı da bilemiyorum. Buraya geldiğimiz için de bir yandan mutluyum. Yemeğe gidiyoruz insanlar bize çok iyi davranıyor. Onların yardımları ve desteği biraz daha iyi oldu moral oldu. Burası bizim geçici bir evimiz oldu." diye konuştu.
Annemle babamın elini ayağını görebiliyorum ama çekip çıkartamıyorum
Yurtta konaklayan Selahattin Tatlı ise depremde enkaz altından çıktığını ancak anne ve babasını kaybettiğini söyledi.
Deprem anında yeğenleriyle aynı yerde olduğunu, oluşturduğu "hayat üçgeni" sayesinde hayatta kaldıklarını belirten Tatlı, şunları anlattı:
"İki yeğenim ranzada yatıyordu onları alıp yere yatırdım. Kolonun dibinde yatağın yanında hayat üçgeni oluşturdum. Sonra dışarı çıkınca ev tamamen kullanılmaz hale gelmişti. Neredeyse büyük kısmı yıkıldı. Kardeşlerimden haber aldım, yakınlarımı aradım ve annem ile babamı bulmaya çalıştık. Oturdukları apartmana gittiğimde onların hayatını kaybettiğini öğrendim. Annemle babamın elini ayağını görebiliyorum ama çekip çıkartamıyordum. Tüm Türkiye'nin başı sağ olsun. Rabb'im bir daha bu günleri yaşatmasın. En azından şimdi sıcak bir yerdeyiz ve en azından banyomuzu yapıyoruz."