İSTANBUL - İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu'nda kabul edilen "2022 Türkiye Raporu"nun, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) sürecine katkıda bulunma amacını karşılamadığını belirtti.
Zeytinoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, 13 Eylül'de AP Genel Kurulu'nda kabul edilen rapora ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Raporun Türkiye'nin AB sürecine katkıda bulunma amacını karşılamadığını aktaran Zeytinoğlu, eleştiride cömert ama ilişkilere olumlu yön verme açısından zayıf bir belge olduğunu ifade etti.
İKV Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, şunları kaydetti:
"AP Raportörü Nacho Sanchez Amor tarafından hazırlanan raporda, aday ülke ve AB açısından önemli bir partner olduğunun belirtilmesine rağmen, Türkiye ile katılım sürecinin devam edemeyeceği ve bunun yerine 'paralel ve gerçekçi' yeni bir çerçevenin bulunması gerektiği vurgulanıyor. İlişkilerde önerilen yeni model aslında uzunca bir süredir Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan çevrelerce gündeme getirilen imtiyazlı ortaklık veya stratejik ortaklık olarak ifade edilen önerilere benziyor. İlk olarak 2004'te Almanya'da Hristiyan demokratların hazırladığı raporda gündeme gelen imtiyazlı ortaklık o günden bugüne içi doldurulamayan ve tam üyeliğe alternatif olamayan bir model. Bu önerilerin ısıtılarak tekrar önümüze getirilmesi ilişkilere fayda sağlamıyor."
Türkiye-AB ilişkilerini bulunduğu durumdan ileriye taşıyacak tek modelin üyelik süreci olduğunu vurgulayan Zeytinoğlu, bunun canlandırılabilmesi için iki tarafa da iş düştüğünü bildirdi.
Zeytinoğlu, "Türkiye için AB reformlarının yeniden canlandırılması en önemli şart. Ancak AB tarafı bu yönde iradesini ortaya koymadıkça inandırıcı bir sürecin yeniden başlaması zor gözüküyor. AP ilişkilerin bu yönde ilerlemesi ve canlanması için daha proaktif bir rol üstlenebilirdi. Ancak bunun yerine ilişkilerde yine mülteci konusunu merkeze almayı, bu yönde Türkiye'nin rolünü överken dış politikadaki uyumsuzluğu öne çıkarmayı tercih etti. AB üyelik süreci farklı yollarla baltalanmış olan bir ülkenin AB dış politikasına uyum sağlamasını beklemek bir çelişki oluşturuyor. AB ve Türkiye arasında gerçek bir iş birliği ve bütünleşme için bütüncül bir yaklaşım gerekir. Onu da sadece üyelik hedefi doğrultusunda ilerleyecek bir katılım süreci sağlayabilir." değerlendirmesinde bulundu.