İSTANBUL - İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) Ersin Tatar'ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle, yeni dönemde KKTC'ye yönelik yatırımların hız kazanması çağrısında bulundu.
Ayhan Zeytinoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, KKTC Cumhurbaşkanlığına seçilen Ersin Tatar'ı kutladı.
Zeytinoğlu, Tatar'ın Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını en iyi şekilde savunacağına inançlarının tam olduğunu ifade ederek, "Bundan sonraki süreçte Türk iş dünyası olarak da KKTC ve Kıbrıs Türk halkının yanında olacağız. KKTC'nin stratejik öneminin yanında bir yatırım üssü olarak da kalkınması büyük önem taşıyor. Bu şekilde uluslararası sahada daha da güçlenmesi mümkün olacaktır." ifadelerini kullandı.
KKTC'ye Türkiye'deki iş insanlarının yatırımlarının artmasının sağlanması için Türkiye'de 5'inci ve 6'ncı bölgelere sağlanan teşviklere eşdeğer teşvik sağlanmasının yerinde olacağını belirten Zeytinoğlu, şunları kaydetti:
"KKTC özellikle taze meyve ve sebze yetiştiriciliği ve seracılık gibi tarım sektörleri ve eğitim ve turizm gibi hizmet sektörlerinde verimli olabilecek yatırıma uygun bir ülke. Buraya yatırımları özendirmek için Türkiye'de 5'inci ve 6'ncı bölgelere uygulanan teşviklere eşdeğer teşvik mekanizmaları hızla harekete geçirilmeli. Böyle bir teşvik uygulaması Türkiye ve KKTC için kazan-kazan formülü oluşturur. KKTC'nin ekonomik olarak da kalkınması Doğu Akdeniz'de gözbebeği haline gelmesini sağlayacaktır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) karşı daha güçlü olması ve müzakere pozisyonunun güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Bugüne kadar BM çerçevesindeki çözüm çabaları sonuç vermedi. Aslında çözüm istemeyen tarafın GKRY olduğuna da gördük. AB de KKTC'yi görmezden geldi. Ne doğrudan ticaret tüzüğü çıkarılabildi ne de hellim peynirinin tescili gibi bir konu çözüme ulaşabildi. Artık Kıbrıs'ta vites değiştirmenin zamanı geldi. İş dünyasının da KKTC'ye desteğini artırmak ve KKTC'nin ekonomik potansiyelinin hayata geçirilmesini sağlamak için teşvik verilmesinin etkisi önemli olacaktır."
GKRY statüsünü Türkiye'nin AB müzakerelerini baltalamak için kullandı
Ayhan Zeytinoğlu, AB'nin tüm adayı temsilen GKRY'i 2004 yılında üye olarak kabul etmesinin tarihi bir hata olduğunu belirtti.
Kıbrıs sorununun Türkiye-AB ilişkileri açısından kritik bir konu olduğunu ifade eden Zeytinoğlu, "2003 yılında imzalanan Atina Anlaşması'nın ardından 2004 yılında GKRY tüm adayı temsilen AB'ye üye oldu. Ancak bu üyelik AB değerlerine aykırıydı. Zira Güney Kıbrıs'ta yapılan referandumda BM'nin adayı tek bir entiteye dönüştürmeyi öngören Annan planı reddedildi. Bu şekilde bir barış planını reddeden bir yönetim Kıbrıs'ı temsilen AB üyesi oldu. Kuzey Kıbrıs Türk halkı ise planı kabul etmesine rağmen cezalandırılmış oldu. Bu AB'nin Helsinki sonuçlarında da öngörülen ikili sorunların barışçı çözümü ilkesine de aykırıydı. Bir kere AB üyesi olduktan sonra GKRY bu statüsünü Türkiye'nin AB müzakerelerini baltalamak için kullandı. Bugüne kadar bu olumsuz tutumun devam ettiğini görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
BM çerçevesinde bir çözümü aslında GKRY'nin istemediğinin iyice ortaya çıktığını belirten Zeytinoğlu, şunları kaydetti:
"Kıbrıs Türk halkına eşit ve adil bir statü kazandıracak olan her türlü çözüme karşılar. Böyle bir durumda adada Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını koruyacak bir çözüme ulaşılması da zor gözüküyor. Türkiye'nin de desteğiyle yeni cumhurbaşkanı Tatar'ın gerek BM nezdindeki girişimlerde, gerekse uluslararası platformda KKTC'nin çıkarlarını en iyi şekilde savunacağını düşünüyoruz. AB ise konuya taraflı ve adil olmayan bir şekilde yaklaşıyor ve GKRY'nin 80 milyonluk bir ülke ile ilişkileri bu şekilde bloke etmesine izin veriyor. 1964'ten beri ortak, 1996'dan beri gümrük birliği partneri, 1999'dan beri aday ve 2005'ten beri AB'ye katılımı müzakere eden ülke olan Türkiye'nin yaklaşım ve görüşlerini dikkate almadan tamamen Kıbrıs Rum ve Yunan tezlerinin desteklenmesi ve Türkiye'nin "uluslararası hukuka uymayan ve yasadışı" hareket eden ülke olarak ilan edilmesi son derece hatalı bir yaklaşım. Doğu Akdeniz'de güvenlik ve barışa da hizmet etmediği gibi AB'nin uzun vadeli çıkarlarına da hizmet etmiyor. AB'yi sağduyulu ve adil bir yaklaşıma davet ediyoruz."Kaynak:AA