İSTANBUL - Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Savaş Akcan, "Millî ekonominin temeli tarım, tarımsal üretimin en önemli ve stratejik ögesi ise tohumdur." dedi.
Güvenilir Ürün Platformu'ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) tohumculuk sektöründeki son gelişmeleri anlattı. Güvenilir Ürün Platformu, Türkiye Tohumcular Birliği'nin ortaklaşa gerçekleştirdiği organizasyonda iklim değişikliğinden tarımsal desteklemelere, GDO'lu ürünlerden teknolojik gelişmelere bir çok konu masaya yatırıldı.
GROWTECH bünyesinde gerçekleşen toplantıya TÜRKTOB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Savaş Akcan, Yönetim Kurulu Üyesi Dr.Ahmet Yılmaz ve Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Aykut Hacıoğlu katıldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Akcan, tarımsal üretimin en stratejik öğesinin tohum olduğunu belirtti. Akcan, "Dünyada en stratejik sektörlerin başında tarım ve gıda geliyor. Bu gerçeği; iklim değişikliği, küresel ısınma, kuraklık ve pandeminin etkileri ile hepimiz çok daha iyi anladık. Millî ekonominin temeli tarım, tarımsal üretimin en önemli ve stratejik ögesi ise tohumdur. O zaman tohumu ve tohumculuk sektörünü de aynı bakış açısı ile değerlendirmek gerekiyor. İklim değişiklikleri, teknolojik gelişmeler ve pandemi nedeniyle farklılaşan üretim ve tedarik koşulları tohumun bu misyonunu hem güçlendiriyor hem de dönüştürüyor. İklim krizine çözüm alternatifleri arasında ilk sırada tohum var. Kuraklığa dayanıklı/toleranslı yeni bitki çeşitleri talep ediliyor. Değişen gıda güvenliği anlayışının üretime etkisi tarladan, bahçeden yani tohumdan başlıyor." ifadelerini kullandı.
Tohumculuğun her biri ayrı ekonomik etkinlik dalı olan bitki ıslahı, yetiştiricilik, sanayi, dağıtım, pazarlama ve satış süreçlerini kapsayan dev bir sektör olduğunun altını çizen Akcan, şunları aktardı:
"2008 yılının sonunda kurulan ve bugün 65 bin üyeye ulaşan Türkiye Tohumcular Birliği olarak konu alanımız bildiğiniz gibi sadece tohum değil. Meyve fidancılığını, sebze fideciliğini ve süs bitkiciliğini de kapsayan geniş bir yelpazede hizmet veriyoruz. Tohumculuk sektörünün gelişimindeki en önemli parametrelerden biri sertifikalı tohumluk üretimi ve kullanımındaki artıştır.
Türkiye'de 2000 yılında 145 bin ton olan üretim, 2007 yılında 325 bin tona, özel sektörün gayretleri ve sertifikalı tohum kulanım ve üretim desteklerinin etkisi ile 2010 yılında 497 bin tona yükselmiş, 2017 yılında 1 milyon tonu aşmış, 2020 yılında ise 1 milyon 242 bin ton olmuştur. TÜRKTOB bünyesinde görev yapan 7 alt birliğin görev alanına giren fide, fidan ve süs bitkisi üretimlerinde de büyük artışlar görülmüştür. 2016 yılında yaklaşık 138 milyon adet olan meyve fidanı üretimi 2020 yılında 192 milyon adede, 4 milyar adet olan sebze fidesi üretimi 5 milyar adede yükselmiş, ayrıca 1 milyar 620 bin adet süs bitkisi üretilmiştir."
Fidan, fide ve süs bitkileri üretiminin tamamına yakınının özel sektör tarafından gerçekleştirildiğine işaret eden Akcan, "Söz konusu dönemler içerisinde dış ticaret dengesi de ihracat lehine gelişmeye başlamış, 2007 yılında yüzde 38 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2016 yılında yüzde 76'ya çıkmış, 2018 yılında ilk kez ihracatımız ithalatı geçmiştir. İhracat artışı devam etmektedir.
2020 yılında toplam (tohum, fidan, süs bitkileri) ihracat 278 milyon dolar, ithalat 242 milyon dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 114 olmuştur. Veriler, 2021 yılında da dış ticaret fazlası vereceğimizi göstermektedir.Türkiye'de son 15 yılda ihracatını 8 kat arttıran başka sektör yoktur. Türkiye 93 ülkeye tohum ihraç etmektedir. Hedefimiz küresel tohum ticaretinde dünyada ilk 5 ülke arasına girmektir." açıklamasında bulundu.
İsrail'den ithal edilen tohum yüzde 5 bile değil
Çokuluslu şirketlerin piyasadaki durumuna dair değerlendirmeler yapan Akcan, "Yerli ve yerli-yabancı ortak sermayeli şirketlerin ticaret hacmi içindeki payının yüzde 70 olduğu bir sektöre ve sektörü temsil eden Türkiye Tohumcular Birliğinin yapısına çok uluslu şirketlerin ve onların yerli ortaklarının hakim olduğunu söylemek büyük haksızlıktır. Zaman zaman özellikle İsrail tohumu da hala gündeme geliyor ne yazık ki. Uluslararası üretim ve ticaret kuralları çerçevesinde İsrail'den tohum ithalatı yapıyoruz ama ihracat da yapıyoruz. Ancak öyle bir izlenim var ki; sanki bütün tohumları İsrail'den alıyoruz veya İsrail'den tohum almazsak üretim yapamayacağız. 2020 yılında İsrail'den aldığımız tohumun değeri 13.7 milyon dolardır. Bu, toplam ithalatımızın yüzde 5'i bile değildir." açıklamasında bulundu.
Yerel tohumlarla üretim yapan çiftçilerimizin cezalandırılması ya da suçlu muamelesi görmesi mümkün değildir
Akcan yerel ürünlerle ilgili olarak da detaylar vererek, "Yerel çeşit adı altında ürünlerin; kontrolden geçmeden, tohum kalite standartlarına uygunluğu tespit edilmeden, tohumla geçen hastalık etmenleri yönüyle kontrol yapılmadan satılması, çiftçimizi ve tohum kullanıcıyı mağdur edebileceği ve ülke üretimini olumsuz etkileyeceği için ticarete konu edilmemektedir. Bu gereklilik gıda güvenliği ve güvenilirliğinin sağlanması için çok önemlidir. Ancak bu yerel çeşitlerin Kanun'a uygun olarak üretilip ticarete sunulmasında hiçbir engel bulunmamaktadır. Düzenlemenin amacı; yerel tohumların yayılmasını önlemek değil, verimli, kaliteli ve sağlıklı üretim yapılmasını sağlamaktır. Yerel tohumlarla üretim yapan ve ürünlerini pazarlayan çiftçilerimizin cezalandırılması ya da suçlu muamelesi görmesi mümkün değildir." yorumunu yaptı.