İSTANBUL - GÜLSELİ KENARLI - Uzmanlar, hava kirliliğinin beynin duyguları kontrol eden merkezlerinde bazı olumsuz değişikliklere neden olduğunu, düşük konsantrasyondaki kirleticilerin dahi moral bozukluğuna yol açabildiğini belirtiyor.
Hava kalitesini iyileştirmeye dönük çalışmaları teşvik etmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletlerin Aralık 2019'da gerçekleştirdiği 74'üncü oturumunda aldığı karar doğrultusunda her yıl 7 Eylül "Mavi Gökyüzü İçin Temiz Hava Günü" olarak kutlanıyor.
Hava kirliliğinin insanların duygusal durumlarında neden olabileceği değişiklikleri araştıran Stanford Üniversitesinden bilim insanları, yaklaşık 1 yıl boyunca, 18-89 yaş aralığındaki 150 kişinin günlük duygusal durumlarını ve hava kalitesi ölçümlerini analiz etti.
Araştırmaya katılanlara her günün sonunda 20 ayrı duygu konusunda sorular soruldu. Yerel hava kalitesi izleme cihazlarından elde edilen verilerin kullanıldığı çalışmada istatistiksel modellerle yapılan analizde, bireylerin duygusal durumlarının yaşadıkları bölgedeki hava kirliliği konsantrasyonları karşısında nasıl dalgalandığı incelendi.
Elde edilen sonuçlara göre, duygu durumunun yüzde 97'sinin hava kirliliği verileriyle ilişkili olduğu, hava kirliliğinin normalden yüksek olduğu günlerde bireylerin duygusal uyarılma düzeylerinin normalden düşük olduğu ortaya konuldu. Ayrıca hava kirliliğindeki her bir birim artışın, uyarılma seviyelerini yüzde 0,01 azalttığı belirlendi.
Hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde insanlar mutsuz ve stresli
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Ana Bilim Dalı Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Yıldız, AA muhabirine, hava kirliliğinin solunum sistemi ve kalp, damar hastalıkları üzerindeki etkisi bilinse de ruh sağlığı ve psikoloji üzerindeki etkisinin pek bilinmediğini söyledi.
Yıldız, "Hava kirliliğinin stresi artırdığı, konsantrasyonu bozduğu, kişiyi duygusal olarak daha hassas yaptığı, birtakım psikolojik ve psikiyatrik rahatsızlıklara zemin hazırladığı daha önceki çalışmalarda gösterilmişti. Bunun yanında hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde insanların daha mutsuz ve stresli oldukları da bilinen bir gerçek." dedi.
Bazı kişilerin hava kirliliğinin yarattığı psikolojik etkilere daha duyarlı olduğunun bilimsel çalışmalarla saptandığını anlatan Yıldız, hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde yaşayanların, özellikle de çocuk ve ergenlerin ileride oluşabilecek ruhsal rahatsızlıklar açısından daha fazla risk altında olduğunu ifade etti.
Havadaki kirleticilerin hangi yolla psikolojik sağlığı olumsuz etkilediğinin tam olarak bilinmediğine dikkati çeken Yıldız, "Hava kirliliğinin olduğu bölgelerdeki kişilerde beynin duyguları kontrol eden merkezlerinde bazı olumsuz değişiklikler saptandı. Hava kirliliği vücudun strese dayanıklılığını azaltarak ve duygusal yanıtları bozarak ruhsal rahatsızlıkların oluşmasına dolaylı olarak katkıda bulunuyor." diye konuştu.
Yıldız, psikolojik ve psikiyatrik rahatsızlıkların çoğunda tek bir neden olmadığını, kişinin ruhsal sıkıntısında ailevi sıkıntılarının, kendi psikolojik yapısının, sosyal ortamın ve doğanın ayrı ayrı payları bulunduğunu vurguladı.
Bireysel olarak alınması gereken önlemler konusunda Yıldız, şu önerilerde bulundu:
"Havanın kalitesinin ölçüldüğünü ve birçok mecradan buna ulaşabileceğimizi biliyoruz, dolayısıyla hava kalitesini takip edip hava kirliliğinin yoğun olduğu saatlerde dışarıda geçirdiğimiz süreyi sınırlamak bir seçenek. Sigara veya benzer şekilde hava kalitesini olumsuz etkileyen ortamlardan uzak durmak gerekiyor. İmkanlarımız ölçüsünde doğada vakit geçirmeye çalışmak hava kirliliğinden de bağımsız, ruhsal olarak iyi gelen bir aktivitedir. Antioksidan yönünden zengin besin tüketmek ve stresimizi azaltacak bir yaşam tarzı da ruh sağlığımızı korumaya yardımcı olabilir."
İnsan psikolojisini etkileme olasılığı çok yüksek
Akademik Solunum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, kirli havanın yoğun olduğu günlerde anksiyete ve psikolojinin olumsuz etkilendiğini destekleyen dünyada birçok çalışma bulunduğunu aktardı.
Tutluoğlu, kirli havanın, ruh sağlığı açısından tek başına neden olarak gösterilemeyeceğini, ancak psikolojik rahatsızlıklara yatkınlığı bulunan kişilerde daha fazla bir depresyon haline ya da var olan psikolojik problemlerin artmasına yol açabileceğini dile getirdi.
Aşırı doğa olaylarının insanlar üzerinde kaygı yarattığından ve genel psikolojinin bozulmasına yol açtığından bahseden Tutluoğlu, "Kirli havayı zaten bir tabaka halinde puslu olarak görebiliyoruz, net bir havada insan psikolojisi daha iyi oluyor, kirli ve puslu bir havada insan kendini daha kötü hissedebiliyor." diye konuştu.
Havada bulunan kirleticilere değinen Tutluoğlu, şu değerlendirmeleri paylaştı:
"Soba zehirlenmelerini yapan şey karbonmonoksittir, fazla konsantrasyonlarda ilk olarak genel bir sarhoşluk hali oluşturup daha sonra bilinç kaybına ve yaşamın kaybedilmesine kadar gider. Aynı şekilde çok yüksek konsantrasyonlarda kükürtdioksit solunum yollarında, gözde, boğazda hassasiyete neden olarak genel sinir sistemini de etkileyebilir. Yani sadece görüntü olarak değil, içerik olarak da hava kirliliğinin insan psikolojisini etkileme olasılığı çok yüksek. Hava kirleticiler yüksek konsantrasyonda ölüme dahi götürebilen ciddi etkiler oluştururken düşük konsantrasyonda insanlarda moral bozukluğu, düşük enerji gibi tepkilere yol açabiliyor."
Tutluoğlu, sanayi bölgelerinde havada, partikül madde, kükürtdioksit, karbonmonoksit, nitrojen oksit gibi genel kirleticilerin dışında kimyasal maddelerin solunmasının da söz konusu olduğunu, bu nedenle özellikle sanayinin yoğun olduğu bölgelerdeki kişilerin psikolojisinin daha da olumsuz etkilenebileceğini vurguladı.
Cep telefonu uygulamalarıyla hava kalitesinin takip edilebileceğini işaret eden Tutluoğlu sözlerini "Hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde mümkün olduğunda sokağa çıkılmaması, özellikle egzersiz veya yürüyüş yapılmamasını önerebiliriz." diyerek tamamladı.