İSTANBUL - Gilead Türkiye Medikal Direktörü Dr. Serhan Sevgi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla üçlü negatif meme kanserine (TNBC) ilişkin hastaya sağlanan faydayı artırmak amacıyla yeni nesil tedavilerin geliştirilmesinin kritik bir öneme sahip olduğunu ifade etti.
Gilead'dan yapılan açıklamaya göre, kanser hem dünya hem Türkiye'de ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada her yıl 19,3 milyon yeni kanser vakası görülürken bunun 2040'da 30 milyonun üzerinde olması bekleniyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, dünya geneli için yaklaşık her 6 ölümden biri, Türkiye'de ise her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşiyor.
Meme kanseri, dünyada kanser türleri içerisinde kadınlarda görülme sıklığı açısından ilk sırada yer alıyor. Meme kanseri kendi içinde alt türlere ayrılırken her birinin seyri ve tedavisi farklı. Alt türlerinden biri olan üçlü TNBC, genç yaşta, geç evrede teşhis edilmesi ve agresif seyir göstermesiyle dikkati çekiyor.
Meme kanserinin farklı alt türlerinin tanı ve tedavi süreçlerinde yaşanan zorluklara dikkat çekmek, farkındalık yaratmak için yapılan çalışmalar büyük önem taşıyor. Bu bağlamda, Kanser Savaşçıları Derneği'nin yürüttüğü projelerden biri de TNBC tanısı alan bireylerin ve yakınlarının yaşadığı sorunları ele alıyor.
Hastaların yenilikçi tedavilere erişimini artırmak önceliğimizdir
Açıklamada görüşlerine yer verilen Gilead Türkiye Medikal Direktörü Dr. Serhan Sevgi, üçlü negatif meme kanseri (TNBC) hastalarının genellikle genç ve sıklıkla ailelerinde meme kanseri öyküsü bulunan kadınlardan oluştuğunu belirtti.
Sevgi, şunları kaydetti:
"Bu hastalığın genç yaşta, geç evrede teşhis edilmesi ve agresif seyir göstermesi nedeniyle hastaların yenilikçi tedavilere erişiminin sağlanması büyük önem taşıyor. TNBC'nin son derece heterojen yapısı, tedavisini zorlaştırmakta ve genellikle cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiyle kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Bunun yanı sıra, hastaya sağlanan faydayı artırmak amacıyla yeni nesil tedavilerin geliştirilmesi de kritik bir öneme sahip. Gilead olarak, onkoloji alanında hastaların henüz karşılanmamış ihtiyaçlarına çözüm sunmak için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Son altı yılda Türkiye'de klinik çalışmalarla birlikte 7,2 milyon dolar değerinde AR-GE desteği sağladık. Hastaların yenilikçi tedavilere erişimini artırmak önceliğimizdir."
İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez de TNBC'nin meme kanseri vakalarının sadece yüzde 15'ini oluşturmasına rağmen, meme kanserine bağlı yaşam kayıplarının büyük bir kısmına neden olduğunu vurguladı.
Hastaların çoğunun genç ve hastalık genellikle ileri evrede teşhis edildiğinin altını çizen Sönmez, "TNBC, hormon reseptörleri ve HER2 proteini taşımadığı için, diğer meme kanseri türlerinde kullanılan tedavilere yanıt vermiyor ve mevcut tedavi seçenekleri sınırlı kalıyor. Hastalığın bu agresif yapısı ve sınırlı tedavi seçenekleri, yenilikçi tedavi yöntemlerine ve klinik çalışmalara erişimi daha da önemli hale getiriyor. Sağlık Bakanlığı'nın bu alandaki çabaları değerli, ayrıca hastaların doğru bilgilendirilmesi ve bu tedavilere hızlı bir şekilde erişiminin sağlanması kritik öneme sahip." ifadelerini kullandı.
Eğitim, farkındalık ve psikolojik destek konularında projelere imza atıyoruz
Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Dr. Belma Kurdoğlu Akgün ise Kanser Savaşçıları Derneği olarak, üçlü negatif meme kanseri tanısı alan bireylerin tanı ve tedavi süreçlerinde yaşadıkları sorunları ve ihtiyaçları belirleyerek çözüm üretebilmek adına bilimsel bir araştırma gerçekleştirdiklerini belirtti.
Akgün, araştırmanın, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Sert tarafından yürütüldüğünü aktararak, şunları kaydetti:
"Amacımız, üçlü negatif meme kanseri tanısı alanların ve yakınlarının kanserle tanışma anından itibaren tedavi ve sonrasındaki süreçlerinde karşılaşabilecekleri ihtiyaçlara çözümler üretebilmektir. Eğitim, farkındalık ve psikolojik destek konularında projelere imza atıyoruz. Hasta Yolculuğu araştırması da bunun bir parçası, bu araştırmanın, kanserle ilgili toplumda farkındalık yaratacağına inanıyoruz. Araştırma sürecinde elde ettiğimiz bulgular, hastaların tedavi süreçlerindeki zorlukları ve bilgi eksikliklerini ortaya koymakta ve bu konuda toplumsal bilinçlenmenin artırılmasına katkı sağlayacaktır."