Muş'ta "Benim Hikâyem" mottosuyla düzenlenen "10. Uluslararası Onkoloji Günleri" programına katılan Gazeteci-Yazar Fulya Soybaş, "Bir haberde saçlarım avuçlarıma gelince evet sen kansersin dedim kendi kendime" dedi.
Muş - Birçok ülkeden bilim insanı ve sivil toplum örgütü temsilcisi, kanser farkındalığı için Muş'ta bir araya geldi. Hastalığı atlatanlar hikâyelerini ve mücadele süreçlerini anlattı. Genç Birikim Derneği'nin ev sahipliğinde farklı sivil toplum örgütlerinin destek verdiği buluşmada ana tema meme kanseriydi. Onkoloji günlerinde kanserle mücadelede önleyici yöntemler, erken teşhis tedavi ve psikososyal destekler gibi konular konuşuldu. 40'a yakın bilim insanı, erken tanı tedavi ve kanser sonrası yaşam konularında deneyimlerini paylaştı.
"Hikâyem hayat olsun" sloganıyla meme kanserinde mücadeleyi kazanmış kadınlar başarı hikâyelerini anlattı. "10. Uluslararası Onkoloji Günleri" programına katılarak kanserle mücadele hikâyesini anlatan Fulya Soybaş, ayna karşısında kendine teşhis koyduğunu belirterek, "2 yıl önce kendi kendime ayna karşısında muayene yaparken teşhis koydum. Çok yoğun bir günden sonra eve gelmiştim. Sağ mememde elime bir kitle geldi. Allah Allah dedim yani ne oluyor, bir şey var bu kadar hani büyük bir şey ne olabilir dedim. Hemen ertesi gün doktora gittim ama insan kendine kondurmuyor böyle şeyleri, diyorsun ki yok canım hani bir başkasının olabilir ama senin olmazmış gibi geliyor ama gene de hemen ertesi gün bir doktor randevusu ayarladım gittim. Tabii süreç biraz uzadı işte MR, mamografi, ultrason ve biyopsi derken maalesef kötü haberi aldım. Meme kanseri hormon pozitifti. Hemen akabinde öncelikle kemoterapi süreci başladı. 16 kemoterapi aldım. Onlardan dördü kırmızı ilaç denen ağır kemoterapi, sonrasında beyaz ilaç denen kemoterapiyi aldım" dedi.
Kanserle mücadelesinde kendisini en çok üzen olayın saçlarının dökülmesi olduğunu ifade eden Soybaş, saçları dökülünce kanserle yüzleştiğini söyleyerek, "Saçlarınız dökülüyor. Haliyle kaşınız dökülüyor. Şişmeye başlıyorsunuz, yüzünüz eliniz kolunuz şişiyor. Çok zordu kemoterapi ama işte aileyle, arkadaşlarla, dostlarla ve doktorumuzun desteğiyle o kötü günleri şimdi geride bıraktık. Çok daha iyiyim, çok daha sağlıklıyım şu anda. Halen 3 ayda bir kontrollerim devam ediyor. Beni o dönemde en çok etkileyen saçlarımın dökülmesi olmuştu. Çok kıymet veriyorum. Çünkü kadın saçıyla kendini güzel hisseden bir varlık. Ben de saçlarımı böyle haberdeydim, hatta bir haberde böyle kimse de bilmiyordu saklamaya da çalışıyordum, o dönemler küçük bir bukle böyle düşünce ah dedim. Doktor yüzüme 'sen kansersin' dediği zaman inan o kadar üzülmemiştim. Ama o saç elime geldiği an dedim kansersin ilk öyle yüzleştim" şeklinde konuştu.
Kanseri atlatan Soybaş, hikâyesini paylaşmaya başlaması ile birlikte ülkenin farklı yerlerinden kendisine hastaların ulaştığını ifade ederek, "Biz kocaman bir aile olduk. Benim bu hikâyemi yazmaya karar vermem ve gazetede röportajlar yapıp kendi hikâyemi yapmakla beraber Türkiye'nin birçok yerinden insana ulaştırıyordu. 'Biliyor musun ben de şu an böyle bir süreçte içindeyim, biliyor musun bende böyle bir şey yaşıyorum' diye o dayanışma bana çok iyi geldi. Benim burada olmamın sebebi o dayanışmaydı. Şunu söylemek istiyorum, dünyada her 8 kadından biri meme kanseridir. Erken tanıyla önlenebilir bir kanser türü, tek yapmanız gereken aynanın karşısına geçeceksiniz ve kendinize dokunacaksınız. Acaba yanlış bir şey var mı? Hani bir elinizde bir kitle geliyor mu? Hemen doktora gideceksiniz ihmal etmeyeceksiniz. Mümkünse 6 ayda bir, 40 yaşın üzerinde ise mutlaka düzenli kontrollerinizi yaptıracaksınız. İşte en başından o kitleler büyümeden yakalarsak, hiç kemoterapiye bile gerek kalmıyor. Bugün o kadar ilerledi ki tıp, hemen küçük bir ameliyatla belki biraz ışın tedavisiyle radyoloji ile geçip gidiyor. O yüzden erkenden yakalamak çok önemli, işte bu kötü süreçte yaşayıp atlatmış survivorlar olarak bugün buradayız. İnşallah daha birçok insanı kansere yakalanmadan farkındalığını arttırarak kurtarma peşindeyiz" şeklinde konuştu.