Erzurum - TEVHİD FURKAN NEHRİ - Türkiye'nin en çok mera varlığına sahip ikinci şehri Erzurum'un yaylaları, bu sezon 500'ün üzerinde göçer aile ile 70 bin küçükbaş hayvana ev sahipliği yapıyor.
Erzurum, geniş meralarında yetişen endemik bitkileri, yüksek rakımlı yaylaları ve temiz su kaynakları ile göçer ailelerin yıllardır tercih ettiği illerin başında geliyor.
Yaz aylarında hayvanlarını otlatmak için Erzincan, Diyarbakır, Elazığ, Şanlıurfa, Şırnak gibi şehirlerden binlerce küçükbaş hayvanın bulunduğu sürüleriyle kentteki yaylalara çıkan göçerler, yüksek rakımda kurdukları çadırlarda konaklıyor.
Haziranın başında bölgeye gelen göçer aileler, eylül ayının sonuna kadar, süt, peynir, tereyağı ve koyun yünlerini satarak geçimlerini sağlıyor.
Göçer erkekler hayvan sürülerini otlatırken, kadınlar da süt sağımı ve peynir hazırlama işlerini yapıyor. Çocukları ise günlerini yaylada ailelerine yardım edip, aralarında oyunlar oynayarak geçiriyor.
Kentteki yaylalara bu sezon 500'ün üzerinde göçer aile ile 70 bin küçükbaş hayvan geldi.
Türkiye'de mera varlığı bakımından 2. sıradayız
İl Tarım ve Orman Müdürü Alpaslan Kenger, AA muhabirine, rakımın yüksekliği ve endemik bitki türünün çok olması nedeniyle bölgenin yetiştiriciler için avantajlar sunduğunu, yaylalarda otlayan hayvanların süt ve et kalitesinin arttığını söyledi.
Erzurum'da 720 bin büyükbaş, 900 bin küçükbaş hayvanın bulunduğunu ifade eden Kenger, "Toplam 15 milyon 500 bin dekar mera varlığı ile Türkiye'de mera varlığı bakımından 2. sıradayız. Türkiye meralarının büyük bir kısmını şehrimizde barındırıyoruz. Göçerler özellikle Doğu ve Güneydoğu illerimizden, hayvancılık yapmak için otlatma sezonunda geliyor. Şehrimizde toplam 21 lokasyonda 180 bin dekar alanı ihtiyaç fazlası olarak belirledik. Toplam 70 bin küçükbaş hayvanı otlatma sezonunda misafir ediyoruz. Bu bir kültür, gelenek haline gelmiş. 40-50 yıldan bu yana bu geleneği devam ettiren çiftçilerimiz var." diye konuştu.
Yakutiye ilçesinde, Fırat Nehri'nin kaynağının bulunduğu Dumlubaba Yaylası'nda, 2 bin 600 rakımda ailesiyle çadır kuran Erzincanlı İsmet Beydili ise Erzurum Valiliği ve Tarım ve Orman Müdürlüğünün belirlediği tarihlerde bölgeye geldiklerini anlattı.
Yaylada 50 göçer ailenin bulunduğunu dile getiren Beydili, şöyle devam etti:
"Göçer ailelerimiz geçim kaynağı için bu mesleği yapıyor. Mesleğin temel ürünleri de hayvanın eti, sütü ve yağı. En favori ürünümüz Erzincan tulum peyniridir. Sabah 10.00'da ve akşam olmak üzere günde iki defa sağım yapılır, peynirler doğal mayayla mayalanır. Mevsim şartlarına göre tulum haline getirilir. Burada ürettiğimiz tulum peynirini tüm Türkiye'ye gönderiyoruz."
Doğayla baş başayız
Beydili, göçer hayatının önemli bir kültür olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"Göçerlik, hayvancılığın kökeni, Orta Asya Türk kültüründen gelen bir meslek. Doğayla baş başayız, gecemiz gündüzümüz yok. Kar, yağmur demeden tüm aile bireyleriyle herkes çalışıyor. 7'den 70'e birlikte bu işi yaparak üstesinden gelmeye çalışıyor. Buradaki üreticilerin üzerinde sadece bez çadır var. Göçer hayatımızda bayanların rolü çok önemli. Nasırlaşmış öpülesi elleri ile koyunları sağıyor, peynirleri yapıyor, odunu topluyor, tezek topluyorlar. Yapmadıkları iş yok. Çocuğunu sırtında taşır, bebeği ile birlikte çalışır.
Hayat şartları zor. Aileler birbirinin akrabası olmasa dahi bölgedeki herkes kendi yakın akrabasıymış gibi hareket eder. Bireysel olarak herkes kendi koyununu sağar fakat bunun dışında iş gücüne ihtiyaç duyulmasında herkes yardımlaşma içine girer. Toplu hareket edilir. Birbirini son derece destekler."
Elektrik ihtiyaçlarını güneş panelleri ile karşıladıklarını belirten Beydili, "Ot zenginliği ve suların temizliği süte de etki yapıyor. Hayvan, sağım saatleri dışında tamamen merada doğal besleniyor. Havası temiz, rakım yüksek. Süt ve süt ürünleri organik oluyor." ifadelerini kullandı.