Erzurum - Erzurum'da "Her bağış filizlenen yeni bir hayattır" başlıklı Organ Bağışı Farkındalık Sempozyumu gerçekleştirildi.
Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Konferans Salonu'nda düzenlenen sempozyumun oturum başkanlığını Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurumu Grup Başkanı Prof. Dr. Ahmet Nezhi Kök, Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Bilgehan Erkut ve Erzurum Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İbrahim Hakkı Tör yaptı.
Sempozyumda konuşan Hemşirelik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Reva Balcı Akpınar, hayat kurtaran tedavi olan organ naklinin, her yıl binlerce insana yeniden yaşam olanağı sunduğunu söyledi.
Organ bağışıyla başlayan sürecin başarısının, başarılı operasyonların yanı sıra iyi bir ekip ve nitelikli hemşirelik bakımıyla mümkün olduğunu anlatan Akpınar, "Hemşireler olarak bizler organ bağışını yaygınlaşması için eğitim ve farkındalık çalışmaları, donör, alıcı ve ailelerin nakil için hazırlığı, nakil sırasında ekibin etkin bir üyesi olarak sorumluluk alma ve nakil sonrası hasta ve donörün bakımı ve izlenmesi gibi oldukça önemli roller üstlenmekteyiz." dedi.
- Organ bağışı haftası anneler günü gibi sadece 3-9 Kasım'da hatırlanıyor
Atatürk Üniversitesi Organ Nakli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gürkan Öztürk de organ naklinde hemşirelerin görünmeyen savaşçılar olduğunu belirterek, "Türkiye'de 'yardımcı sağlık personeli' diye yanlış tabir var. Sabahtan akşama kadar hastanın başında uğraşan insanlar sizin yardımcınız değil ancak ortağınızdır." diye konuştu.
Organ bağışı haftasının anneler günü gibi sadece 3-9 Kasım'da hatırlandığını belirten Öztürk, bu tarihler dışında kimsenin bu haftayı hatırlamadığını aktardı.
Türkiye'de 30 bine yakın organ bekleyen insan var
Öztürk, organ nakli sürecine yönelik görseller eşliğinde yaptığı sunumda, şunları kaydetti:
"Türkiye'de 30 bine yakın organ bekleyen insan var. Bizim 3'te 2 nüfusumuza sahip İngiltere'de 7 bin bekleyen insan var ve onlarda donör organizasyonları, organ bağışı çok fazla. Bizde 65 karaciğer hastası nakil bekliyor, önümüzdeki yıl bunlardan 13'üne nakli yapmazsanız ölecekler. Türkiye'de yüzde 20 civarında ancak kadavra nakil yapılıyor karaciğerde, yüzde 80'i canlıdan yapılıyor. Avrupa ülkelerinde ise bunun tam tersi."
Amerika Birleşik Devletleri'nde bir hastanın karaciğer bekleme listesine yazıldıktan sonra kendisine nakil çıkma ihtimalinin 1 ila 6 ay arasında olduğunu, Almanya'da ise böbrek listesinde bekleme süresinin ortalama 1 ila 2 yıl olduğunu dile getiren Öztürk, şöyle devam etti:
"Türkiye'de böbrek bekleme listesine yazıldığınızda bu süre 4 yıldan başlıyor. Canlı bağışçınız yoksa ölmeye mahkumsunuz. Karaciğer bekleme listesinde ölüm oranı yüzde 20. Böbrek beklerken insanlar ölüyor, diyalize alınma insanların ömrünü kısaltıyor ve bu insanlar organın hayaliyle yaşıyor ama zamanlarının tükendiğini herkesin bilmesi lazım."
Prof. Dr. Öztürk, merkezde bugüne kadar 356 karaciğer, 527 böbrek nakli yaptıklarını, vatandaşların organ bağışlayarak hayat kurtarmasını isteyerek, hastanede 2,5 yıldır çocuk gastroenteroloji doktoru olmadığı için pediatrik nakil yapamadıklarını ve bu konuyu Sağlık Bakanlığı yetkililerine sürekli aktardıklarını sözlerine ekledi.
Akademisyen, doktor ve tıp fakültesi öğrencilerinin katıldığı sempozyum, organ bağışı ve nakli konusunda yapılan sunumlarla sona erdi.