Elazığ - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Beraberiz, birlikteyiz aynı coğrafyadayız, huzur içinde yaşamak, kucaklaşmak istiyoruz. Geçmişin alışkanlıklarını bir tarafa bırakıp, geleceğe güvenle bakmak istiyoruz." dedi.
Elazığ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Nurettin Ardıçoğlu Kültür Merkezi'nde düzenlenen partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, adaletin olmadığı yerde hukuk ve insan haklarının olmayacağını söyledi.
Yüce yaradanın kainatı bile adalet üzerine inşa ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siz adalet dağıtan kişiyi eğer yönlendiriyorsanız, 'Vicdani kanaatine göre karar vermesin de benim talimatıma göre karar versin.' diyorsanız adaleti yok ediyorsunuz demektir. Şimdi önlerinde büyük bir engel var. Nedir engel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu. 'Nasıl bütün yetkileri elinden alırız, bütün çaba bunun üzerine kuruluyor. Hakimlere sesleniyorum; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda görevli olanlara sesleniyorum; Size söylenmeyen bir sözü 'Kimin talimatıyla söylendi?' diye üstlendiniz. Ben sizin meşrebinizi, adaletsizliğinizi de gayet iyi biliyorum. Aynı zarfın içine 4 oy pusulası koyacaksın. Efendim biri doğru değil 3'ü doğru. Nereden biliyorsun? Onlara dedim ki; 'Bunu yapanlar hakim değil çetedir.' Kanuna aykırı iş yapmak için bir araya gelenlere 'çete' denir. Şimdi bir bakanla ilgili bir sözü, 'Bana söylendi.' diye alıyorsun üstüne. Başka bir şey daha yapıyorlar. Hakimi değiştiriyorlar. Ceza verecekleri hakim gelsin, kararı o versin diyorlar. Buradan o hakime de sesleniyorum. Yargı için yüz karası olmak istiyorsan, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vereceksin, sarayın talimatına göre değil. Kaldı ki bu konuda uzman raporu var. O da verildi. Ama o hakimi değiştirdiler. Başka bir hakim gelecek oraya. Niçin? Ceza verecek."
"Felsefeciler, 'Vicdani kanaat, Allah'ın yüreğimizdeki sesidir.' derler ve hakim ona göre karar verir. Adalet de liyakat da soylu bir kavramdır. Bunlar birbirini tamamlarlar. Liyakatin olduğu yerde torpil olmaz, işi ehline teslim edersiniz. İşi ehline teslim etmezseniz devlette çürüme başlar. Devleti çürütmeyeceksiniz. Devlet ayrıdır, bakidir. Devlet bizim devletimizdir. Devletin sağı, solu yoktur." ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, devletin 85 milyon insana hizmet etmek zorunda olduğunu belirtti.
Tek işim var, bu ülkede alın teri döken herkesin hakkını teslim etmek
Konuşmasında güneş enerjisi kullanımına da değinen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"EPDK bir karar aldı, sanayicisine dedi ki; 'Siz güneş enerjisini fabrikaların çatılarına yapın. Oradan elektrik elde edeceksiniz. Kullanın, sizindir, teşvik de veriyorum. Artanı satarsınız, ben de bunun parasını size öderim.' İnsanlar gittiler, yatırımları yaptılar, elektriği kullanıyorlar, artan kısmı satıyorlar. Dolayısıyla oradan da gelir elde ediyorlar. Bir baktık bir karar aldırmışlar. 'Fazla elektriği bana satacaksın, ben sana para vermeyeceğim.' diye. Bunun adı nedir? Bunun adı elektriğe çökme vergisidir. Böyle bir şey olur mu? Bu ancak olağanüstü koşullarda, ülke savaşa girerse ancak o zaman olacak bir kural. Savaşa girerse otobüslerin, kamyonların tamamı Seferberlik Kanunu'na göre seferber ediliyor. Ortada savaş yok, yatırım yapmış. Sen geliyorsun onun enerjisine çöküyorsun, 'Fazlasını bana vereceksin, sesini çıkarma, seni cezalandıracağım.' Bu da suç, anayasaya, hukuka, ahlaka, adalete, devletin saygınlığına aykırı. Bunların tamamına son vereceğiz."
Bu yılın ilk 8 ayında bütçeden ödenen faizin kur korumalı mevduat da dahil 250 milyar lira olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, çiftçiye ilk 8 ayda 25, esnafa 6 milyar lira verildiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, "Tarım Kanunu'na göre çiftçiye verilmesi gereken miktar 134 milyar lira. Bu çiftçinin alın terini çalmak demektir. Benim tefecilerle, uyuşturucu baronlarıyla, beşli çetelerle işim yok. Tek işim var, bu ülkede alın teri döken herkesin hakkını teslim etmek. Zaten devlet de siyaset de bunu yapmak zorundadır. Malı götürenleri asla ve asla affetmeyeceğim beytülmale el uzatanları asla ve asla affetmeyeceğim." diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yaptıracağı okulun temelini attıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediye başkanlarının da kente birer okul kazandıracağını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, "Deprem konutları da yapıldı. Başlangıç süresi 2 yıl. Bunun 5 yıla çıkması lazım. Bugünkü ortamda başlangıç süresini 2 yılda tutarsanız paranın ödenmesini, zaten borç içinde zaten perişan. Sosyal devlet bu vatandaşların paralarını daha makul taksitlerle ödemesini öngörür. Bunun 5 yıla çıkması lazım." ifadelerini kullandı.
Tunceli ile Elazığ arasında Pertek Köprüsü'nün yapılması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Pertek Köprüsü'nün öneminin Elazığ'ın ciddi bir lojistik merkez olmasını sağlamak olduğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, Elazığ'ın ovalarının sulanması gerektiğini ifade ederek, iktidara gelmeleri halinde o ovaları suyla buluşturacaklarını söyledi.
Şanlıurfa başta olmak üzere Türkiye'deki bütün çiftçilere güneş enerjisi sistemi kurduracaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, çiftçilerin elektriklerini ücretsiz kullanacağını, artan elektriği de satarak gelir elde edeceklerini belirtti.
Elazığ'da hayvancılığın güçlü olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, meraların tamamında besicilerin ücretsiz hayvanlarını otlatacaklarını kaydetti.
Harput, Dünya Kültür Mirası Listesinde mutlaka yerini alacak
Elazığ'ın turizm merkezi olabilecek kapasiteye sahip olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, turizm yatırımları ile bölgeye daha fazla turist çekilebileceğini belirtti.
"Harput UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesinde mutlaka yerini alacaktır." diyen Kılıçdaroğlu, bunun için de gerekenin yapılacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Elazığ'ın teşvikte 6. bölgede olduğunu, bunun süresinin uzatılması gerektiğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Köy okulları kapatıldı, bütün Türkiye'ye sözüm var, nerede öğrenci varsa orada okul ve öğretmen olacak. Taşımalı eğitim olmayacak. Öğretmen var bekliyor, okul var boş. Ferhat ile Şirin'i buluşturur gibi öğretmenle öğrenciyi buluşturacağız. Hiç kimsenin endişesi olmasın."
Mevsimlik işçilere değinen Kılıçdaroğlu, mevsimlik işçiler için güzel imkanlar sağlayacaklarını, çocuklarının okuması için de öğretmenlerin görevlendirileceğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Böylece bu topraklarda hiçbir aile 'Evladım eğitimsiz kaldı.' demeyecek. O çocuklara da eğitim vereceğiz, o çocuklar güzel yerde okuyacaklar, yetişecekler. Mevsimlik işçiler de insani koşullarda görevlerini yapacaklar." dedi.
Belde belediyelerinin kapatıldığını, yeniden açılmasıyla ilgili taleplerin olduğunu, bunların görüşülebileceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sandığı getirip, belde halkına soracaklarını aktardı.
Elazığ'a bir bakanlık vereceğiz
Gençliğinde şehrin merkezinde bulunan çimento fabrikasının yıllardır şikayetlere rağmen kaldırılmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "İktidar olduğumuzda Allah nasip ederse o çimento fabrikasının şehrin dışına çıkaracağız. Elazığlının temiz bir hava teneffüs etmesi lazım." dedi.
Son seçimlerde bir milletvekili çıkardıkları Elazığ'ın iktidar partisine destek verdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "İktidara bu kadar destek veren, bütün belediye başkanlıklarını bir şekliyle alan bir iktidar, 20 yıldır Elazığ'a tek bir bakanlık bile vermedi. Bay Kemal'in sözüdür, Allah nasip eder Elazığlıların da oyuyla iktidar olduğumuzda Elazığ'a bir bakanlık vereceğiz." şeklinde konuştu.
Bu ülkeyi barıştırmak istiyorum
Elazığ'da gençliğinin geçtiğini anlatan Kılıçdaroğlu, Elazığlılarla kucaklaşmak için geldiğini söyledi.
"Bize oy vermeyebilirler ama biz beraberiz, birlikteyiz aynı coğrafyadayız, huzur içinde yaşamak, kucaklaşmak istiyoruz. Geçmişin alışkanlıklarını bir tarafa bırakıp, geleceğe güvenle bakmak istiyoruz. Kimlik üzerinden siyasete öteden beri karşıyım. Hiç kimsenin kimliği siyaset konusu olmamalı. Herkesin kimliği kendi şerefidir ve benim başımın üstünde yeri vardır." diyen Kılıçdaroğlu, herkesin inancına saygılı olduğunu belirtti.
Hiç kimsenin inancının sorgulanamayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Peygambere bile verilmeyen bu yetkiyi birileri kullanıyor. Yok öyle bir şey. Herkesin inancına saygı duyacaksınız. Herkesin yaşam tarzına saygı duyacaksınız. Bunu yapacaksınız. Ben bunu yapmak istiyorum, bu ülkeyi barıştırmak istiyorum. Artık kavgadan bıkmadık mı? 85 milyon insan bir aradayız, kardeşiz Cumhuriyet Halk Partisi'nin kırmızı çizgisi vatan ve bayrak. Birileri bize milliyetçilik dersi veriyor. Hakları yok. Katar ordusuna tank palet fabrikasını satanlara sor bakayım, milliyetçilik neymiş? O fabrikayı alacağım, şanlı Türk ordusuna teslim edeceğim. Sen Süleyman Şah Türbesini kaçırdın, bayrağı indirdin bir de bana milliyetçilik satıyorsun. Sen kimsin milliyetçilik kim? Süleyman Şah Türbesini kendi topraklarımıza götüreceğiz. O bayrak orada dalgalanacak, bir hafta içinde yapacağız bunu. Gerçek milliyetçilik neymiş öğreteceğiz onlara."
Altı liderin tek hedefi var; bu ülkeye huzuru, barışı, demokrasiyi, adaleti, getirmek
Askeri hastanesi olmayan dünyadaki tek ordunun Türk ordusu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bir hafta içinde eski askeri hastanelerin tamamını, GATA da dahil orduya tekrar teslim edeceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bize milliyetçilik dersi verenler Kıbrıs'n Beşparmak Dağları'na baksınlar, orada Bülent Ecevit'i görecekler, Akdeniz'in dalgalarına baksınlar orada Bülent Ecevit'i görecekler, rahmetli Erbakan'ı görecekler. Biz onlar gibi değiliz, gerçek anlamda yurtseveriz. Bizim yurtseverliğimiz onlarınkine benzemez. Biz herkesi kucaklarız. Dün akşam grup başkan vekilimiz de ifade etti, bilboardlara bir şeyler asmışlar, Elazığlılar için üzüldüm, Elazığlıların kalbini kırdık. Elazığlı böyle değil çünkü. Elazığlı ülkesini, vatanını, insanlığı sever, her düşünceye saygı gösterir. Elazığlı böyledir. Ama birileri kendilerini Elazığlı yerine koyup o pankartları basıyorlar, sırf kışkırtmak için insanları. Bıkmadınız mı ya ayrımcılıktan, kavgadan, bu ülkeyi bu hale getirmekten? Tamamını çözeceğiz. Altı lider bir araya gelerek çözeceğiz. Altı liderin tek hedefi var; bu ülkeye huzuru, barışı, demokrasiyi, adaleti, getirmektir. Amacımız budur. Ve beraber başaracağız, kucaklaşarak, helalleşerek barışacağız. Onlar ne derse desinler inandığımız yoldan asla geri dönmeyeceğiz. Baskı kuruyorlar, şiddet uyguluyorlar, bir sürü şeyler yapıyorlar. Bir şeyden emin olmanızı isterim, ne yaparlarsa yapsınlar bir santim bile geri adım atmayacağız. Bu ülkenin selameti için."
(Bitti)