İSTANBUL - ÖMER FARUK MADANOĞLU - ABD'deki Müslüman azınlıklar ve Osmanlı döneminde Amerika'ya göçen Türk işçiler üzerine çalışan tarihçi akademisyen Işıl Acehan, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın eski Başkan Donald Trump döneminde arttığını söyledi.
Doktor Işıl Acehan, AA muhabirine, ABD'de yaşayan Türklerin yaşadığı ayrımcılığı değerlendirdi.
Acehan, misyoner olarak Türkiye'ye gelen Protestan papazların 1857'de Elazığ Harput'ta açtığı Harput Amerikan Koleji mezunlarının, ABD'ye ilk göçe öncülük ettiğini belirterek, kıtaya giden ilk grubun da okulda başarılı olan Ermeniler olduğunu kaydetti.
ABD'ye giden Ermenilerin, Türkiye'deki ailelerine para göndermesinin Türkler arasında göçü popülerleştirdiğini aktaran Acehan, "ABD'ye göçler genellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinden gerçekleşti. Ülkede çok fazla işçi ihtiyacı vardı ve buradaki Protestan okullarından giden Ermeniler yakın köylülerini, akrabalarını pasaportsuz hatta kimliksiz ülkeye getirdi. O dönem Ermeniler ve Türkler ABD'de aynı evlerde kalıyordu." dedi.
İlk göçmen Türklerin Massachusetts eyaletine yerleştiğini ve ayakkabı imalatında çalıştığını ifade eden Acehan, Türklerin, ABD'nin işçi açığını kapattığını ama ayrımcılığa maruz kaldığını anlattı.
ABD'ye göç eden ilk Türkler dinleri nedeniyle sorun yaşadı
Acehan, ABD'ye göç eden ilk Müslüman topluluğun Türkler olduğuna ve bu nedenle ABD'liler tarafından sıcak karşılanmadıklarına işaret ederek, "Ülkeye göç eden Türklerle ABD'liler arasında dini ve kültürel farklılıklar nedeniyle sorunlar yaşanıyordu. Türkler, ayrımcılığa uğruyor ve ötekileştiriliyordu." ifadesini kullandı.
ABD'nin Protestan kültürü üzerine inşa edilen laik bir devlet olduğuna dikkati çeken Acehan, ABD'lilerin Protestan ve kendilerinden olmayan tüm ırklara karşı ayrımcılık uyguladığını kaydetti.
Acehan, dönemin önde gelen gazetelerinde "Türklerin uyumsuz oldukları" ve "ülkelerine dönmeleri gerektiği" şeklinde manşetler atıldığına değinerek, şöyle devam etti:
"ABD'liler için Türk demek aslında Müslüman demekti. Bu nedenle Türklere karşı aşırı önyargı vardı. ABD'ye göç eden ilk Türklere, siyahilere yapılan ayrımcı ve ırkçı muamele yapıldı. Basın, bu Türk nefretini halka her gün pompaladı. Gazeteler Türklerin suça meyilli olduklarını, Amerikan kültürüne uyum sağlayamadıklarını ve Türklerle olabildiğince az etkileşime girilmesi gerektiğini yazıyordu. Manşetlerden bir Türk şöyle suç işledi, böyle adam dövdü gibi münferit olaylar abartılarak sürekli suçlu profili çiziliyordu."
Trump'ın Müslüman karşıtı söylemleri halkta nefret olarak tezahür etti
ABD'de 11 Eylül saldırıları sonrası artan Müslüman karşıtlığının Türkleri de etkilediğinden bahseden Acehan, bunun eski Trump'ın iktidara gelmesiyle en yüksek seviyeye çıktığını söyledi.
Acehan, Trump'ın, 2017'de yürürlüğe koyduğu mültecilerin ülkeye kabulünü sınırlandıran ve göçmen vizelerine katı güvenlik prosedürleri getiren başkanlık kararnamesinin Türklere ve Müslümanlara da zarar verdiğini anımsatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Trump, 7 Müslüman ülkenin vatandaşlarına seyahat yasağı getirdi fakat ticari ilişkiler nedeniyle Türkiye'ye yasak koyamadı. Trump, seçim mitinglerinde ve sonrasında Müslümanların ABD'ye ait olmadığını ve Amerikan halkına düşman olduklarını söyleyip durdu. Bu konuşmalar Müslümanlara yönelik ayrımcılığı tetikledi hatta birçok ABD'linin Müslümanlara ve Türklere bakışını değiştirdi. Trump'ın Müslüman karşıtı söylemleri halkta nefret olarak tezahür etti."
Biden sonrası Müslümanlarla ilgili farkındalık oluşuyor
Başkan Joe Biden'ın ABD'deki kutuplaşmayı azaltmak için daha kapsayıcı hamleler yaptığına işaret eden Acehan, ramazanda Beyaz Saray'da iftar verilmesinin ülkedeki Müslüman topluluklarla devleti yakınlaştırmaya yönelik olduğunu ifade etti.
Acehan, Biden'ın ülkedeki Müslümanların haklarıyla ilgili yaptığı açılımların toplumdaki Müslüman karşıtlığını azalttığını vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Biden sonrası Müslümanlarla ilgili farkındalık oluşuyor. Biden, geçen yıl Amerikalı Siyahiler günü gibi Amerikalı Araplar gününü kutladı ve açıklamasında Müslümanların ABD'de uzun yıllardır yaşadığını söyledi. Müslüman Amerikalı gruplar bunun tek gün değil bir ay boyunca olması için mücadele ediyor. Biden, Trump'ın inşaatını durdurduğu 11 Eylül saldırılarının gerçekleştiği yerin yakınlarındaki Toplum Kültür Merkezi projesini açmayı düşünüyordu ama buna karşı çok büyük lobi oluşturuldu."
ABD'nin etnik çeşitliğin çok olduğu şehirlerinde Müslüman karşıtlığı ve Türklere yönelik önyargıların daha az olduğuna dikkati çeken Acehan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şehrin eğitim düzeyiyle Müslüman ve Türklere yapılan saldırıların sıklığı değişiyor. Çok uluslu, farklı kültürlerin olduğu New York'ta bu saldırılar çok azken daha küçük şehirlerde saldırılar daha fazla. 2017'de başörtülü kadınlara yapılan bıçaklı saldırı yıllardır süregelen ve 11 Eylül'le hızla yükselen Türk ve Müslüman nefretinin en uç noktaya evirilmesiydi. 11 Eylül saldırılarında ölen Pakistanlı çocuğun ailesi, sadece Müslüman oldukları için suçlamalara maruz kaldı. Oğulları terörist damgası yediği için tüm ailenin telefonları 6 ay boyunca izinsiz dinlendi. Çocuğun masum bir kurban olduğu anlaşılınca hiçbir şey yapılmadı."